Türk Tarihi

Osmanlı Devleti’nde Kadılık

Osmanlı Devleti’nde doğrudan padişah fermanıyla atanan kadılar, atandığı bölgelerde padişah adına adalet işlerine bakardı. Kadılar; adlî ve idari işlerle belediye işlerine bakan görevliydi. Ayrıca bu görevlerin yanında; nikah, miras, boşanma, noterlik ve vakıfların işleyişi ile ilgili konulara da bakar ve bunları hükme bağlardı.

Kadıların idari görevleri arasında; kazaların yönetiminin ve asayişinin sağlanması, esnaf ve loncaların denetlenmesi, üretim ve pazar yerlerinin kontrolü gibi görevleri vardı.

Kadıların belediye ile ilgili olan görevleri arasında; kazaların imar işlerini düzenlemek, çevre temizliğini sağlamak, çarşı ve pazarda satılan ürünlerin fiyat kontrolünü yapmak ve temel gıda maddelerinin teminini sağlamak gibi görevler yer alırdı. Kadılık müessesesi, adalet mekanizmasının temel taşı olduğu için kadılar medreseden yüksek derece ile mezun olmak zorundaydı. Tahsilsiz vezir-i azam olunabilirdi ama küçük bir kazaya kadı olunamazdı. Kadılar yargı sisteminin bağımsızlığını temsil ettikleri için onlara verilebilecek en ağır ceza azil (görevden alınma) ve sürgündü. Kadılara mahkeme işlerinde yardımcı olan kişilerin başında ise naip adı verilen bir görevli bulunurdu.

Kadılar doğrudan merkeze karşı sorumluydu ve merkezle muhataptı. Kadılık, yargı kuvvetinin en önemli birimlerinden biriydi. Osmanlı Devleti’nin ilk kurucusu ve ilk sultanı olan Osman Gazi, Kadı Dursun Fakih’i Karacahisar’a egemenlik alâmeti olarak tayin etmişti.

Fethedilen yerlere hemen kadı atanmasının sebebini Adaletnâmelerden anlamak mümkündür. Zira devlet idaresinde en çok ihtiyaç duyulan ve en çok başvurulan teşkilat kadılık kurumuydu. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren uzun bir süre vezirler, kadılar arasından seçilmiştir. Kadılar adaleti dağıtma noktasında padişahın vekili sayıldığı için vezir-i azam dahi kadıların yargı ile ilgili verdiği kararlara karışamazdı.

Osmanlı Devleti’nin mahkemelerindeki duruşma salonlarında; kadı, kadıya yardımcı olan naip, şuhudul hâl (gözlemci) denilen müşahitler, kayıt tutan katipler, olayın görgü tanığı olan şahitler, suçlunun kaçmasını engellemek için zabitler, şikâyetçi olan davacı ve davalılar bulunurdu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu