Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

SSCB’nin Dağılması İle Doğu Avrupa Ülkelerindeki Değişimler

Doğu Bloku ve SSCB, 1975’te imzalanan Helsinki Deklarasyonu sonrasında dağılmanın işaretlerini vermeye başladı. Mihail Gorbaçov’un 1985’te devlet başkanlığına gelerek uygulamaya koyduğu glasnost ve perestroyka (açıklık ve yeniden yapılanma) politikası ile SSCB’nin dağılma süreci hızlandı. Gorbaçov yönetimindeki SSCB’de devlet yapısı, ekonomik alandaki yenileşme ve değişim hareketleri Sovyetlerin birliğini muhafaza etmekte yetersiz kaldı. Helsinki Deklarasyonu ve glasnost-perestroyka ile Doğu Bloku’nda başlayan demokrasi ve hürriyet akımları neticesinde SSCB ve uydusu olan ülkelerde birer birer yönetim ve rejim değişiklikleri yaşandı.

HELSİNKİ DEKLARASYONU

Finlandiya’nın başkenti Helsinki’deki Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı sonunda 33 Avrupa devleti ile ABD, Kanada ve SSCB arasında imzalanmıştır. Bu deklarasyonla Avrupa’da barış ortamının geliştirilmesi, güvenliğin güçlendirilmesi, demokrasi ve insan haklarına zemin oluşturulması amaçlanmıştır.

GLASNOST-PERESTROYKA

SSCB Devlet Başkanı M. Gorbaçov’un devlet yapılanmasında ve işleyişinde şeffaflık, ekonomide yeniden yapılandırmacı yaklaşımla kademeli olarak gerçekleştirdiği devrimdir. 1 Ocak 1988’de Sosyalist Teşebbüs Kanunu ile uygulanmaya başlanmıştır.

SSCB’nin Uydusu Olan Ülkelerdeki Değişimler

Çekoslovakya

Doğu Bloku içinde Helsinki Deklarasyonu’na tepki veren ilk ülkedir. Milliyetçi aydınlar tarafından imzalanan Charter 77 Bildirisi ile geniş halk kitleleri, 1988’de “Ruslar, evinize dönün.” sloganları ile Sovyetlerin kurduğu düzene başkaldırdı. 1989’da komünist idare yıkılarak devletin adı Çekoslovak Federal Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Bu özgür ve demokratik ortamda devlet Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti olarak ikiye ayrıldı (1993). Çek Cumhuriyeti 2016 yılında ismini Çekya olarak değiştirmiştir.

Macaristan

Macaristan, Helsinki Deklarasyonu’nun oluşturduğu ortamda dış dünyaya açıldı. Sonrasında glasnost- perestroyka etkisiyle ülkede bir demokrasi ortamı oluştu. Bu ortamda yapılan ilk çok partili seçimlerde Komünist Partinin %8,5 oy alarak seçimi kaybetmesiyle ülkedeki komünist idare yıkıldı.

Polonya

Jeopolitik ve stratejik önemi dolayısıyla SSCB’nin Polonya üzerindeki denetim ve kontrolü fazlaydı. Polonya’daki en ufak bir demokratik harekete dahi sert müdahaleler yapılmaktaydı. Helsinki Deklarasyonu’nun etkisiyle oluşan hürriyet ortamında tersane işçilerinin 1980’de başlattığı grevler çatışmalara dönüştü. ABD’nin göstericilere destek verdiğini ilan etmesiyle olaylar daha da büyüdü. İktidara karşı muhalefetin artması üzerine 1989’da yapılan “Yuvarlak Masa Görüşmeleri” ile demokratik koşullar oluşturuldu. 1990’da yapılan demokratik cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %25 oy alan Komünist Parti seçimi kaybetti. Böylece Polonya’da da komünist idare yıkılmış oldu.

Doğu Almanya

Doğu Almanya 2. Dünya Savaşı sonrası SSCB tarafından kurulduğu için Doğu Bloku’na en sadık uydu devletti. Helsinki Deklarasyonu ile glasnost ve perestroykadan diğer devletler kadar etkilenmedi. Doğu Almanya, rejim karşıtlarının ülkeden çıkıp bir daha dönmemeleri umuduyla turistik çıkış vizesi uygulamasını yürürlüğe koydu. Ardından yüz binlerce Doğu Alman vatandaşının sınırlara yığılması uluslararası bir krize neden oldu. Bu insan yığınları “We are the people” şarkısı eşliğinde “Duvar yıkılmalıdır.” sloganları atarak komünizm karşıtı gösterilere başladı. Baskılara dayanamayan hükûmet 1989’da Berlin Duvarı’ndan geçişlere izin verdi. Berlin Duvarı aynı yıl içinde yıkıldı. Gorbaçov’un da olumlu yaklaşımı üzerine başlayan görüşmeler sonrasında ABD, İngiltere, SSCB, Fransa, Batı Almanya ve Doğu Almanya’nın Moskova’da yaptıkları antlaşmayla iki Almanya birleşti. 3 Aralık 1990’da yapılan demokratik seçimlerle yeni yönetimi belirlenen Almanya Cumhuriyeti Devleti kuruldu.

Romanya

Ekonomik sıkıntılarla boğuşan Romanya’da 1987’de kamyon fabrikasında başlayan greve kadar yönetim aleyhtarı herhangi bir gösteri olmadı. Kamyon fabrikası işçilerinin başlattığı grev, kısa sürede tüm ülkeyi saran hükûmet karşıtı gösterilere dönüştü. Diktatör Nikolay Çavuşesku ülkeyi terk ederken yakalandı ve yargılanarak idam edildi. Romanya’da demokratik şartlar oluşturularak yapılan seçimleri demokratların kazanması üzerine komünist idare son buldu.

Bulgaristan

Doğu Almanya’da yaşananlar SSCB’nin diğer en sadık uydusu olan Bulgaristan’ı derinden etkiledi. Sofya’da başlayan gösterilerde “glasnost” ve “demokrasi” sloganları atıldı. Gösteriler sonrasında glasnost ve perestroyka yanlısı hükûmet kuruldu. Bu değişimle oluşan demokratik ortamda komünizm karşıtı muhalefet güçlendi. Perestroyka yanlısı hükûmetin istenilenleri gerçekleştirememesi üzerine Türk azınlığın da desteklediği gösteriler yeniden başladı. “Esarete hayır!” ve “Kahrolsun komünizm!” sloganları ile devam eden gösteriler sonrasında, içinde tüm partilerin temsil edildiği koalisyon hükûmeti kuruldu. Bulgaristan da demokratik idareye geçmiş oldu.

Yugoslavya

İkinci Dünya Savaşı sonrasında (1946) kurulan Yugoslavya’nın federal sistemi içerisinde Sırpların etkisi diğer milletlere göre daha fazlaydı. Sırbistan’ın Yugoslavya içerisindeki konumu, Rusya’nın SSCB içindeki konumuna benziyordu. 1989’da Doğu Bloku’nda başlayan demokratikleşme süreci Yugoslav milletlerinde bağımsızlık hareketlerinin başlamasına neden oldu. Bu bağımsızlık istekleri bütünü bozmayan fakat hakların eşitlendiği konfederasyon isteğinden ibaretti. Sırplar ise Sırbistan etrafında birleşmeden yanaydı. Kendi fikirleri rağbet görmeyen Sırplar, “Sırpların yaşadığı her yer Sırbistan’ın parçası olacak.” fikriyle hareket etti.

İlk olarak 1991’de bağımsızlıklarını ilan eden Slovenya ve Hırvatistan’a karşı Sırplar direnç gösterdilerse de Batı’nın gösterdiği tepki karşısında durumu kabullendiler. Aynı yıl içerisinde Makedonya da bağımsızlığını ilan etti. Yine aynı yıl bağımsızlığını ilan eden Karadağ, Sırbistan’la birleşerek Yeni Yugoslavya (Federal) Devleti’ni kurduklarını ilan etti. Üç etnik unsurdan oluşan Bosna-Hersek’te ise Aliya İzzetbegoviç liderliğindeki Müslümanlar, Hırvatlarla anlaşarak 1992’de Bosna-Hersek’in bağımsızlığını ilan ettiler. Durumu tanımadığını bildiren Bosna-Hersekli Sırplar isyan başlattı. Sırbistan’ın da destek vermesiyle olay bir iç savaşa dönüştü.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu