19. ve 20. Yüzyıllarda Resim Sanatı

20. yüzyılın başlarında, Rönesans’tan bu yana geçerli olan geleneksel sanatsal olanakların sona erdiği düşünüldüğünde,
sanatta köklü bir değişim arzusu ortaya çıkmıştır. 1890 ila 1914 yılları arasında, tarihte benzeri görülmemiş sayıda özgün resim teorisi gelişmiştir. Bu dönem, psikanaliz, sembolik mantık, radyo, x ışınları ve uçağın icadı gibi bilim alanlarında birçok yeniliğe de tanıklık etmiştir. Sanat ve bilim sahasında geleneksel kuram ve yöntemler, yeniliklerle birlikte yerlerini korumaktadır. Yeni ve
eskinin bir arada yaşaması, daha önce de gözlemlenmiş bir durumdur. Gotik sanat ve Rönesans buna örnek
olarak gösterilebilir.

19. yüzyıl ortalarında başlayan ve sanatı yenilemeyi hedefleyen hareketler, 1920’ye doğru ortaya çıkan
Dadaizm ve sürrealizm, geleneksel sanat anlayışlarına karşı etkileyici ve çarpıcı tepkiler yaratmayı
amaçlamıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasında hâkim olan sürrealizm bu hedefe ulaşmıştır. Yerleşik değerlere
karşı çıkan bir başka hareket ise 1940’larda ABD’de doğan soyut ekspresyonizmdir.

Yenilik arayışında olan sanatçılar, klasik Yunan ve Avrupa Rönesans sanatının estetik anlayışına karşı,
Afrika, Eski Maya, Kiklad Adaları gibi farklı kültürlerin sanatlarını keşfetmiş ve bunların Batı sanatından aşağı
kalmadığını göstermişlerdir.

Avrupalı empresyonist ressamların farklı kültürlerin sanatından etkilenmelerinin en önemli kaynaklarından biri de Japon sanatında “estamp” adı verilen baskı resimlerle karşılaşmalarıdır.

PİCASSO, MATİSSE (368. görsel), Andre DERAİN,
MODİGLİANİ gibi ressam ve heykeltıraşlar, Afrika sanatı etkilerini taşırken;
KLEE, Kuzey Afrika Müslüman sanatından, MATİSSE, ROUAULT, LEGER gibi sanatçılar ise Bizans sanatına yönelmişlerdir.

CEZANNE, Batı resmine farklı bir perspektif kazandırarak kübizmin temellerini atmıştır. Doğayı geometrik biçimlerin bütünü olarak ele almış ve bu anlayışla resimler üretmiştir (369. görsel). CEZANNE, nesnenin çeşitli açılardan ve hareketlerinden oluşan bir özgün imgede tümünü yansıtmaya çalışırken; BONNARD (1867-1947) ise empresyonizmde şiirsel bir anlatımı yakalamıştır. 19 ve 20. yüzyılda bazı sanatçıların benzersiz sanat anlayışları, öncü akımları dahi geçmiştir. Bu sanatçılar, modern resim alanının
fantezilerinden sıyrılarak kendi üsluplarıyla klasikleşmişlerdir. CHİRİCO (1888-1978), SOUTİNE (1894-1943), PİCASSO
(1881-1973) buna örnek olarak verilebilir.

Çağdaş Batı’da, 19 ve 20. yüzyıların başından bu yana gelişen modern resim akımları, bazı sanatçıların ortak eğilimlerinden oluşmuştur. Bu akımlar, çağın hızlı değişimine paralel olarak birbirini takip etmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir