Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Avrupa’da SavaŞIn Sona Ermesi

14-24 Ocak 1943’te Roosevelt ve Churchill, Kazablanka Konferansı’nda aldıkları kararla “Mihver
Devletlerin kayıtsız şartsız teslim alınması” için harekete geçtiler.

İtalya’yı Kuzey Afrika’dan atan Müttefikler Avrupa’ya yöneldi. Saldırı için en uygun yer
İtalya idi.
Temmuz 1943’te önce Sicilya’nın stratejik noktalarına hava saldırısı düzenlendikten sonra denizden çıkarma yapıldı.
İngiltere ve ABD’nin bu harekâtı Stalingrad ölçüsünde bir başarı olmamakla beraber
Mihver Devletlerin Avrupa’daki yenilmezliği sona erdi. Bu yenilgiler Mussolini’nin otoritesini
sarstı.
Mussolini, iktidardan düşerken yerine onun görevden aldığı Genelkurmay Başkanı Mareşal Badoglio
başbakan oldu ve Müttefiklerle 3 Eylül 1943’te ateşkes anlaşması imzaladı. Almanya bu düzenlemelere
tepki olarak Kuzey İtalya’yı işgal edip bir hava harekâtı ile Mussolini’yi tutsak olduğu yerden
kurtardı.
Daha sonra Almanlar, Roma’yı ele geçirerek Müttefiklere karşı savunma hattı kurdu. Müttefikler ancak
Haziran 1944’te Roma’ya girip 1945 yılının başında Kuzey İtalya’yı ele geçirebildi.

6 Haziran 1944’te Alman işgali altındaki Fransa’ya İngiliz ve ABD birlikleri Normandiya kıyılarından
girmeye başladılar. Almanların çok iyi tahkim ettikleri için hiç beklemedikleri Normandiya’dan Müttefik
donanması büyük bir çıkartma yaptı. Müttefik birlikleri büyük kayıplara rağmen başarılı oldu ve
Fransa’nın güneyinden gelen birliklerle birleşerek 26 Ağustosta Paris’e ulaştı.

Eylül sonlarında Fransa ve Belçika’da savaş sona erdi.
Doğuda ise Sovyet ordusu Polonya ve Baltık ülkelerine girdi.
Eylülde Bulgaristan SSCB orduları tarafından işgal edildi.
Romanya ve Finlandiya ateşkes istedi.
Hitler, savaşın son aylarında durumun kötüleştiğini anlayınca
işgalci güçlere karşı örgütlenerek gerilla direnişi yapmayı planladı. Ancak bunun için halkın direnme gücü ve zaman
kalmamıştı.

İtalya’da bu gelişmeler
yaşanırken Almanya, SSCB
ve batı cephelerinde güçlüklerle
karşılaştı. Mayıs 1944’te Ruslar
Kırım’ı da alarak Tuna’ya kadar ilerlediler.

II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru gelecekteki barışın esaslarını saptamak amacıyla Roosevelt,
Churchill ve Stalin arasında 4-11 Şubat 1945’te Yalta Konferansı yapıldı. Churchill, Balkanlardaki
İngiliz
etkisinin sona ermesinden, savaş sonunda ABD’nin Avrupa’dan çekilmesinden sonra güçlü bir SSCB ile
tek başına kalmaktan çekiniyordu. Bu nedenle, Fransa’nın da Almanya ve Avusturya’nın işgaline
katılmasını sağladı. SSCB, Doğu Avrupa’dan ordularını çekmek ve serbest seçimlerin yapılmasını
sağlamak için söz verdi. Ancak çekilmenin şartları ile Polonya’nın gelecekteki sınırları konusuna açıklık
getirmedi. Almanya’dan tazminat almayı da garantileyen SSCB, Japonya’ya karşı savaşa girmesine
karşılık kurulacak Birleşmiş Milletlerde üç sandalye (Sovyetler Birliği, Belarus ve Ukrayna)
aldı. Böylece
SSCB konferanstan en kârlı çıkan devlet oldu. Konferansta SSCB’nin Japonya’ya
karşı savaşa girmesi
karara bağlandı.

Daha sonra gerçekleşen San Fransisco Konferansı sırasında 7 Mayıs 1945’te Almanya kayıtsız
şartsız teslim olmuş ve Avrupa’da savaş sona ermişti. Bunun üzerine Müttefikler arasında Berlin
yakınlarında Potsdam’da ABD, İngiltere ve SSCB arasında 17 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında
yeni bir konferans toplandı. Bu konferansa SSCB adına Stalin, ABD adına Truman katıldı.
İngiltere Başbakanı Churchill ise konferans sürerken ülkesindeki seçimlerde yenilgiye uğrayınca yerini rakibi
Attle’ye devretti.


Potsdam Konferansı
’nda, Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar, yapılacak
olan barış antlaşmalarının temel şartları ve yöntemleri belirlendi. Görüşmelerde Avrupa, Müttefiklerin
istekleri doğrultusunda şekillendirildi. Almanya, dört işgal bölgesine ayrılarak ABD,
İngiltere, Fransa ve
SSCB yönetimine bırakıldı. Ayrıca Almanya için ekonomik ve askerî kısıtlama ve yükümlülükler getirildi.
Savaş suçlularının tutuklanmasına ve diğer ülkelerde bulunan Almanların Almanya’ya götürülmesine
karar verildi. Avusturya ve başkenti Viyana’nın dört işgal bölgesine ayrılması,
İtalya ile koşulları ağır
olmayan bir barış anlaşması imzalanması karara bağlandı.

Kararları itibarı ile Avrupa’nın siyasi, askerî ve nüfus yapısı yönünden büyük önem
taşıyan
Konferansta, devletlerin çıkarları doğrultusunda gergin anlar yaşandı. Bu anlaşmazlıkların
artması,
daha sonra dünyanın başlıca iki nüfuz alanına veya iki bloka ayrılma dönemine girmesine yol
açtı.  

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu