İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Kurtuluş Savaşında Doğu Cephesi

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra bu antlaşmanın özellikle 7. ve 21. maddelerine dayandırılarak ülke toprakları işgal edilmeye başlandı. Türk ulusu bu haksız işgallere karşı vatan topraklarını savunmak için doğuda Ermeniler, güneyde Fransızlar ve Ermeniler, batıda ise İngiltere’nin desteklediği Yunanlarla savaştı.

Doğu, Güney ve Batı Cepheleri
Doğu, Güney ve Batı Cepheleri

Doğu Cephesi

Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde diğer azınlıklar gibi dillerini ve dinlerini koruyarak yaşayan Ermeniler, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında bazı isteklerde bulunmaya başladılar. Ermenilerin bu isteklerinin nedeni, Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan milliyetçilik akımı ve Osmanlı Devleti’ni paylaşmak isteyen devletlerin uyguladıkları politikalardı. Önce Rusya’nın daha sonra da İngiltere’nin teşvik ve desteği ile Ermeniler teşkilatlanmaya başladı.

Rusya, Doğu Anadolu’dan Akdeniz kıyılarına uzanan bir Ermeni Devleti kurdurup bu devlet üzerinden Akdeniz’e inmek ve güç sahibi olmak istiyordu. İngiltere ise Rusya’nın bu hedeflerini engellemek amacıyla Ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı hedeflemişti. Bu durum Ermenilerin Doğu Anadolu başta olmak üzere, ülkenin pek çok yerinde çete eylemleri başlatmasına ve Ermeni sorununun ortaya çıkmasına neden oldu.

Ermeni Hınçak ve Taşnak komiteleri, İstanbul ve Doğu Anadolu’nun bazı şehirlerinde Osmanlı yöneticilerine ve halka saldırılar düzenlemeye başladı. Osmanlı İmparatorluğu bu olayları önlemeye çalışırken karşısında her defasında İngiltere, Fransa ve Rusya’yı buldu.

Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler Ruslarla birleşerek Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşa girdi. Osmanlı Hükumeti, hem halkın can ve mal güvenliğini sağlamak hem de Türk ordusuna cephe gerisinden gelebilecek saldırıları önlemek için 1915’te Tehcir Kanunu’nu çıkardı. Bu kanunla, Ermenileri zorunlu olarak o sırada Osmanlı toprakları içinde bulunan Suriye, Kuzey Irak  ve Lübnan’a göç ettirdi. Bu topraklar, savaş alanının dışında kalan güvenli topraklardı. Yaşanan bu göç sırasında zorlu doğa koşulları, hastalıklar ve eşkıya saldırıları gibi nedenlerle bazı Ermeni vatandaşlar hayatını kaybetti.

Rusya, 1917’de gerçekleşen Bolşevik İhtilali’nin ardından Doğu Anadolu’da işgal ettiği yerlerden çekildi. 1918’de imzalanan Brest- Litovsk Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne geri verdi.

General James Harbord (1866 - 1947)
General James Harbord (1866 – 1947)

Birinci Dünya Savaşı sonunda Güney Azerbaycan toprakları üzerinde İngiltere’nin desteğiyle merkezi Erivan olan bir Ermeni Devleti kuruldu. Türk ordusu daha bölgeye ulaşmadan Rusların boşalttıkları yerlere Ermeniler yerleştiler. Ermeniler Doğu Anadolu’da kendilerinin çoğunlukta olduklarını ileri sürmekteydiler. İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması’na Ermeniler lehine 21. maddeyi ekleyerek Doğu Anadolu’yu Ermenilere vermeyi planlamışlardı.

ABD asıllı General James Harbord (Ceyms Harbırt) başkanlığında bir heyetin hazırladığı “General Harbord Raporu” ile Ermenilerin Doğu Anadolu’da çoğunlukta olmadıkları ve iddia edildiği gibi haksızlığa uğramadıkları belgelenmiştir.

Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmesini engellemeye yönelik önlemler almak amacıyla Türk halkı bölgesel cemiyetler kurdu ve bu cemiyetler aracılığıyla Erzurum Kongresi toplandı.

General Harbord Raporu’na ve Türk halkının tepkilerine rağmen İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması’nda da Doğu Anadolu’yu içine alan bir Ermenistan kurulmasına karar verdiler. Bu girişimlerden cesaret alan Ermenistan askerî birlikleri ve Ermeni çeteleri saldırıya geçti. Kars ve çevresini işgal edip bölgede yaşayan Türkleri göçe zorladı. Bu nedenle 15. Kolordu Komutanlığı, Doğu Cephesi Komutanlığına dönüştürüldü. Kazım Karabekir Paşa, yetkileri arttırılarak cephe komutanlığına atandı. Doğu illerinde seferberlik ilan edilip halk silah altına çağrıldı. Böylece TBMM Hükumeti, Kurtuluş Savaşı’ndaki ilk cephesini Ermenilere karşı açmış oldu.

Mustafa Kemal Doğu Cephesi’nde Ermenilere karşı yapılan mücadelenin gerekçesini şu sözlerle vurgulamıştı:

“Biliyorsunuz ki, Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan beri Ermeniler, gerek Ermenistan içinde gerek sınıra yakın yerlerde Türkleri toptan öldürmekten vazgeçmiyorlardı. 1920’nin sonbaharında Ermeni kıyımı dayanılmaz bir kerteye geldi. Ermeniler üzerine yürümeye karar verdik. 9 Haziran 1920’de doğu bölgesinde geçici seferberlik ilan ettik.”

Kurtuluş Savaşı’nda düzenli ordunun ilk cephesi, Doğu Cephesi’dir. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra ordular terhis edilirken, Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordu, Millî Mücadele’nin ilk yıllarında elde bulunan az sayıda düzenli askerî birlikten biri olmuştur.

Kazım Karabekir Paşa komutasındaki askerî birlikler, yaptıkları karşı saldırı ile Ermenileri yenilgiye uğrattı. Ermenistan barış istemek zorunda kaldı. 2-3 Aralık 1920’de imzalanan Gümrü Antlaşması sonucunda Ermenilerle savaş sona erdi ve Doğu Cephesi kapandı. Bu antlaşmayla Ermeniler işgal ettikleri yerlerden çekildiler; Kars, Sarıkamış, Kağızman ve Iğdır’ı Türkiye’ye bıraktılar. Gümrü Antlaşması sonrası halkın Millî Mücadele’ye olan inancı ve TBMM’ye olan güveni arttı.

Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir
Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir

Gümrü Antlaşması, TBMM Hükumeti’nin uluslararası alandaki ilk siyasi başarısıdır. Bağımsız bir devlet olan Ermenistan bu antlaşmayla, TBMM’yi, yani yeni Türk devletinin varlığını resmen tanımış oldu. Ayrıca Ermenistan Hükumeti, Doğu Anadolu topraklarına yönelik isteklerinden vazgeçerek Sevr Antlaşması’nı reddetmiş oldu.

Doğu Cephesi’ndeki tehdit ortadan kalkınca askerî birliklerin ve Ermenilerden elde edilen silah ve cephanenin bir bölümü Batı Cephesi’ne aktarıldı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu