Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Türkiye’de Ekonomik Hayat

1946 seçimlerinden sonra yeni kurulan hükûmet ekonomik problemlerin çözümü için yeni kararlar
alınmasına ve ekonomide liberalleşmenin gerektiğine, inanıyordu.
1947 yılı, ekonomi alanında da değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. “7 Eylül 1947
Kararları” ile Türk
lirasının değeri % 50 (1 ABD doları = 280 kuruş) düşürülerek ithalat kolaylaştırılmış, bankaların altın
satmalarına izin verilmişti. Türkiye’de devletçi ekonomiden liberal serbest pazar ekonomisine geçişin ilk
adımı bu kararlarla gerçekleşmiştir.

DP iktidarının ilk yıllarında Marshall yardımlarıyla desteklenen tarım, hızlı gelişme gösteren en
önemli alanlardan biri olmuştur. Dışarıdan alınan krediler, ithal makinelerin alınmasında kullanılmıştı.
Bir önceki sayfadaki grafikte de görüldüğü gibi traktör sayısındaki artış, ekilip biçilen toprak miktarının
da artmasına sebep olmuştur. Çok iyi giden hava koşulları da eklenince Demokrat Parti yönetiminin ilk
üç yılında tarım ürünleri üretimi ve çiftçinin
geliri oldukça artmıştı. Tarımdaki bu büyümenin
öncülüğünde, ekonomi bir bütün olarak
% 11-13 oranda büyüdü.

1951’de hükûmet, Türkiye’de yabancı
yatırımı teşvik etmek için bir yasa hazırladı.
Böylece yabancı sermayenin Türkiye’de
yatırım yapacağı bekleniyordu. Fakat bütün
teşviklere rağmen yabancı yatırımlar da
beklenen sonuç alınamadı. Liberalizme ilişkin
bütün beklentilere rağmen devlet yatırımların
% 40-50’sini yapmak zorunda kaldı. 1950-60
arasında 17 kamu iktisadi teşekkülü kuruldu.
1950-1954 yıllarında yatırımlar karayolu,
inşaat, sanayi ve tarım alanlarında yoğunlaştı.

Kara yolu yapımındaki hızlı gelişmeyle beraber, artan ithal otomobil ve kamyon sayısı, daha etkin bir
pazarlama ve dağıtım olanağı sağladı. Demir yolları yapımı ise neredeyse tamamıyla durdu. Özel
yatırımcıların isteksizliği ve sermaye yetersizliği büyük devlet işletmelerinin özelleştirilmesini engelledi.

Türk ekonomisinin zayıflama eğilimi ilk kez Eylül 1953’te
alınan ekonomik önlemlerde kendisini gösterdi. Bu önlemlerle
dışa açılma ve dünya ekonomisiyle hızlı bütünleşme dönemi sona
erdirilerek ithalat ve döviz denetim altına alınmaya çalışıldı.
Ekonomik canlanma dönemi 1954’te sona erdi. Tarımda büyüme
modern tarım yöntemlerinin kullanılmasından çok ekili alanların
genişletilmesine bağlı olduğundan,yaşanan kuraklıklar tarım
üretimini düşürdü ve Türkiye yeniden buğday ithal etmek zorunda
kaldı. Ekonomik büyüme % 4’e kadar düşerken dış ticaret açığı
büyük bir hızla arttı. Hükûmet buna rağmen ithalatı ve yatırımları
devam ettirdi. Ancak Ağustos 1958’de hükûmetin dış borca
duyduğu gereksinim sonucu IMF’den borç alındı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu