İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Türk – Fransız İlişkileri, Suriye Sınırı, Yabancı Okullar ve Borçlar Sorunu

20 Ekim 1921’de Fransa ile Türkiye arasında Türkiye – Suriye sınırının tespitini de ilgilendiren
Ankara Antlaşması imzalanmıştı. Sınır tespit komisyonunun kurulması ancak Eylül 1925’te mümkün
olurken sınırın çizilmesinde de anlaşmazlıklar çıktı. 30 Mayıs 1926’da, Fransa ile Dostluk ve İyi
Komşuluk Sözleşmesi imzalandı. Buna göre taraflar aralarındaki anlaşmazlıkları barışçı yollarla
çözümleyecekler ve birine yöneltilen silahlı saldırıda diğeri tarafsız kalacaktı. Hatay hariç Türkiye –
Suriye sınırı 1930’da belirlendi.

Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türk Hükûmeti’ni uğraştıran sorunlardan biri de yabancı
okulların durumudur. Türkiye’de yabancı okulların uyacakları esaslar Lozan’da karara bağlanmıştı.
Buna göre bu okullar, Türk kanunlarına ve Türk okullarının uydukları hükümlere uyacaklardı. Türk
Hükûmeti okullardaki eğitim – öğretim faaliyetlerini denetleyecekti. Anadolu’nun birçok yerinde ABD,
Fransa, İngiltere, Almanya ve Avusturya okulları bulunmaktaydı. Bu devletler arasında yabancı
okulların haklarını Fransa savunmuştur.

Türk Hükûmeti; 26 Eylül 1925’te bir genelge hazırlayarak
yabancı okullarda Türk dili, tarih ve coğrafya gibi derslerin Türkçe
olarak Türk öğretmenleri tarafından okutulması ve Türk
müfettişlerce denetlenmesi esasını kabul etti. Yabancı okullar bu
genelgeye uymak istemediler. Fransa ve papalığın soruna dâhil
olması üzerine Türkiye, sadece bu okulları kendisine muhatap
olarak aldığını belirtti. Genelgeye uymak istemeyen bazı okullar
kapandı. Geri kalanlar da kapanmamak için kuralları kabul ettiler
ve böylece sorun çözüldü. Ancak bu olay Türk – Fransız ilişkileri
yanında ABD ve diğer Avrupa Devletleriyle olan ilişkileri de
olumsuz etkiledi. Buna rağmen Türkiye, konuyu kendi iç sorunu
sayarak uygulamalarına devam etti.

Fransa ile Türkiye arasındaki esas sorun, Lozan Barış
Antlaşması’ndan geriye kalan Osmanlı borçları meselesi idi.
Borçlar meselesi daha şiddetli çekişmelere yol açmıştır. Bilindiği
gibi Fransa, Osmanlı Devleti’nden en çok alacaklı olan devletti.
Lozan’da bu sorun ele alınmış olmasına rağmen çoğunluğunu
Fransızların oluşturduğu alacaklılarla Türkiye arasında yapılan
müzakereler 1928’de sonuçlandı. Ödenecek borcun miktarı ve eşit
taksitlerle ödemesi formüle bağlandı. Ancak 1929 Dünya
Ekonomik Krizi Türkiye’yi de güç duruma soktu ve ödeme
güçlükleri ortaya çıktı. Türkiye, borç ödemeyi ertelemek istedi.
Alacaklıların itirazı üzerine yapılan görüşmeler sonunda, 1933’te
Paris’te yeni bir antlaşma imzalandı ve borçlar sorunu da böylece
halledildi. Türkiye 1954’e kadar bütün borçlarını ödedi.

Yine Türkiye’nin Adana – Mersin demir yolunu satın almak istemesi ve Türk bayrağı taşıyan
“Bozkurt” adlı gemiyle Fransız bayrağı taşıyan “Lotus” adlı geminin Midilli açıklarında Ağustos 1926’da
çarpışmasıyla ortaya çıkan hukuki sorunlar iki ülke arasında gerginliğe neden olmuştu. “Bozkurt –
Lotus Davası” 1927’de Milletlerarası Daimî Adalet Divanında Türkiye lehine sonuçlanmış, demir yolu
sorunu da 1929’da yapılan bir antlaşmayla yine Türkiye lehine halledilmiştir.

Görüldüğü üzere Türkiye ile Fransa arasında çıkan sorunların perde arkasında kapitülasyon
sistemi yatmaktaydı. Fransa’nın her şeye rağmen bu sistemi devam ettirmek istemesi ilişkilerin
gelişmesine engel olmuştur. Türkiye ile Fransa arasındaki bu sorunlar çözüldükten sonra iki ülke
arasında gelişme gösteren münasebet 1936 – 1939 yılları arasında ortaya çıkan Hatay sorunu
nedeniyle tekrar gerilecektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu