Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Modern Hava Hâkimiyet Teorisi Nedir?

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geliştirilen teorinin temellerini Albay Harry A. Sachaklian atmıştır.

Teori, hava gücünün kara ve deniz gücünden üstün, onları kuşatan ayrıca bu iki gücün etkisinde olduğu kadar onları etkisi altına alan bir güç olduğu esasına dayanır. Teorinin temel felsefesini ‘‘Havaya hükmeden bir millet, tüm dünyaya hükmeder. Bu sebeple havacılıkta üstün olmak gerekir.’’ düşüncesi oluşturur.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya genelinde gerçekleşen Vietnam Savaşı, Panama ve İran Krizleri, Körfez Savaşı ve ABD’nin Irak’a müdahalesi gibi bölgesel krizler ve savaşlar, dünya politikası ve stratejisi içinde üstünlük kurma ve bu üstünlüğü sürdürme konusunda hava gücünün önemini ortaya koymuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan ve hava gücüne dayanan bu yeni egemenlik kavramı hızla gelişmeye başlamıştır. Deniz gücünün kara gücüne direkt etkisi sınırlıdır, bu sınırlılık hava gücünün kullanımıyla aşılır hâle gelmiştir. Hava gücü, deniz gücünün dayandığı hareket kolaylığından daha fazla bir serbestliğe ve onun ulaşamayacağı noktalara erişme gibi üstünlüklere sahiptir. Hava araçları, devletlerin doğal güvenlik alanları kabul edilen çöl, dağ, deniz gibi engelleri kolayca aşabilmektedir. Hava gücünün üstünlüğüne dayalı görüşün en güçlü savunucuları ABD ve İngiltere’dir. ABD ve İngiltere, tüm Orta Doğu’yu kontrol altında tutmak amacıyla Akdeniz’de ve Hint Okyanusu’nda hava üslerine sahiptir. Bu üslerde sürekli hareket hâlinde bulunan uçak gemileri bulunmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sonrası araç teknolojisinin (havacılık, balistik ve uzay teknolojisi) hızla gelişmesi ile ortaya çıkan yeni savaş sistemlerinin (nükleer, termonükleer, lazer silah teknolojisi) kurulması, jeostrateji alanında gelişmelerin olmasını sağladı. Bu gelişmeler hava hâkimiyeti ile beraber uzay hâkimiyeti kavramlarını doğurdu.

Uzayın gözlem, haberleşme ve istihbarat sistemlerinin yanında antibalistik sistemlerin yerleştirilmesine yönelik olarak da kullanılması ABD ile SSCB’nin arasında ciddi bir rekabet alanı oluşturdu. ABD ile giriştiği bu silahlanma yarışı SSCB’nin çöküşünde önemli bir etken oldu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu