Osmanlı Devleti Tarihi

Sivil Toplum Kuruluşlarının Devlet Kurumuna Dönüştürülmesi

Avrupa’daki kurumlar; bilim, sağlık, sanat, sanayi, ekonomi ve teknolojide yaşanan gelişmelerle modernleşmiş ve Osmanlı kurumları artık Batı’yla rekabet edemez duruma gelmiştir.

XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, özellikle eğitim ve sağlık alanlarında Avrupa’daki kurumlara ilgi duymuştur. Bu yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde de eğitim ve sağlık alanlarında faaliyette bulunan vakıflar ve diğer sivil toplum kuruluşları, yerini devlet kurumlarına bırakmaya başlamıştır. Klasik Dönem’de Osmanlı Devleti’nde eğitim ve sağlık hizmetleri sağlayan vakıflar, modernleşmeye ayak uyduramamıştır.

Vakıf kurucularının okutulacak kitaplar dâhil eğitim sürecini belirlemesi, modernleşmenin önünde büyük bir engel olmuştur. Böylece vakıf kaynakları ile kurulan eğitim sistemi, çağın gerisinde kalmış ve ihtiyaçları karşılayamamıştır. Bu nedenle modern eğitim sistemine kavuşamayan vakıf okulları yerine, köy ve kasabalarda devlet tarafından modern eğitim veren okullar açılmaya başlanmıştır.

XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti dâhil olmak üzere Avrupa’da da hiçbir devletin sağlık alanında planlı, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası yoktur. Osmanlı Devleti’nde sağlık hizmetleri; bazıları Selçuklulardan kalma darüşşifa, darüssıhha, bimaristan, maristan gibi adlarla anılan hastanelerde verilmiştir. Buralarda verilen sağlık hizmetleri, tıpkı eğitim alanında olduğu gibi vakıflar aracılığıyla yürütülmüştür. XIX. yüzyıldan itibaren Batı’da sağlık hizmetlerinde büyük bir dönüşüm yaşanmıştır. Bu dönüşümle birlikte sağlık hizmetleri, devlet tarafından yerine getirilmeye başlanmıştır. Avrupa’daki bu gelişmeler, Osmanlı Devleti tarafından da takip edilmiş ve devlet, sağlık hizmetlerinin sağlayıcısı ve denetleyicisi konumuna gelmiştir.

Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi (Kayseri)
Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Medresesi (Kayseri)

XIX. yüzyılda gelirleri düşen ve kuruluş amaçlarından sapan vakıflar, Osmanlı Devleti’nin modern ekonomik sisteme geçmesinde bir engel olarak görülmüştür. Bu nedenle Sultan II. Mahmud Dönemi’nde, Evkaf Nezareti kurulmuş ve vakıf mallarına el konularak gelirleri ve yönetimleri merkezileştirilmiştir. Böylece vakıflar, topluma ve eğitime ilişkin bir kurum olarak özerkliğini kaybetmiştir.

Osmanlı Devleti’nde Avrupa’da görülen mülkiyet hakkına sahip sivil toplum yapısı yoktur. Osmanlı kültüründe öncelik birey değil toplumdur. Osmanlılarda millet sistemi, lonca, ulema, âyan ve yerel eşraf; sivil toplumla devlet arasındaki aracı kurumlardır. Devlet yöneticilerinin siyasal üstünlüğünün ön plana çıkmasıyla birlikte sivil toplum, etkinliğini kaybetmiş ve sivil toplumun sahip olduğu değerler göz ardı edilmiştir. Böylece sivil toplum kuruluşlarının yerini, devlet kurumları almaya başlamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu