Türk Tarihi

Sanayi İnkılâbı’nın Osmanlı Ekonomisine Etkisi

XVIII. yüzyılda İngiltere, Sanayi Devrimi’ni tamamlayıp sanayileşme konusunda önemli bir yol alırken Osmanlı Devleti sanayi ve ticaret politikası yüzünden gerilemişti.

Loncalar, tefeciler için gelir kaynağı olmuş, üyelikler ve imâlathaneler parayla alınıp satılır hâle gelmişti. Osmanlı Devleti’nin sanayisi pek nitelikli olmamasına rağmen bu sanayinin işlem hacmi, farklı ülkelerle yapılan serbest ticaret antlaşmalarına kadar varlığını sürdürmüştür. Fransa, serbest ticaret antlaşmaları sonucunda 1788 yılında Osmanlı’dan 2,3 milyon livre kıymetinde pamuklu bez almıştır.

XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’nın sanayi malları Osmanlı pazarlarını âdeta istilâ etmişti. El işçiliği gerektiren bakırcılık, kunduracılık, terzilik ve fırıncılık gibi bazı meslek dalları dışındaki ürünlerin çoğu o dönemde dışarıdan sağlanmıştı.

Tanzimat’la birlikte yeniden millî bir sanayi kurma çabaları olmuşsa da; kapitülasyonlar, ticaret sözleşmeleri ve sanayinin gelişmesine imkân tanınmaması yüzünden millî sanayi kurma konusunda başarılı olunamamıştır.

Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda merkez teşkilatının artan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla dış borçlanma yoluna gitmesi, ekonominin çöküşünü hızlandıran en büyük etken olmuştur. 1842 yılında Osmanlı Devleti’ndeki ekonomik bunalım doruk noktaya ulaşmasına rağmen, dışarıdan borç alma konusunda isteksiz davranılmıştır. 1854 yılında çıkan Kırım Savaşı, Osmanlı’yı dışarıdan borç almak zorunda bırakmıştır. İlk borç İngilizlerden alınmış, daha sonra da borçlanmalar devam etmiştir. Borçların yüzde doksanı özel kişilerden ya da bankalardan alınmıştır.

Osmanlı Devleti dış borçların faizlerini bile düzenli olarak ödeyemeyince borç alınan devletlerin baskısıyla 1881’de Muharrem Kararnamesi’ni imzalamak zorunda kalmış, Avrupalılar bu kararname ile kendilerine olan borçların düzenli ödenmesini sağlamaya çalışmışlardır. Mevcut borçların düzenli olarak ödenmesi için Düyun-u Umumîye İdaresi (Genel Borçlar İdaresi) kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nden iki, yabancı devletlerden de beş temsilcinin görev aldığı bu idare, karma bir yapıdan oluşmuştur. Borçların büyük bir kısmı İngiltere ve Fransa’ya yönelik olduğu için bu iki ülke temsilcileri Düyun-u Umumîye İdaresi’nin başkanlıklarını dönüşümlü olarak yapmıştır.

Devlet gelirlerinin bir kısmını toplama yetkisine sahip olan bu idare; temettü vergisi, Anadolu ipek aşarı, tuz, ispirto ve damga vergisi gibi gelirleri toplamış ve toplanan bu gelirlere el koymuştur. Devlet gelirlerinin üçte birini oluşturan bu vergilerin önemli bir kısmına yabancılar tarafından el konulduğu için Osmanlı Devleti yeni borçlanmalar yoluna gitmek zorunda kalmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu