Sümerler kimdir? Sümerler hakkında sahip olduğumuz bilgiler, onların toplumsal yapıları, askeri organizasyonları, dini inançları ve medeniyete katkıları gibi birçok konuyu kapsamaktadır. Sümerlerin bilinmeyen özellikleri ve ilginç detayı yazımızda ele alacağız.
İnsan yaşamı için en elverişli bölgelerden biri olan Mezopotamyada, dünyanın ilk uygarlığı Sümerler ortaya çıkmıştır. Sümerler medeniyeti, birbirinden bağımsız kent devletlerinin birleşimiyle oluşmuş bir uygarlıktır.
Uruk, Ur, Lağaş ve Kiş, Sümer kent devletlerinin en önemli örnekleridir. Ur kenti 660 dönüm alan üzerine inşa edilmiştir ve 24 bin nüfusa sahip olmuştur. M.Ö. 3000’lerde Lagaş’ın nüfusunun 3000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
M.Ö. 2600 ile M.Ö. 2340 yılları arasında Sümer kent devletleri arasında savaşlar yaşanmıştır. Bu savaşlar sonucunda kentler birbirlerine zarar vermiştir. Çatışmalarda farklı siteler üstünlük sağlamıştır.
M.Ö. 2320 yılına gelindiğinde, Umma şehrinin kralı Lugal Zagizi diğer rakiplerini yenerek Uruk ve Lağaş sitelerini ele geçirmiştir. Başarılı seferler düzenleyen Zagizi, Sümer kentlerinin birleşimini sağlamaya çalışmıştır. Ancak Zagizi’nin fetihleri, merkezi bir Sümer Devleti kurmaya yetmemiştir. Savaşlardan yıpranan Sümer kent devletlerine Akad kralı Sargon son vermiştir. Lugal Zagizi, Sargon tarafından esir alınmıştır. Akad egemenliğiyle, Sümer şehirleri ve Mezopotamya ilk kez merkezi bir devlete bağlanmış olmuştur.
Sümerler Tarihi
Sümerler tarihini, yönetim biçimi, askeri yapı, sosyal yaşam, ekonomi, dini ritüelleri, edebiyatı, sanat ve hukuk anlayışı ile uygarlığa katkıları açısından inceleyeceğiz.
Sümerlerde Yönetim
Sitelerin gücünü tanrıdan alan Sümerler, Ensi veya Patesi olarak adlandırdıkları rahip krallara sahipti. Krallar, manevi güçlerini tanrı evinin bekçisinden alarak, tanrıdan güç iddiasında bulunuyorlardı.
Rahip krallar, hakimiyetleri genişlediğinde Lugal Kalma unvanına layık görülüyorlardı. Patesi genellikle bir kente hükmediyordu.
Sümer ordusu, halktan ve çeşitli görevlilerden oluşmaktaydı. Rahip krallar, henüz güçlü ordulara sahip değillerdi. Düzenli orduları olmayan bir kral, halk üzerinde tam otorite kuramamıştır. Ayrıca tapınak görevlileri ve esnaf loncaları da oldukça etkiliydiler.
Kralın güçlenmesini önleyen unsurlar, kendi güçlerini sürdürmek amacıyla örgütlendiler. Bu örgütlenme sonucunda, kent yönetiminde etkin rol oynayan Halk Meclisi (İhtiyarlar Meclisi) ortaya çıktı.
Sümerlerde Ordu Teşkilatı
Sümerler, geliştirdikleri uygarlık yoluyla oldukça zengin hale geldiler. Zenginliklerini komşularının saldırılarından korumak için güçlü bir ordu oluşturmuşlardır.
Ordu ve tunç silahlar sayesinde uzun süre savunma yapabilmişlerdir. Ordu; çiftçilerin, çobanların ve tapınak çalışanlarının katkılarıyla oluşturulmuştur. Ordu, piyade ve arabalı birimler olarak ikiye ayrılmaktaydı. Arabalar dört tekerlekliydi ve eşekler tarafından çekiliyordu.
Sümerlerde Toplum Hayatı
Sümerlerde toprakların büyük bir kısmı krallar ve tapınaklara aitti. Krallar henüz tam olarak güçlenemedikleri için tapınaklar, krallara göre daha zengindiler.
Toplumda çeşitli sınıflar oluşmuştu. Toplumdaki soylular, krallar tarafından toprak bağışlanan kişilerdir. Hürler, vergi verip askerlik yapan kişilerdi. Kölelik ise mevcuttu, ancak köleler özgürlüklerini satın alabiliyorlardı.
Sümerlerde Ekonomi
Sümerlerde para ekonomisi yeterince gelişmediği için vergiler ayni (mal) olarak alınmaktaydı. Borçlanmalar genellikle sözleşme üzerine yapılırdı. Faiz oranları %40 gibi oldukça yüksek seviyelere ulaşabilmekteydi. Borç ödenmediği takdirde borçlu köle duruma düşüyordu. Sümerler, sahip oldukları verimli arazilere rağmen ağaç ve maden kaynakları açısından sıkıntılı durumdaydılar.
Ülkelerinde bulamadıkları ağaç, bakır ve altın gibi malzemeleri ithal ediyorlardı. Sümer kralları, halktan aldıkları vergileri tapınaklarda saklamaktaydılar. Rahipler, aldıkları her ürün ya da hayvan için tapınak duvarlarına ürün veya hayvanın resmini yaparak ne kadar vergi aldıklarını hesaplamaya çalışıyorlardı.
Tapınaktaki ürün ve hayvanların kayıt altına alınması, yazının ve matematik işlemlerinin keşfiyle çözülmüştür.
Sümerlerde Din (İnanış)
Mezopotamya’da yerleşik halkın dinleri dört önemli özelliği barındırmaktadır:
- Güneşe tapma
- Ölüme karşı aşırı ilgi
- Çok tanrılıktan tek tanrılığa doğru yavaş bir eğilim
- Ruhlar dünyası anlayışı. Bu anlayış, tek tanrılı dinlerin doğmasında etkili olmuştur.
Din çok tanrılı bir yapıdadır. Enlil (Fırtına Tanrısı), Enki (Okyanus Tanrısı) ve Anu (Gök Tanrısı) Sümerlerin en önemli tanrılarıdır. Tanrı Temmuz, Sümerlerin en etkili tanrısı olarak kabul edilir. Tanrı Temmuz’un doğum tarihi, Hz. İsa’nın doğum tarihi olan 25 Aralık ile aynıdır. Simgesi olan kara taş ise Müslümanlar tarafından benimsenmiştir.
Sümerler, tanrılarını insan gibi düşündüklerinden onlara tapınaklar inşa etmişlerdir. İnançlarına göre tanrılar bu tapınaklarda yaşarlardı. Tanrılar evlenir, birbirleriyle savaşırlardı. Tanrıların insanlardan farklı olduğu tek nokta, onların ölümsüz olduğuna inanılmasıydı.
Sümer inanışına göre; tanrılar, Gök Tanrısı Anu’nun başkanlığında her yıl bir kez toplanarak gelecek yıl hakkında karar alırlardı. Kararları, Fırtına Tanrısı Enlil uygular.
Sümerlerde Edebiyat
Sümer eserleri tabletler üzerine yazılmıştır. Sümerlerde oldukça gelişmiş bir edebiyat mevcuttur. Sümer destanları, Hititçe gibi farklı dillere çevrilmiştir. Bu sayede Sümer kültürü, hem kendi döneminde hem de sonraki uygarlıklar üzerinde etkili olmuştur. Tufan Menkıbesi, Yaratılış Destanı ve Gılgamış Destanı Sümerlerin dünya edebiyatında yer edinmelerini sağlamıştır.
Sümer kent devletleri Akad istilasına uğradıktan sonra Sümer dili etkinliğini kaybetmeye başlamıştır. Süregeldiği siyasal ve askeri kargaşalar arasında, iki önemli değişikliğe dikkat çekmek gerekir:
Birincisi, M.Ö. 2000’den sonra Sümer dilinin günlük dil olmaktan çıkmasıdır. Bunun yerini, Akatça’nın yazı dili olarak kullanılmaya başlamasıyla çeşitli Sami dilleri almıştır. Sümercenin günlük dil olmaktan çıkışı, yavaş bir süreçte gerçekleşmiştir.
Çöl kıyılarından içeriye doğru göç eden Sami dili konuşan insanların sayısının oldukça fazla olduğu anlaşılmaktadır. Bu göç, Sümer dilinin yavaş yavaş okullarda öğrenilecek ve dini törenlerde kullanılacak bir dil haline gelmesine neden olmuştur. Ancak tanrılara kendi dilleriyle yöneltilen dualar, Sümercenin uzun süre unutulmamasına zemin hazırlamıştır.
Rahiplerin Sümerceyi öğrenmeleri gerektiğinden, iki dilden sözcüklerin karşılıklı sıralandığı listeler ve okullarda kullanılacak çeşitli yardımcı araçlar geliştirilmiştir. Bu araçlar, günümüz bilim insanlarının, eski Persçe ve Akatça’daki yan yana yazılmış metinleri çözmelerini ve Sümerceyi anlamalarını kolaylaştırmıştır.
Sümerlerde Sanat Anlayışı
Sümer sanatı, canlı ve gerçekçidir. Lagaş, Umma ve Kiş sitelerini egemenliği altına aldıktan sonra zafer anıtı olarak Akbabalar Anıtı’nı inşa etmiştir. Naram Sin siteli, Sümer taş oymacılığının başarılı bir örneğidir. Mimaride sütunlar, kubbeler ve kemer sistemleri üzerinde geliştirmeler yapmışlardır. Ancak, mimari eserleri kerpiçten yapıldığı için günümüze ulaşmamıştır.
Sümerlerde Hukuk Anlayışı
Sümerler, devlet düzeni altında örgütlendiği için hukuksal yapıları gelişmiştir.
Örneğin; evlilikler sözleşme ile yapılmakta olup ailede baba otoritesi söz konusudur.
Urgakina halkı, Urina soyuna karşı isyan etmiştir. Halka dayanarak isyan eden Urgakina “Suistimallerin kökünü kazıdım, kendi halkımı kurtardım” iddiasındadır. Kötülüklere son vermek isteyen Urgakina, kanunları yazılı hale getirme gereği hissetmiştir. Böylece dünyanın ilk yazılı kanunları hazırlanmıştır. Urgakina, kanun yoluyla özel mülkiyeti güvence altına almaya çalışmıştır (MÖ. 2350). Bu kanunlar daha sonra Urnamu ve Gudea tarafından geliştirilmiştir. Urgakina kanunlarının her maddesi “eğer” kelimesiyle başlar, ardından örnek bir suç olayı anlatılır ve sonunda bu suça uygulanacak ceza belirlenir.
Sümerlerin Uygarlığa Katkıları
- Alan ve yüzeyleri ölçmeyi öğrendiler. Daire çevresini 360 cm olarak hesapladılar.
- Burçlar inşa ettiler.
- Yıl, ay, hafta, gün ve saat hesaplamaları yaptılar.
- Çarpım tablosu geliştirdiler ve bir bilinmeyenli denklemleri çözdüler.
- Tekerleği icat ettiler.
- Yazıyı buldular.
Sümerler hakkında en çok merak edilen sorulardan biri; Sümerler Türk mü?
Sümerlerin Türk olduklarına dair ortaya atılan birçok tez bulunmaktadır, ancak bu tezlerin hiçbirinin sağlam kanıtları yoktur. Sümerlerin Türk olduklarını savunan görüşlere karşı antitezler de öne sürülmüş ve birçok kaynakla desteklenmiştir.
Sümerlerin Türk olmadıklarını iddia edenlerin en büyük dayanakları, Sümerlerin M.Ö. 3200’lü yıllarda yazıyı kullanmış olmaları, ancak Orhun Abideleri’nin bu tarihten tam 4000 yıl önce var olduğu gerçeğidir. Türklerin Orhun Abidelerini yazdıktan sonra yazıyı unuttukları ve asırlar sonra tekrar kullanmaya başlamış olamayacakları savunularak Sümerlerin Türk oldukları iddia edilmemektedir.
Web sitemizde, Sümerler hakkında aşağıdaki sayfaları da inceleyebilirsiniz: