Ders verilen ve okunan yer anlamına gelen medreseler, Osmanlı Devleti‘nin eğitim öğretim yapısının temel unsurlarındandı. Özellikle Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde medreselerdeki eğitim ve öğretim büyük bir gelişim gösterdi. Medreseler, müftü, kadı, müderris, hekim, astronom ve matematikçiler gibi çeşitli uzmanları yetiştiriyordu. Her medrese, öğretim alanlarında kendine özgü bir uzmanlık geliştirmişti. Darüttıp Medreseleri, tıp eğitimi veriyor ve devletin hekim ihtiyacını buradan karşılıyordu. Darülhadis Medreseleri, hadis alanında ileri düzey eğitim sunuyordu. Darülkurra Medreselerinde ise Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen ve usulüne uygun okuyan hafızlar yetiştiriliyordu. Darülhendese medreselerinde, matematik ve astronomi eğitimi verilmekteydi.
Eğitim sürecinin ilk basamağı sıbyan mektebi (Mahalle Mektebi) idi. Sıbyan mektebinden sonra medresenin her alanında belirli bir süre eğitim alınırdı. Bir medrese öğrencisi, haşiye tecrid denilen kursta ilk derslere başlar ve farklı hocalardan ders alırdı. Daha sonra Hariç ve Dahil Medreselerinin derslerini de tamamladıktan sonra Sahnıseman ve Süleymaniye Medreselerine devam ederdi. Bu medreseleri bitiren öğrencilere, müderrislik veya kadılık yapabileceklerine dair bir diploma verilirdi. Atamaları gerçekleştiren bu öğrenciler, uygun pozisyonlara yerleştirilirlerdi. Medrese eğitimi alanlar, ilmiye sınıfına katılarak şeyhülislamlık makamına kadar yükselebilme imkanına sahipti.
Sahnıseman Medreseleri
Öğrenim hayatına ilk adım atan öğrenci muhtasarat adı verilen dersleri aldıktan sonra Haşiyeitecrid medresesine geçer. Burada başarılı olduktan sonra, o medresenin müderrisinden bir belge alarak Miftah olarak adlandırılan medreseye devam eder. Oradan Kırklı, Hariç ve Dâhil isimli medreselerde eğitim görür ve Sahnıseman Medreseleri’ne kabul edilerek öğrenci olurdu. Sahnıseman Medreselerinin kurulması, Osmanlı topraklarındaki medrese yapısında önemli bir yenilik sağladı. Zira bu medreseler, İlahiyat ve İslam hukuku fakülteleri olarak değerlendiriliyordu. Dolayısıyla Sahn Medreselerinin kurulmasının ardından, Osmanlı medreseleri bu doğrultuda şekillenmeye başladı.