Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Orta Doğu’da Manda Yönetimlerinin Kurulması

Coğrafi konumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle önem arz eden Orta Doğu, I. Dünya Savaşı’na kadar, Iran hariç olmak üzere Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde bulunmaktaydı. Fakat XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin iyice zayıflaması, içte ve dışta birçok meseleyle uğraşmak zorunda kalmasıyla bu bölge, başta İngiltere, Fransa, Rusya, sonra da Almanya ve İtalya’nın etkin olmak için uğraştıkları bir alan hâline geldi.

Batı Avrupa devletleri bu mücadeleyi yürütürken aynı zamanda Rusya’nın bölgeye inmesini engellemeye çalıştılar ve bunu başardılar da. Ancak XX. yüzyılın başında İtilaf blokunun kurulması ve Osmanlı’nın bunun karşısındaki blokta yer alıp savaş bitiminde yıkılması Orta Doğu’da bir otorite boşluğuna yol açtı.

I. Dünya Savaşı devam ederken İngiltere, Fransa ve Rusya aralarında yaptıkları gizli anlaşmalarla Orta Doğu’yu paylaştılar. 1917 İhtilali ile savaştan çekilen Rusya, gizli anlaşmaları açıkladı. ABD, savaşa girerken yayınladığı Wilson Prensipleri’ne göre gizli anlaşmaları kabul etmeyeceğini açıkladı. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerinde egemenliğinin devam etmesi, diğer bölgelerinde ise halkların kendi geleceklerini belirlemesi isteniyordu.

Wilson Prensipleri, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu planlarını bozacak nitelikte maddeler içermekteydi. Bunun üzerine iki devlet, ortak deklarasyon yayınlayarak Orta Doğu ülkelerinde halkların kendi idarelerine dayanan hükûmet ve yönetimler kurabileceklerini bildirdiler.

Osmanlı egemenliğindeki halklar tarafından bağımsızlıklarının kabul edilmesi şeklinde anlaşılan bu deklarasyon, aslında İngiltere ve Fransa’nın zaman kazanmak için ortaya koydukları bir plandan ibaretti. ABD’nin savaş sonrası tekrar yalnızlık politikasına dönmesi, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’da serbestçe hareket etmelerine fırsat verdi.

İngiltere Manda yönetimi Millî Mücadele Döneminde Anadolu’da da tartışıldı. Erzurum Kongresi’nde reddedilen manda idaresi Sivas Kongresi’nde kesinlikle reddedilerek ülkeyi işgal eden devletlerle mücadeleye başlandı.

İngiltere ve Fransa Nisan 1920’de toplanan San Remo Konferansı’nda Orta Doğu’yu kendi aralarına paylaştılar. Buna göre Fransa, Suriye ve Lübnan’ı; İngiltere, Irak, Filistin ve Ürdün’ü aldı. Ayrıca Sevr Anlaşması ile Anadolu’da nüfuz bölgeleri kurarak buraları işgal etmeye başladılar. Bunlar dışında İngiltere daha önceden işgal etmiş olduğu Mısır ve Kıbrıs’ı resmen kendisine bağladı.

Böylece Orta Doğu toprakları, I. Dünya Savaşı sonunda galip devletlerin kontrolü ve egemenliğine girmiş oldu. Ancak Wilson Prensipleri’nden biri de “yenilen devletlerden toprak alınmaması” idi. İtilaf Devletleri bu maddeyi etkisiz kılabilmek için görünüşte bu maddeye paralel gibi duran “manda yönetimi” sistemini ortaya atarak bunu Orta Doğu’da uygulamak için harekete geçtiler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu