Selçuklu Tarihi

Sultan Melikşah mı, Şahinşah mı?

Devletleri kuran ya da yöneten liderler meşrûîyetlerini sağlayabilmek adına çoğu zaman kendilerine isimleri dışında bir unvan yahut da lâkap almışlardır. Çünkü böylelikle kendilerine olan bağlılık dışında etraflarına bir nevi güç gösterisi de olmuş oluyordu.

Türkiye Selçuklu Sultanı Şahinşâh veya bir diğer ismiyle Melikşâh, kaynaklarda özellikle de farklı bu iki isimle geçmektedir. Bu durum bazı tarihçiler tarafından ele alınarak incelenmeye çalışılmışsa da tam olarak izahı yapılamamıştır.

Nitekim üzerinde varılan sonuçlardan birisi; Şahinşâh isminin bir unvan ya da lâkap olduğu kanısına varmışlardır. Bir diğer görüşe göre ise; Şahinşâh ve Melikşâh’ın aynı isme ait bir Sultan olduğu yargısıdır. Öyle ki bize göre de en mantıklı olan bu ikinci görüştür. Çünkü bu ayrıma varabilmek için Unvan ve Lâkap arasındaki farklılıkları iyi bilmek gerekmektedir.

Melikşah ve Şahinşah Anlamları

Unvan kelime ıstılahı olarak Arapça’da kitap, mektup ve yazı başlığı anlamına gelip Türkçe’de bir kimseye payesini göstermekle beraber onun durumunu, memuriyet rütbesini ve görevini ifade eden söz denilmektedir. Yine Arapça bir kelime olan lâkab ise; bir kimseye esas isminden ayrı olarak sonradan verilen ad, şeref, payesi, halife ve sultanların hâkimiyet alâmeti anlamında kullanılmaktadır. Melikşâh, Arapça bir addır ve kelime anlamı ile hükümdâr ve mâl, mülk sahibi mânâsına gelmektedir.

Şahin, Farsça bir ad olup kelime anlamıyla yırtıcı bir avcı kuş demektir. Şâh kelimesi ise yine Farsça kökenli olup yönetici ve sultan anlamına gelmektedir. Birleşik anlamı ile Şahinşâh, herhangi bir şehir, beylik, devlet veya imparatorluğun en üst düzey yöneticisi anlamına gelmektedir. Şahinşâh’ın çoğulu Şahânşâh’tır. Urfalı Matheos Vekâyinâmesi gibi bazı kaynaklarda farklı farklı olarak Şahenşâh, Şehenşâh, Şehinşâh şeklinde geçmekle şâhlar şâhı yani en büyük hükümdâr anlamlarına gelmektedir.

Şahinşah’ın Lakap Olarak Kullanılması

Abbâsî halifelerinin, Selçuklu Sultanlarına verdiği unvan ve lâkaplar, İslâm dünyasının maddî ve manevî kudretinin temsilcileri olarak iç ve dış tehditlere karşı koruma görevini üstlenmiş, kendilerine bu unvanları bir şeref sayarak, saygıda kusur edilmesini de önlemişlerdir. Netice itibâriyle Abbâsî Halifelerinin, Selçuklu Sultanlarına verdiği lâkapların en başında Şâhlar Şâhı, Sultanlar Sultanı, En Büyük Sultan anlamındaki “Şahinşâh” lâkabı gelmektedir.

Fakat bu lâkap çok az ve önem ârz eden kişilere tâkdim edilmektedir. Çünkü bu unvan diğer lâkap ve unvanlardan daha önemli bir konumu ârz etmiştir. Bunlar hâricinde de birçok unvan ve lâkaplar da mevcuttur. Şahinşâh unvanını Selçuklu Sultanları içerisinde ilk kez Büyük Selçuklu Devleti’nin Sultanı Tuğrul Bey (1040-1063) zamanında devletin başına geçer geçmez bastırdığı sikkeler üzerinde tâsdik ettirmiştir. El-Sultan elMu’âzzam , Şâhân Şâh olarak Şâhlar Şâhı En Büyük Sultan hâricinde bir de Şâhân Şâh el-Ecel el-Mu’âzz’am Rûknü’d-din olarak kullanmıştır.

Şahinşâh unvanına dâir Urfalı Matheos’un verdiği bilgilerde şu şekilde yazmaktadır: Farsça “Krallar kralı” demektir. Bağdad halifeleri tarafından Bagratunî kralları II. Aşot ve I. Gagik’e verdildiğini, ayrıca Ermeniler arasında da sıkça kullanılan bir unvan olduğunu aktarmaktadır.

Alp Arslan (1062-1072)’a Sultanlık tevcihî ile igili olarak Halife Kâim biEmrillâh tarafından yazdığı mektupta Şahinşâh el-Azâm unvanı verilmiştir. Alp Arslan bastırdığı paralarda bu durumu zikrederek; el-Sultan el-Muazzam Şahinşâh şeklinde bastırmıştır.

Bir diğer Büyük Selçuklu Sultanı Melikşâh (1072-1092) da saltanatında kestirdiği sikkelerin bir yüzünde; Sultan el-Mu’âzzam Şahinşâh unvanını kullanmıştır. Irak Selçukluları’nın ilk Sultanı olan Mahmud (1119-1131)’un devletinin başına geçtiğinde Büyük Selçuklu Sultanına tâbî olarak kestirdiği sikkelerde el-Sultan el-Muazzam Şahinşâh unvanı kullanmıştır.

Türkiye Selçuklu Sultanlarından ise bu unvanı ilk kez olarak I. Kılıç Arslan’ın en büyük oğlu Melikşâh kullanmıştır. Zira bu durum Türkiye Selçuklu Devleti’nin 1110 tarihinde başına geçerek Sultanlığını ilân etmiş olmasından anlaşılmaktadır. Burada dikkatlerimizi çeken bir hususta kendinden önce veya sonra başa geçen Sultanların adları çocuklarına verilmiştir. Bu isimler yücelik (ulûlîyetlik) ârz ettiğinden dolayı da özellikle saltanat âilesi mensuplarına verilmiştir. Örneğin Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın oğlunun adı Melikşâh (1072-1092), olduğu gibi I. Kılıç Arslan (1092-1107)’ın oğlunun adı da Melikşâh (Şahinşâh)’tır. Hattâ I. Mesud’un oğullarının birinin adı da Şahinşâh’tır. Bunlar hâricînde Mengüceklülerde de Şahinşâh adına rastlanılmaktadır.

Mengüceklülerin kurucusu Mengücük Gâzi (1071-1118) ve onun torunlarından Seyfü’d-din İshâk (1175-1198)’da meşrûiyet kaygısıyla bu adları kullanmışlardır. Bunları Divriği’deki Şahinşâh türbesindeki bir kitâbede Mengücek el-Gâzi ve’l Şehid Şahinşâh sıfatlarından görülmektedir.

Selçuklu sülâlesine mensup bir de Kirman Selçuklu Devleti (1043-1186)’nin kurucusu olan Kara-Arslan Kavurd Bey (1043-1073)’in erkek evlâdlarından birisinin adı da Şahinşâh’tır.

Bilge Umar, çevirisini yaptığı Anna Komnena’nın eseri Alexiad’da Şahinşâh adının önünde Kutbeddin ismini de yazmıştır. Ancak biz dönemin olaylarını kaydeden Anna Komnena’nın eserinde Şahinşâh olarak geçtiği, ayrıca yukarıda isimleri zikredilen birçok araştırmacı tarafından da bu isim kabul gördüğü için Şahinşâh ismini kullanmayı tercih ettik.

Kaynak: SULTAN ŞAHİNŞÂH (MELİKŞÂH) DEVRİ TÜRKİYE SELÇUKLU TARİHİ / Arda DENİZ

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu