İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Milli Birlik ve Beraberliğin Anlam ve Önemi

Konu: Millî Birlik ve Beraberliğin Anlam ve Önemi

Atatürk Türk milletinin bağımsızlığı için millî birliğin gerekli olduğuna inanmıştır. İstiklal Mücadelesi’ni millî birlik ve beraberlik prensibine dayandırmış ve bu düşüncesini “Millet ve biz yok, birlik hâlinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Şunu kesin olarak söyleyeyim ki bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için her şeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa başarılı olmaması mümkün değildir. Elbette başarılı olur. Başarılı olamaz ise o millet ölmüş demektir. Şu hâlde millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça başarılı olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz.” sözleriyle ifade etmiştir.

Millî birlik, bireyleri millî çıkarlar etrafında birleştiren, ferdin kendisinde ve mensup olduğu millette öz güvenin oluşmasını sağlayan bir duygudur. Atatürk de bunun bilincinde olarak bir milletin başarısının, millî güçlerin aynı hedefe yönlendirilmesiyle mümkün olduğunu, elde ettiğimiz başarının, milletin güç birliğinden, ortak hareket etmesinden ileri geldiğini söylemiştir.

Millî birlik ve beraberliğin sağlanmasında milletin varlığından kaynaklanan millî güç unsurları önemli derecede etkilidir. Bu unsurlar, sosyo – kültürel, siyasi, askerî, ekonomik ve teknolojik güç olarak sıralanabilir.

Sosyo – kültürel güç bir millete ait eğitim, tarih, kültür düzeyi vb. değerleri ve bunların millî güce etkisini ifade eder. Eğitilmiş, genç, üretken, dinamik ve kültürlü insanların oluşturduğu sosyal güç, toplumda düzenli işleyen sağlam kurumların oluşmasına dolayısıyla da millî bütünlüğün sürekliliğinin sağlanmasında etkili olur. Bu değerler toplumda ne kadar güçlü olursa sosyal gücün millî güce katkısı o kadar fazla olur. Sosyal gücün millî güce katkısını sağlamak için sivil toplum kuruluşlarının millî gücü artırmaya yönelik çalışması, fertlerin millî menfaatleri her şeyin üstünde tutması, toplumun kültürel değerlerde birleşmesi gerekir.

Bir ülkede millî egemenlik, hukuk devleti, demokrasi vb. ilkelerin bütününü ve uygulanmasını ifade eden siyasi güç, millî bütünlüğün sağlanması ve devletin varlığını sürdürmesi açısından son derece önemlidir. Siyasi gücün etkili olması fertlerin birbirlerinin haklarına ve düşüncelerine saygılı olmasına, millî egemenlik ve demokrasi ilkelerinin işlevselliğine bağlıdır. Bu özelliklere sahip Türkiye Cumhuriyeti siyasi açıdan içte ve dışta önemli bir güce sahiptir.

Ekonomik güç, millî birliği pekiştiren diğer önemli bir etkendir. Gelişmiş bir ekonomi ve adaletli gelir paylaşımıyla toplumsal dayanışma güçlenir, toplumun çeşitli kesimleri arasında dengeli ve uyumlu bir iş bölümü ve iş birliği oluşur. Bu da toplumun gücünün artmasına millî birlik ve siyasal gücün pekişmesine neden olur.

Askerî güç, millî birliğin korunmasında bir diğer önemli unsurdur. İçerde huzurun ve millî birliğin sağlanması, dış tehlikelere karşı ülkemizin korunması askerî gücün varlığıyla mümkündür.Ayrıca, millî birlik, vatanı ve milleti koruyan askerî gücü de sağlamlaştırır.

Günümüzde devletlerin çağdaşlık düzeyleri bilimsel ve teknolojik alandaki gelişmelerine bağlıdır. Bir ülkenin bilimsel ve teknolojik gücünün millî güce katkı sağlaması için bilimsel ve teknolojik araştırmaları desteklemesi ve bu alanda yeterli elemana sahip olması gerekir. Bilimsel ve teknolojik alanda çağın gereklerine ayak uyduramayan bir devletin uluslararası siyasette etkili olması beklenemez. Atatürk bu konuda şöyle demiştir: “Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, başarı için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir…”

Atatürk, bu düşünceler doğrultusunda millî birlik ve beraberliği güçlendiren unsurlara önem vermiştir. Millî birlik ve dayanışma ile zorlukların aşılacağına inanan Atatürk bu konuda “… Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti; millî birlik ve beraberlik içinde güçlükleri yenmesini bilmiştir.” demiştir. Ona göre millî birliği sağlayan bu unsurlar millî eğitim, millî kültür, dil, tarih, kültür ve ülkü birliği, Misakımillî, Türklük şuuru ve manevi değerler olarak açıklanabilir.

Atatürk, milleti; dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal toplum olarak tanımlamıştır. Buna göre milleti oluşturan ortak değerler kültürü oluşturur. Bunun bilincinde olan Atatürk; Türk milletinin temelinin kültür olduğunu, uluslararası alanda bir milletin ancak kültürü ile yer edinebileceğini belirtmiştir. Millî kültür bir millete kimlik kazandıran, diğer milletlerle arasındaki farkı belirleyen maddi ve manevi değerlerin tamamıdır. Millî kültürün en önemli unsurları ise dil ve tarihtir. Dil, bir milletin temelini oluşturur. Duygu ve düşüncelerin aktarılmasında bir vasıta olduğu için, duygu ve düşünce birliği dil ile gelişir. Tarih ise bir milletin bütün fertlerinin bilmesi, benimsemesi ve koruması gereken kültürel değerlerdir. Bu nedenle Atatürk, milletin varlığını sürdürmesi ve millî bilincin sürekli olarak canlı tutulabilmesi için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecbur olduğumuzu belirtmiştir.

Atatürk bu amaca yönelik olarak Türk milletini tanıyıp onun değerlerini bilme, onunla gurur duyup, onun varlığını ve sahip olduğu değerleri daha da yüceltip gelecek nesillere aktarmak anlamına gelen ülkü birliğine de ayrı bir önem vermiştir. Bununla birlikte, millî ve bölünmez bir vatan sınırlarını ifade eden Misakımillî bütün bu unsurların devamlılığının sağlanması açısından önemlidir. Bu ideallerin sahiplenilmesi ve yaşatılması yönüyle millî şuur gereklidir. Millî şuura sahip olan Atatürk, Türklüğü ile iftihar etmiş ve milletine inanmıştır. Onun başarısında bu inancın payı büyüktür. Bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarından birinin, “Allah sana çok ömürler versin; yoksa vah bu milletin haline!” demesi üzerine şu cevabı vermiştir: “Bu sözünüz beni çok üzdü! Düşmanlarımız da böyle söylüyor, onlar da ‘Ölsün de kurduğu eser yok olsun!’ demiyorlar mı? Ve bunu beklemiyorlar mı? Niçin böyle düşünüyorsunuz? Her şeyi niçin bana mal etmek istiyorsunuz? Ben bir eser meydana getirdimse milletimin güç ve kuvvetine ve ondan aldığım ilhama dayanarak yaptım. Sizleri konuşturdum, sizleri koşturdum, yaptım!”

Atatürk tüm bu ideallere ulaşılması noktasında millî eğitime ayrı bir önem verilmesi gerektiğini “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etme gereği öğretilmelidir. Dünyada, uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği ananevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara, hayat ve bağımsızlık yoktur.” sözleriyle belirtmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu