Türk Tarihi

Ticaret ve Ulaşım Sistemi

Osmanlı Devleti de Türkiye Selçukluları gibi ticarete büyük önem vermişti.
Devlet, güvenli bir piyasa ortamının oluşmasını, serbest
ticaretin, transit ve dış ticaretin geliştirilmesini bir görev
bilmiştir. Bu nedenle ticaretin denetimi ve yol
güvenliğinin sağlanması devletin sorumluluğu
altındaydı. Ticari faaliyetlerde tekelci eğilimlerin
güçlenmesine, üretici ve tüketiciyi zarara uğratacak
durumların ortaya çıkmasına izin verilmezdi. Dış
ticarette devlet denetimi, dışarıya altın ve gümüş
çıkışının yasaklanması ve bunun için yabancı tüccarın
yine mal ile ülkesine dönmesinin sağlanması, bazı
stratejik malların (pamuk, demir, kurşun, hububat,
kalay, çelik, barut vb.) ihracının yasaklanması, para
darlığına neden olduğu için ithal edilen altın ve gümüş
üzerinden gümrük alınmaması şeklinde bir politika
izleniyordu.

Osmanlı toprakları, Doğu ve Batı ekonomilerini
birbirine bağlayan İpek ve Baharat yollarının üzerinde
bulunuyordu. Bu yollardan elde edilen gümrük gelirleri
devlete önemli bir kaynak sağlıyordu. Bu nedenle Osmanlı devlet adamları
ticari vergileri artırmak ve mal kıtlığı yaşamamak için kapitülasyonları vermekte
tereddüt etmemişlerdi. Kapitülasyonların verilmesinin bir başka nedeni de
uluslararası yeni ticaret yollarının keşfi ile XVI. yüzyılda okyanuslara kayma
eğilimine giren Avrupa transit ticaretini Akdeniz’de tutma düşüncesiydi.
Anadolu’nun konumu ve yandaki metinden hareketle Osmanlı Devleti’nin
hangi nedenlerle ticarete önem verdiğini açıklayınız.

Çeşitli ülkelerden ve özerk yönetimlerden oluşan Osmanlı Devleti’nin
merkezî bir devlet olabilmesi ancak sağlıklı bir haberleşme ve ulaştırma ile
sağlanabilirdi. Devletin ulaştırma sistemi su ve kara yolları olarak iki kısımda
incelenebilir.

GÜMRÜK GELİRLERİ

Ceneviz kayıtlarına göre, 1475’te İstanbul ve
Gelibolu gümrük geliri üç yıllık iltizam karşılığı 120
bin Venedik altınına (yaklaşık 6 milyon akçe)
varıyordu. Osmanlı arşiv kayıtlarına göre, birçok
limanı içine alan İstanbul gümrük bölgesinin
1481’de bölge gümrük geliri üç yıl için 9.500.000
akçe hesaplanmıştır. Mültezimlerin artırmaları
sonucu aynı yıl içinde dört yıllık gelir tahmini
(mukataa) 12.500.000’dir. Gümrük gelirindeki
artış bu bölgenin, Osmanlı Döneminde Avrupa ve
Akdeniz’le başlıca ticaret limanı olarak son derece
gelişmiş bir Avrupa limanı olduğunun kanıtıdır.

Prof. Dr. Halil INALCIK, Doğu Batı, s. 284-285.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu