Türk Tarihi

Tarım ve Hayvancılığa Dayanan Sanayiler

Bu alanda önemli bir dal olan dokuma sanayii, lifli bitkileri (keten, kenevir, pamuk vb.) ham madde olarak kullananlar, yünlü kumaş üretenler ve ipekli dokumacılar olmak üzere üç kısımda ele alınabilir.

Birinci tür lifli bitkilere dayalı üretim Anadolu’nun her tarafında yaygındı. Batı, Orta ve Güneydoğu Anadolu’nun ve Suriye’nin pamuklu dokumaları oldukça tanınmıştı. Ege, İstanbul ve Kastamonu çevresinde gelişmiş bir keten dokuma sanayii vardı. Bursa ve Bilecik ipekli dokuma ve kadife merkeziydi. Ayrıca Bursa alacası, peştemal, nefti, mavi bez, çeşitli renklerde kadifeler, kutni denen pamuklu-ipekli kumaş Bursa’nın ünlü kumaşları arasındaydı. Yine Bursa’da altın (sırma) ve gümüş telli (sim) kumaşlar dokunmaktaydı.

İstanbul’da dış pazarlar için de üretim yapan kaliteli basma imalathaneleri bulunuyordu. Fener Tahta Minare’de iltizamla işletilen bir çuha fabrikası vardı. Burada 1720’den sonra kalın ipekli kumaş da dokunmuştur. İstanbul’da XVIII. yüzyılda üstün kaliteli ipekli dokuma sanayii gelişmişti. Deri sanayii İstanbul, Edirne, Kayseri, Ankara, Bursa, Konya gibi şehirlerde önemli bir yere sahipti. İstanbul ve Edirne’de belli kalite ve standartlara uygun olarak üretimde bulunan kürkçü esnafının faal olduğu bilinmektedir.

Halıcılık, Türk tarihinin ilk dönemlerinden beri önemli bir üretim alanıydı. Bu dönemde Uşak, Gördes, Kula, Milas, Ladik halıcılığı meşhurdur. Buralarda dokunan halılar Avrupa’da büyük talep görmüştür. Ankara ile çevresinde dokunan yünlü dokumaya (sof), büyük bir iç ve dış talep vardı. XVIII. yüzyılda Ankara civarında tiftik sofu üretimi devam etmiş ve dışarıda da yüksek talep görmüştü. Selanik’te de çuha ve keçe üretilmekteydi. Dericilik ve dokuma sanayiindeki gelişme, boyacılığın da gelişmesini sağlamıştı. Hatta Avrupa’nın lüks kumaşları Bursa ve diğer şehirlerdeki boyahanelerde boyanıyordu.

XVI. yüzyıl sonlarındaki uzun savaşlar ve Celali isyanları tarımla beraber sanayii de olumsuz etkilemiştir. Birçok sermaye sahibi ve kalifiye elemanın Iran ile yapılan savaşlarda ölmesi Bursa’da bazı atölyelerdeki tezgah sayısının azalmasına bazı atölyelerin ise tamamen ortadan kalkmasına yol açmıştı. Ayrıca bu yüzyılın ikinci yarısında (1563’te olduğu gibi) Batı’nın yüksek ham madde talebi bazen Osmanlı Devleti’nin güvenliğini tehlikeye düşürebiliyor, iç üretimdeki yetersizliği artırıyor ve yerli sanayii darboğaza itiyordu. Böyle durumlarda ham madde (tiftik ve sof ipliği vb.) ihracatı yasaklanıyordu.

Osmanlı ekonomisi XVIII. yüzyılın ikinci yarısına kadar Batı’nın fabrika üretimine karşı başarıyla direnmiştir. Pahalı fakat kaliteli olan Osmanlı malları ucuz fakat kalitesiz olan Avrupa mallarına, özellikle yelken bezi gibi stratejik ürünlerde, Avrupa’da bile tercih edilmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren Avrupa mallarının Osmanlı pazarında rağbet görmesi Osmanlı sanayisinin çökmesine neden olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu