Tarih Bilimi

Tarih Öğreniminin Önemi – 8 Fayda

Tarih öğrenimi, bireysel, toplumsal ve evrensel ölçülerde fayda sağlar. Tarih öğreniminin önemi de burada ön plana çıkar. Tarih öğrenimi, milli değerleri öğreterek milli bilinç kazanmanın önemini ortaya koyar.

Tarih eğitimi her şeyden önce bugünkü uygarlığın nasıl meydana geldiğini öğretirken, uygarlığın tüm toplumların katkısıyla oluştuğu bilincini oluşturur. Böylelikle bireyler, ortak değerlere sahip çıkarak din, dil, ırk gibi ayrımlara girmeden barış içinde yaşamayı öğrenir.

Bir milletin ferdi olarak geçmişini öğrenen kişi, millî değerlerini, kültürünü tanıyarak millî bilinç kazanır. Sorumluluk ve vatandaşlık duygusu gelişir. Toplumlar geçmişten çıkardıkları derslerle geleceklerine yön verir.

Tarih öğreniminin bireysel olarak da kişiye kazandırdıkları vardır. Çeşitli olaylar arasında ilişki kurup, mantık yürüterek sonuca varabilme yeteneği kazandırır.

Kişi tutucu ve bilime aykırı düşünme biçimi yerine ileriye dönük, güncel olayları geniş açıdan değerlendirebilen, toplumsal gelişmeleri anlayıp yorumlayabilen bir düşünme tarzına sahip olur.

Tarih Öğreniminin Önemi
Tarih Öğreniminin Önemi

Tarih Öğreniminin Önemi

Tarih öğrenimi, bireysel, toplumsal ve evrensel ölçülerde fayda sağlar. Tarih öğreniminin önemi de burada ön plana çıkar. Tarih öğrenimi, milli değerleri öğreterek milli bilinç kazanmanın önemini ortaya koyar.

Tarih Öğreniminin Faydaları

  • Kişinin geçmişi ve bugünü anlamasına yardımcı olmak,
  • Kişide, bütün insan etkinliklerine karşı bir duygudaşlık uyandırma, böylelikle yetişmesinin ufuklarını da genişletmek
  • Kendisini bir zaman boyutunun, sürekli bir akışın içinde görmesini sağlamak,
  • İnsan soyunun bir üyesi sıfatıyla geçmişe neler borçlu olduğunu ve geleceğe karşı ödevlerini, bilinç ve misyonunu kavratmak,
  • Evrenin hep böyle ola gelmediğini anlamasını ve geçmiş deneylerin çeşitliliğine bakara, gelecekte de geniş olanaklar bulunduğunu düşünmesine yol açmak.
  • Olayların enden ve sonuçlarıyla birlikte görüp açıklamaya alıştırmak; görünüşte ve gerçek nedenleri ayırmayı ( Bu arada, siyasal gelişmelerin toplumsal tabanlarını araştırmayı) öğretmek; dolayısıyla kafaca oluşumuna yardımcı olmak.
  • Toplum birey ilişkilerini doğru örneklerle kavramasına, nihai amacın gerçekten özgür kişiler yaratmak olduğunu, fakat bu amaca ancak iyi kurulmuş, adil bir ortamda erişilebileceğini anlamasına yardım etmek.
  • Yüksek insan değerlerini benimsemesine çalışmak; dünyanın her neresinde, her ne zaman, her kime karşı bir haksızlık yapılmışsa, kendisine yapılmışçasına ona isyan etmesini, her kim değerli bir iş yapmışsa, ona gönlünce bir yakınlık duymasını sağlamak.

Tarih Anlayışının Geçirdiği Aşamalar

insan düşüncesi ve onun yarattığı kültür basitten karmaşığa doğru bir gelişim göstermiştir. Hikayeci tarih anlayışının basit betimlemeleri, akademik tarihçilikte karmaşık ilişkilerin çözümlemelerine dönüşür.

Gelişme doğal olarak düz bir çizgi halinde olmaz. İlk çağdaki ilerlemeler tek tanrılı dinler tarafından durdurulur. Duran sadece tarihçilik olmaz elbette. Felsefe Millet döneminin seviyesine ancak Rönesans ile ulaşılabilir. Tek tanrılı dinler kendi öğretileri dışındaki düşüncelerin yaşamasına izin vermezler. En büyük silahları ise bütün güçleriyle halkı sömürmeye çalışan sultan ve kıralar olur.

Ayrıca bakınız:

Tarih Bilinci Ne Demektir?

Atatürk’ün Tarih Öğrenimine Verdiği Önem

Tarih Alanındaki Çalışmalar

Osmanlı Devleti Tarih Yazıcılığı ve Tarih Yazıcılar

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Tarih bilimi ile ilgili olarak güzel tespit ve düşünceler ortaya koymuşsunuz. Ancak ”tek tanrılı dinler” ile ilgili düşüncenize katılmıyorum. Örneğin İslam inancının tabiata ve tabiatın içindeki insana faydalı olan her düşünceye değer verir. Bu sebepten dolayıdır ki ilk dönem Müslüman bilginler Antik Yunan dönemindeki değerli filozofların düşüncelerine önem vermiş ve o dönemde yazılmış eserleri Arapçaya tercüme ederek İslam dünyasında birçok bilim insanın yetişmesine sebep olmuştur. Unutmamak gerekir ki, Batı bilim insanları terk ettikleri Aristo ve benzeri bilginleri Müslümanların kitaplarından fark etmişlerdir. Ancak tarihsel süreç içinde Krallar, Sultanlar Dini istismar ederek saltanatlarına malzeme yapmışlardır..Burada eleştirilmesi gereken Tek Tanrılı dinler değil, Dinleri siyasi ve ekonomik çıkarlarına alet edenler eleştirilmelidir. Nasıl ki İslam dini istismar edildiyse, Hristiyan ve Yahudiliğinde istismar ettiklerini düşünüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu