Tarih Bilimi

Medine İslam Devleti’nin Yahudi ve Hristiyanlarla İlişkileri

Medine’ye hicret esnasında şehrin yarıya yakın nüfusu
Yahudi’ydi. Bunlar, Kaynukaoğulları, Nadiroğulları ve Kurayzaoğulları
olmak üzere üç kabileden meydana geliyordu. Peygamberimiz
Medine Sözleşmesi’yle onları Medine toplumunun bir parçası
sayarak onların din ve kültürlerini rahatça yaşayabilmelerine
imkân tanıdı. Abdullah bin Selam gibi bazı Yahudiler Müslüman
oldu. Fakat onların çoğunluğu Müslüman olmadı. Peygamberimiz
onlara her zaman adil ve hoşgörüyle davrandı. Buna karşılık Müslümanlar
bu hoşgörü ve iyi niyetin karşılığını göremediler. Yahudiler
kendi ırklarından bir peygamberin gönderilmesini bekliyorlardı.
Bu nedenle Peygamberimizi kabul etmediler.


Hazreçliler
in müttefiki olan Kaynukaoğulları, Müslümanlarla
aralarında bulunan anlaşmayı bozan ilk Yahudi kabilesidir. Bir gün
Müslüman bir kadının Yahudi bir kuyumcuda taciz edilmesiyle iki
grup arasında kavga çıktı. Peygamberimiz (s.a.v) Kaynukaoğullarını yaptıkları anlaşmaya uymaya çağırdı. Onlar ise kendilerinin iyi savaşçılar olduklarını iddia ederek
Müslümanlara meydan okudular. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v) 624 yılında Kaynukaoğullarını kuşatma
altına aldı. Müslümanlara karşı koyamayacaklarını anlayan Kaynukaoğulları teslim oldular. Mallarını
ve silahlarını bırakarak Suriye tarafına göç ettiler.

Yaptıkları antlaşmayı bozan ikinci Yahudi kabilesi Nadiroğullarıdır.
Medine Antaşması’na aykırı olarak müşriklerle ittifak kuran ve müşrikleri
devamlı Müslümanlara karşı kışkırtan bu kabile Peygamberimize
de suikast düzenledi. Bunun üzerine Peygamberimiz Nadiroğulları
üzerine yürüdü. Müslümanlara karşı fazla dayanamayan Nadiroğulları
teslim oldu. Yanlarına taşınır malları almalarına izin verilen bu kabile
bireyleri, Hayber ve Suriye taraflarına gittiler.

Medine’deki Yahudilerden Müslümanlara karşı anlaşmalarını en
son bozan Kurayzaoğulları’ydı. Bu kabile, Müslümanlar Hendek’te
müşriklerle savaşırken gizlice müşriklerle işbirliği yaparak Müslümanları
arkadan vurmaya çalışmıştı. Bu davranış bir savaş suçuydu ve karşılıksız kalamazdı. Hz. Muhammed
(s.a.v), müşriklerin Mekke’ye dönüşlerinin ardından Kureyzaoğulları üzerine yürüdü. Bir müddet sonra
Yahudiler teslim olarak eski müttefikleri Sa’d bin Muaz’ı aralarında hüküm vermesi için hakem seçti. Sa’d
da anlaşmayı ihlal eden kimselere Tevrat’ın hükmünü uyguladı.

Kurayzaoğullarıyla yapılan savaştan sonra Yahudi tehdidi azaldı.
Fakat Hayber’de bulunan Yahudiler, Müslümanlara karşı düşmanca
bir tutum sergiliyordu. Nadiroğulları ve Kaynukaoğulları Yahudilerinden
pek çoğu Medine’den uzaklaştırıldığında Hayber’e sığınmıştı.
Irak ve Suriye’den Medine’ye ulaşan ticaret yolu Hayber’den
geçiyordu. Dolayısıyla Müslümanların ticaret yolu tehlikedeydi.
Hayber’de bulunan Yahudiler, Gatafan kabilesini de yanlarına alarak
Müslümanlara karşı savaş hazırlığına başladılar. Peygamberimizin
barış çağrısına olumsuz cevap verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v) Hayber’i kuşattı. Uzun bir
kuşatma sonucunda Yahudiler teslim oldular.

Savaş sonunda, toprak ürünlerinin yarısını Müslümanlara
vermek şartıyla Yahudilerin orada kalmalarına
izin verildi. Hayber’in Fethi’yle birlikte Yahudilerin
Hicaz bölgesinde siyasi bir güç olmaları sona
erdi.

İslam’ın doğduğu yıllarda Arap Yarımadası’na
komşu olan Hristiyan ülkelerden Habeşistan’la güzel
ilişkiler kuruldu. Fakat hicretin altıncı yılından itibaren
Bizans ve ona bağlı olan Gassaniler ile ilişkiler
bozuldu. Hz. Muhammed’in (s.a.v) Busra’ya gönderdiği
elçi, Busra valisi tarafından şehit edildi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v) 629 yılında, Lut Gölü’nün güneyinde
bulunan Mute’ye Zeyd bin Harise komutasında bir ordu gönderdi.
Müslümanlar kendilerinden kat kat fazla olan bir orduyla savaşmaya
başladı. Savaş sırasında Zeyd bin Harise’nin şehit olmasıyla komutayı
Cafer bin Ebi Talip aldı. Kısa bir müddet sonra onun da şehit olmasıyla
komuta Abdullah bin Revaha’ya geçti. O da şehit oldu. Nihayet ordu,
dördüncü komutan olan Halit bin Velit’in ustaca taktikleriyle ağır kayıplar
vermeden Medine’ye döndü.

Hz. Muhammed (s.a.v), 630 yılında Gassanilerin Müslümanlarla
savaşmak için bir ordu hazırladığını öğrendi. Bunun üzerine bir ordu hazırlayarak Tebük Seferi’ni düzenledi.
Ancak oraya ulaştıklarında haberin asılsız olduğu ortaya çıktı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu