Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Yumuşama Dönemi’nde Türkiye’nin ABD ve SSCB ile İlişkileri

Yumuşama Dönemi Türk-Amerikan ilişkilerinde; Küba Füze Krizi, Johnson Mektubu ve Kıbrıs Barış Harekâtı belirleyici olmuştur.

Küba Buhranı, ABD’nin aldığı kararların Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye düşürebileceğini gösterince Türkiye’de Amerikan karşıtı hareketler ivme kazandı. Türkiye, bu olayla tek yönlü dış politika izlemenin zararlarını gördü. Ulusal çıkarları konusunda kendi kararlarını alıp sonra müttefiklerine danışmanın daha uygun olacağını anladı. Türkiye, sonraki yıllarda SSCB ile iş birliğinin artırılması, afyon yasağının kaldırılması ve Kıbrıs Müdahalesi ile ilgili konularda ulusal çıkarlarını ön planda tutmayı esas aldı. ABD Başkanı Johnson’ın gönderdiği ve Türk kamuoyunun içeriğini ancak 1966’da öğrenebildiği mesaj, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini ABD’nin istemediğini göstermişti.

Johnson Mektubu, NATO’nun Türkiye’nin güvenliğini ne kadar sağladığı sorusunun kamuoyunda tartışılmasına neden oldu. İlk defa Ankara sokaklarında ABD’ye “Go home” denmeye başlanmıştı. Başbakan İnönü, bir kabine toplantısında “Dostlarımız ve düşmanlarımız bize karşı birleşmiştir.” diyerek ABD’nin tutumunu eleştirmekte ve Türkiye’nin yalnızlığının altını çizmekteydi. Bu olay, Türk dış politikasının çok yönlü bir boyut kazanmasında da önemli bir kırılma noktası oldu. ABD’nin Türkiye’deki askerî varlığına karşı çıkan akımlar güç kazandı. Diğer yandan Türk ordusundaki silahların büyük bölümünün ABD kaynaklı olmasının olumsuzlukları da görüldü.

1974’te düzenlenen Kıbrıs Barış Harekâtı üzerine ABD, Türkiye’ye ambargo uyguladı. Türk ordusunun modernize edilmesi için gerekli askerî yardımlar üç yıl süreyle kesildi. Buna tepki olarak Türkiye, 25 Temmuz 1975’ten itibaren Amerika’nın Türkiye’deki bütün üs ve tesislerine İncirlik hariç olmak üzere el koydu. Türk ordusunda yerli savunma sanayisinin geliştirilmesinin gerekliliği dile getirilmeye başlandı. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. 1978’de ABD ambargosunun kaldırılmasıyla iki ülke arasındaki ilişkiler gelişme gösterdi.

1960’ların ilk yıllarında Türk-Sovyet ilişkilerindeki soğukluk devam etmekteydi. SSCB, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Makarios’un takip ettiği bağlantısızlık politikası ve adanın stratejik öneminden dolayı Makarios’u desteklemekteydi. Türkiye’nin adayı ele geçirmesiyle Kıbrıs’ın bir NATO üssü olacağı düşüncesindeydi. Johnson Mektubu, Türkiye-ABD ilişkilerinde bir kırılma noktası oluştururken Türkiye-SSCB ilişkilerinde olumlu bir dönem başlattı. Türk-Sovyet münasebetlerinde barış içinde bir arada yaşama esas alındı.

SSCB Kıbrıs’a dışarıdan yapılacak müdahaleye karşı olmasına rağmen adada iki toplumun varlığını kabullendi. 1970’lerde Türkiye’deki sol örgütlerin Sovyet kontrolündeki sosyalist ülkeler tarafından kışkırtılması ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na SSCB’nin karşı çıkması, Türk-Sovyet ilişkilerinin bozulmasına neden oldu. Ambargo yıllarında Türk-Amerikan ilişkilerinin zarar görmesine rağmen SSCB’ye duyulan güvensizlik, Türk-Sovyet ilişkilerinin gelişmesine engel oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu