İslam ve Diğer Dinler Tarihi

Medine İslam Devleti’nin Diplomatik İlişkileri ve İslam’ın Yayılma Süreci

Hz. Peygamber (s.a.v), Hudeybiye Antlaşması maddeleri içinde yer alan Mekkeliler ve Müslümanlar on
yıl birbirlerine savaş yapmayacak maddesine dayanarak İslam’ın yayılması için diplomatik ilişkilere hız
verdi. Bizans ve Sâsani imparatorluklarının yöneticilerine İslam’a davet mektupları gönderdi. Diplomatik
teamüllere uygun olarak mektupları kaleme aldırdı. Devlet başkanı sıfatı ile yaptırmış olduğu mühür ile
onları mühürleyerek resmiyet kazandırdı. Zira mektup gönderilen krallar, emirler ve kabile başkanları bu
diplomasi geleneğine önem veren kültürlerden gelmekteydi.

Bizans ve Sasanî imparatorlarının dışında, mektup gönderilen yöneticiler aslında her iki devlete bağlı,
ya emirlik ya da valilik konumunda idiler. Böylelikle bir belgenin resmi evrak hükmünü kazanması ve dikkate
alınmasını biliyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.v) diplomasideki bu hassas noktayı dikkate almıştır. Ayrıca
diplomaside temsil yeteneğine sahip, insanların elçi olarak görevlendirilmesi de önemliydi. Hz. Peygamber
(s.a.v) bu hususa da önem verdi. Görev verdiği elçileri gönderdiği ülkelerin dilini bilen, diplomasi nezaketlerine
uyan, güzel giyinen, fiziki yapısı düzgün, ikna edici konuşma yeteneğine sahip ve gittiği ülkeleri tanıyan
insanlardan seçmiştir. Çünkü bu elçilerin esas
görevi İslam’ın tanıtılması ve yayılmasına aracılık
etmekti. Gittikleri ülkelerde sergileyecek oldukları
tavır İslam dininin güzelliklerini içselleştirmiş, onu
en güzel yaşayan insanların tavrı olmalıydı.

Hz. Peygamber’in dış ilişkilerde ve diplomaside
uyguladığı bu siyaset, kısa zaman sonra olumlu sonuçlar
verdi. Kendisine elçiler gelmeye başladı. Gelen
elçiler, ya İslam dinini kabul ettiklerini bildirmek veya İslam devleti hâkimiyeti altında vergi vermek
suretiyle yaşayacaklarını beyan ediyorlardı. Özellikle Arap Yarımadası’nda yaşayan birçok kabile, emirlik,
etnik gruplar ve din mensupları bu kategori içinde yer almışlardır. Örneğin Necran Hristiyanları kendi dinlerinde
kalma karşılığında yılda iki bin kat elbise vermek suretiyle İslam devleti altında kalmaya dair bir
antlaşma imzalamışlardır.

Hudeybiye Antlaşması’nın ortaya çıkardığı olumlu ortam,
İslam dininin hızla yayılmasını sağladı.

Hz. Muhammed (s.a.v), Mekke Dönemi’nde olduğu
gibi Medine Dönemi’nde de insanlara İslam’ı tebliğ etmeye
devam etti. Bu manada Hudeybiye Barış Antlaşması’nın,
İslam’ın tebliğ ve yayılma sürecindeki yeri önemlidir. Müslüman
olanların sayısı oldukça arttı. Bu süreçte Allah’ın Elçisi
başka ülkelerdeki insanlara da İslam’ı ulaştırmak istedi.
Bu amaç doğrultusunda Bizans, Habeşistan ve İran hükümdarlarına,
İskenderiye valisine, Gassan kralına, Yemame hâkimine İslam’ı tebliğ eden mektuplar gönderdi.
Ayrıca Arabistan’ın kuzey ve güneyinde bulunan kabile reislerine ve etkili kişilere de mektuplar gönderildi.

Bu heyetler, yoğun olarak hicretin
dokuzuncu yılında geldikleri için bu yıla,
“Heyetler Yılı” (Senetü’l- Vüfut) adı verildi.
Hicretin onuncu yılında da heyetler
gelmeye devam etti.

Mekke’nin Fethi’nden sonra Arabistan’ın çeşitli bölgelerinden Peygamberimize heyetler gelmeye başladı.
Daha önce Taif Kuşatması’nda Hz. Muhammed’e (s.a.v) karşı koyan Taifliler, hicretin dokuzuncu
yılında Peygamberimize bir heyet göndererek İslam’ı kabul ettiklerini bildireceklerdir.

Taif’in dışında pek çok kabile Peygamberimize geldi. Bunlardan bazıları Beni Temim, Beni Zeyd, Beni
Amir, Beni Sa’d ve Beni Tay kabileleridir. Bu heyetlerin büyük bir bölümü, “Allah’ın yardımı ve zaferi
gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit.” (Nasr suresi, 1-2)
ayetinde de ifade edildiği gibi Müslüman olduklarını belirtmek için gelmişlerdi. Bunlardan bir kısmı Peygamberimize
İslam’la ilgili sorular soruyor, bir kısmı da ondan kendilerine dini öğretmeleri için öğretmenler
göndermesini istiyorlardı. Bazı kabileler Müslüman olmamakla birlikte vergi vermek suretiyle İslam’ın
hâkimiyetini kabul ettiklerini ifade ediyorlardı.Peygamberimiz (s.a.v), gelen heyetlere sahip oldukları
yanlış inançlarla ilgili bilgi veriyordu. Bunun
yanında İslam’ın inanç ve ibadetleriyle ilgili
açıklamalarda bulunuyor, onlara dini öğretecek
öğretmenler gönderiyordu. Ayrıca kabile
reislerine verdikleri söze sadık kalmak, komşulara
iyilik yapmak ve emanete riayet etmek
gibi ahlâki davranışları yerine getirmelerini de
öğütlüyordu. Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından
çok iyi karşılanan ve kendilerine hediyeler verilen
bu heyetler geri döndüklerinde kabilelerine
İslam’ı anlattılar. Pek çok insan onların
gayretiyle Müslüman olmuştur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu