Osmanlı Devleti Tarihi

Osmanlı Devleti’nde Askerî Eğitim

Kapıkulu ordusunun içerisinde birçok ocak bulunmaktaydı.

Her ocak uzmanlaştığı alanda kendi eğitimini verirdi.Acemi ocağına alınan devşirmeler
Türk-İslam geleneklerine göre eğitilir Yeniçeri Ocağı’na geçerlerdi.Yeniçeriler kışlalarda düzenli askerî
talim yapar savaşa her an hazır durumda olurlardı.


Tophane:
Top döküm ve yapımı ile ilgili askerî sanat mektebidir.
Humbarahane: Havan toplarını ve el bombalarını yapan askerî sanat mektebidir.
Tüfekhane: Tüfek yapımı, bakımı ve onarımı ile ilgili askerî sanat mektebidir.
Kılıçhane: Kılıç ve kesici silahların yapımı ile ilgili askerî sanat mektebidir.
Mehterhane: Askerî mızıka mektebidir.

Padişahların zaman zaman düzenledikleri sürek avları da tatbikat niteliğinde eğitim çalışmalarıdır.
Osmanlılarda Fatih döneminden itibaren denizciliğin gelişmesine paralel olarak denizcilik eğitiminde
de önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu dönemde büyük denizciler yetişmişti. Kanuni döneminde
Cezayir Beylerbeyi Barbaros Hayrettin Paşa’nın Osmanlı Deniz Kuvvetleri’nin komutanlığına
getirilmesinden sonra Osmanlı donanması, çağın teknolojisine uygun gemi yapımına önem vermiş ve
uygulamalı eğitimle denizciler yetiştirmiştir. Tersane, gemicilerin yetişmesini sağlayan önemli bir
kurumdu. Deniz seferlerine çıkan azap ve leventler çeşitli usullere göre toplanır ve eğitilirlerdi.

Türk sistemini, kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman başımıza gelecekleri düşünüp
titriyorum. Bir ordu galip gelecek ve payidar olacak, diğeri mahvolacaktır. Çünkü şüphesiz ikisi de
sağlam surette devam edemez. Türklerin tarafında kuvvetli bir devletin bütün kaynakları mevcut, hiç
sarsılmamış bir kuvvet var. Eğitim ve savaş tecrübesi var. Sefer görmüş askerler, zafer alışkanlıkları,
güçlüklere tahammül kabiliyeti, birlik, düzen, disiplin kanaatkârlık ve uyanıklık var. Bizim tarafta ise
ciddiyetsizlik, sarsılmış kuvvet, bozulmuş maneviyat, tahammülsüzlük ve idmansızlık var.
Askerlerimiz başıboş, subaylarımız mala düşkün ve disiplini küçümsüyorlar. Bütün bunların en
kötüsü düşmanın zafere bizim de hezimete alışkın olmamızdır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu