İslam ve Diğer Dinler Tarihi

Abbasiler Döneminde Yaşanan İç Sorunlar

Abbasi Devleti, beş yüz yılı aşan ömrü içerisinde
nedenleri farklı çok sayıda iç sorunla karşılaştı. Bunların
başında halifeliği kimin üstleneceği konusu yer
aldı. Hilafet meselesi, Abbasilerin kuruluşundan yıkılışına
kadar çözemedikleri bir sorun olmuştur. Örneğin
bir yandan halifenin ehlibeyt’ten seçilmesi gerektiğini
savunan ehlibeyt taraftarlarıyla sürekli yapılan mücadele,
öte yandan Harun Reşit’in oğulları arasındaki
halifelik çekişmesi Abbasileri yıpratmıştır. Bu kardeş
çekişmesinde birbirleriyle rekabet hâlinde olan Arap
kabileleri de yeniden mücadelelerine başlamışlardır.
IX. yüzyıl ortalarından itibaren halife tayininde hem
Abbasi sarayındaki şehzade annelerinin hem de Türklerin
rolü oldukça arttı. Buna bağlı olarak halifelik tahtına en yetenekli ve en layık olanlar yerine ya kadınlardan
en etkin olanların oğulları ya da Türk komutanların uygun bulduğu isimler oturtuldu. Bu durum
gerek Abbasi hanedanının kendi içinde gerekse Araplarla Türkler arasında bazı karışıklıklara ve iç hesaplaşmalara
yol açtı. Bütün bunların yanında son dönem halifelerinin dirayetsizliği, Abbasilerin önce parçalanmasına
sonra da yıkılmasına neden olmuştur.

Abbasiler iktidara geldiğinde imparatorluğun sınırları Türkistan içlerinden Pirene Dağları’na, Kafkaslardan
Hint Okyanusu’na ve Büyük Sahra içlerine kadar uzanıyordu. Bu sınırlarıyla tarihin de en büyük
imparatorlukların başında geliyordu. Ancak o zamanın şartları göz önüne alınacak olursa bu kadar geniş
bir imparatorluğu ayakta tutmanın kolay olmayacağı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Nitekim Abbasilerin
iktidara geldiği ilk yıllardan itibaren kopmalar başladı. Endülüs’ün istiklalini kazanmasından sonra yavaş
yavaş bütün Kuzey Afrika’da bağımsız ve yarı bağımsız devletler ortaya çıkmaya başladı. İşte iç sorunların
bir bölümü, bu yönetim merkezinden uzak bazı bölgelerdeki valilerin ya da bölgesel liderlerin bağımsızlık
isteğinden kaynaklanmaktaydı. Örneğin Horasan bölgesinde Tahiriler ve Samaniler, Suriye ve el-Cezire’de
Hamdaniler, Sistan bölgesinde Saffariler, Mısır’da Tolunoğulları, Kuzey Afrika’da Ağlebiler bu şekilde
ortaya çıkmışlardı.

Abbasiler iç sorunlardan biri olan Emevilerle uğraşmak zorunda kalmışlardır. Emevi sülalesinden gelenler,
fırsat buldukça Emevi Devleti’ni tekrar canlandırmak için harekete geçiyor ve isyan çıkarıyorlardı.
Nitekim Emin ile Me’mun arasındaki mücadele sürerken Emevi sülalesinden Ali bin Halit isyan ederek
Suriye üzerine yürüdü ve bir süre Suriye ve çevresini kendisine bağladı. Fakat Abbasiler, bu hareketi çok
fazla genişlemeden durdurmayı başardılar. Aynı şekilde çeşitli dönemlerde ayaklanan Şiiler her defasında
kanlı bir şekilde bastırılmıştır.

Basra ile çevresinde ortaya çıkan Zenciler Hareketi, iç sorunlar arasında sosyal ve ekonomik nedenlerle
ortaya çıkmıştı. Bu bölgede tarla ve tuzlalarda çalışan çok sayıda zenci köle, çalışma şartlarının ağırlığından
şikâyet ederek 869 yılında Hz. Ali soyundan olduğunu söyleyen Ali bin Muhammed adlı bir kişinin
önderliğinde ayaklandı. İsyan kısa sürede genişleyerek Abbasi yöneticilerini tedirgin edecek bir boyuta ulaştı. Birbiri ardına yeni grupların katılmasıyla isyan, süratle yayıldı. Zencilerin askerî harekatı başlangıçta
oldukça parlaktı. Güney Irak ve Güneybatı İran’ın önemli bölgelerini hâkimiyetleri altına alıp Basra
ve Vasıt’ı zapt ettiler. Böylece Bağdat’ı da tehdit etmeye başladılar. Nihayet uzun ve çetin mücadelelerden
sonra Türk komutan ve askerlerin katkıları sayesinde 883 yılında isyan güçlükle bastırılabildi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu