İslam ve Diğer Dinler Tarihi

Türklerin İslamiyeti Kabulü

Türklerin topluca İslamiyeti din olarak kabulleri ve İslam medeniyeti dairesine dahil olmaları, Türk Tarihi açısından son derece de önemli bir olaydır.

Nitekim Osman Turan, Türkler ve İslâmiyet adlı makalesine şu cümle ile başlar:

“Yeni bir din veya medeniyetin kabulü, cemiyet içerisinde inanış, düşünüş ve yaş ayış gibi türlü bakımlardan husule getirdiği derin değişiklik ve inkişaflar dolayısıyla bir kavimin tarihinde en mühim bir hadise olmak vasfını daima muhafaza eder.”

Fakat bu olayın ehemmiyeti yalnızca Türk Tarihinde sebep olduğu gelişmelerden ibaret değildir. Türklerin İslamı benimsemeleri, İslam Tarihi açısından da pek önemli bir dönüm noktası teşkil ettiği gibi, yüzyıllar boyunca değişik şekillerdeki tezahürleri dolayısıyla da Genel Dünya Tarihinin en mühim hadiselerinden birini oluşturur.

Eski Türklerin milli dinleri, Şaman denilen din adamlarına sahip olması dolayısıyla, biraz da yanlış bil biçimde çoğu zaman şamanilik (Şamanizm) diye isimlendirilmiştir.

Biz bugün halâ tartışması devam eden bu isim konusunu bir tarafa bırakacak olursak, eski Türk dininin de kendi içerisinde bir gelişim geçirdiğini ve nihayet her şeye kadir bir yüce yaratıcı, Gök-Tengri (Tanrı) inancına ulaştığını söyleyebiliriz.

İslamiyet Öncesi ve Müslümanlık Sonrası Türkler

Genel kabul gören bu din yanında Türkler, İslamiyeti tanımadan önce Budizm, Zerdüştlük (Mecusilik), Maniheizm ve Hristiyanlık, hatta Yahudilik gibi bazı dinleri de kabul etmişlerdir. Bütün bu dinler, Türk dünyasının değişik bölgelerinde ve bazen değişik devirlerinde kendilerine salikler bulabilmişlerdir. Biz bunun, yani Türklerin İslamiyetten önceki dini tarihleri üzerinde burada duracak değiliz. Bununla birlikte bu vesile ile Türklerin inanç dünyalarında, bütün tarihleri boyunca en önemli yeri İslamiyetin tutmuş olduğunu önemle kaydetmemiz gerekecektir.

Öyle ki İslamiyetin Türk illerine ulaşıp belirli bir tanışma döneminin sonunda Türkler arasında yayılmaya başlamasıyla, bu milletin hayatında yepyeni bir dönem başlamıştır. Aynca da Türkler İslamiyeti, çok küçük guruplar halindeki istisnaları hariç, bir millet bütünü olarak kabul etmişlerdir. Bu topluca kabul ediştir ki, çok defa Türk deyince müslüman, müslüman deyince de Türk‘ün anlaşılmasına neden olmuştur.

Türkler İslamiyeti Nasıl Kabul Etti?

Milletlerin, atalarını inanır buldukları esasları terk ederek yeni inanç sistemlerini benimsemeleri, çoğu defa kolayca gerçekleşmeyen bir hadisedir. Çeşitli dinlerin yayılış tarihleri yanında, bizzat Hz. Peygamber’in, içlerinden çıktığı Arap toplumuna İslamiyeti tebliğ ve onları Hak yola sokmakta çektiği sıkıntı ve karşılaştığı güçlükleri bilmekteyiz.

Konuya bu noktadan bakıldığında, İslamiyetin Türkler arasında, hemen ilk temasla birlikte ve çok kısa bir zamanda yayılmadığını tahmin etmek mümkün olur. Türklerin İslamiyeti, müslüman Araplar vasıtasıyla tanımaları ve önceleri tek tek veya münferit guruplar halinde müslüman olmaları, nihayet yüzbinleri geçen çadırlar halkının bir anda Allah’ın hidayetine ulaşmaları süreci, üç asrı geçen bir zaman diliminde gerçekleşmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu