Roma Tarihi

Kartaca Savaşları: Birinci ve İkinci Kartaca Savaşı

Kartaca Savaşları -aynı zamanda Latince punicus, yani Fenikeli anlamına gelen sıfatın batı dillerine yansıyan haliyle Pön Savaşları olarak da bilinir- MÖ 3. yüzyıl Roma tarihinin en önemli olaylarıdır.

Kartaca Kuzey Afrika’nın en önemli Fenike kolonisiydi. Zamanla Kuzey Afrika’daki diğer şehirleri kontrol altına alarak burada hakim güç olarak ön plana çıktı. MÖ 4. yüzyılın sonuna gelindiğinde Kartaca yaklaşık olarak İtalya’nın Campania ve Latium bölgelerine denk gelen bir bölgeyi elinde tutuyordu. Bunun dışında bazı yerel halkları ve kabileleri de kontrol altında tutmaktalardı ki, bunlardan en önemlisi bugünkü Cezayir topraklarında ikamet eden Numidia’lılardı.

Kartaca aynı zamanda gücünü denizlerde de hissettiriyordu. Sicilia’nın batısında, Sardinia’da ve batıdaki bazı diğer adalarda bulunan Fenike yerleşmeleri MÖ 7. yüzyılın sonundan itibaren şu veya bu şekilde teker teker Kartaca’nın kontrolüne girmişti. Zamanla bu bölgelerde önemli maden yataklarını bizzat kontrol etmek için kendileri koloniler kurmuş, İtalya’nın güneyindeki Yunan kentleriyle mücadeleye girmişlerdir.

Birinci Kartaca Savaşı

MÖ 264 yılında Roma, Kartaca ve Sicilia’daki bir Yunan kent devleti olan Syrakousai arasında İtalya ve Sicilia arasındaki darboğaza hakim olan ve bu nedenle Sicilia’nın stratejik mevkii durumundaki Messana (bugünkü Messina şehri)’ya hakim olma mücadelesi nedeniyle savaş çıktı. Bu savaşta Syrakousai da Roma’nın müttefiki oldu. MÖ 262’de Romalılar bir orduyla Batı Sicilia’ya harekât düzenleyerek burada Kartacalıların kuvvetlerini konuşlandırdığı Yunan kenti Akragas’ı (Lat. Agrigentum) kuşatıp ele geçirdiler ve ardından yağmaladılar. Bu olayın ardından iki taraf da bir süre çok önemli bir başarı kazanamadı.

Kartaca belki Akdeniz’in en büyük donanmasını elinde bulunduruyordu ama orduları paralı askerlerden oluşmaktaydı ve bu da finansal bir sorun oluşturuyordu. Öte yandan Roma’nın göreceli olarak büyük bir ordusu vardı, fakat donanması yetersizdi. Roma komutanları ordularını Sicilia’ya sevk edebiliyor, fakat donanma desteği alan Kartaca birliklerini Sicilia’dan tamamen kovamıyorlardı. Zaman içinde Roma donanmasını büyüttü ve üstünlüğü ele geçirmeye başladı. MÖ 256 yılında Romalı komutan Marcus Atilius Regulus Kuzey Afrika’ya harekât düzenleyerek bir süre başarılar kazandıysa da MÖ 255 yılında yenilerek ele geçirildi. Bu başarısız seferin ardından savaş 15 yıl daha devam etti.

Roma Sicilia’da yavaş yavaş üstünlüğü ele geçirerek MÖ 241 yılında savaşı bitirme noktasına geldi. Bu tarihte iki taraf arasında yapılan barış anlaşmasıyla Kartacalılar Sicilia’daki birliklerini geri çekerek adayı boşaltmayı ve Roma’ya ağır bir savaş tazminatı ödemeyi kabul ettiler. Fakat düşmanlık burada son bulmadı; Kartaca uzun yıllar kendisi için mücadele veren paralı askerlere olan borcunu ödeyemeyince ordu Kuzey Afrika’da bir isyan çıkardı. Bu isyan kısa sürede Kartaca’nın müttefiklerine de sıçradı. Roma da bu fırsattan istifade edip daha önce yapılan antlaşmaları hiçe sayarak Kartaca’yı stratejik önemi haiz Sardinia adasını boşaltmaya zorladı. İsyanlarla mücadele etmek zorunda olan Kartacalılar da buna mecbur oldular.

Bu savaşla birlikte Roma İtalya dışındaki konumunu da güçlendirmiş ve aynı zamanda İtalya dışında ilk topraklarını da kazanmıştır. MÖ 227 yılında alınan kararların ardından Roma Sicilia, Sardinia ve Corsica’da daimi bir ordu ve komutan bulundurmaya başladı. Bu tarihten itibaren yıllık olarak seçilen praetor sayısı ikiden dörde yükseltilerek bunlardan biri Sicilia’ya, bir diğeri de Sardinia ve Corsica’ya vali olarak atandılar. Sicilia adası MÖ 241 yılında provincia, yani eyalet olarak düzenlemişti. Bu kararlarla birlikte Sicilia ve MÖ 238 yılında eyalet ilan edilen diğer topraklar Sardinia ve Corsica’nın yönetimi kalıcı ordularla desteklenmeye başladı.

İkinci Kartaca Savaşı

İkinci Kartaca Savaşı İspanya (Lat. Hispania) topraklarında meydana gelen olaylar nedeniyle patlak vermiştir. Kartaca’nın Sicilia’da görev yapan generallerinden Hamilcar Barca 237 yılında İspanya’ya giderek burada öldüğü tarih olan 229 yılına kadar askeri operasyonlar yapmış, bölgedeki Kartaca nüfuzunu güçlendirmiştir.

Ölümünün ardından önce damadı Hasdrubal, ardından da 221 yılında oğlu Hannibal Barca yerine geçerek bu operasyonları yürütmüştür. Kartaca’nın yeniden güçlenmesi de yeni bir Roma-Kartaca mücadelesini getirmiştir.

MÖ 225 yılında kuzeyde yaşayan Gallialıların Orta İtalya’yı istila etmesi Romalıların dikkatini bu bölgeye vermesini gerektirdi. Romalılar yapılan savaşlar sonucunda Po vadisini yeniden fethetmiş, buralarda kurdukları kolonilerle güçlerini pekiştirmişlerdi, fakat yine de vadinin kontrolünü tamamen ele geçirememişlerdi. Roma Gallialılarla mücadele ederken diğer taraftan da Kartacalılarla uğraşmak istemediğinden onlarla bir antlaşma yapma yoluna gittiler. Fakat Kartacalılar beklenmedik bir şekilde, MÖ 218 yılında Hannibal önderliğinde Roma’nın himayesi altında bulunan Saguntum kentini kuşatarak ele geçirdi ve bunun üzerine İkinci Kartaca Savaşı başlamış oldu.

İkinci Kartaca Savaşı ve Hannibal

Hannibal bununla da kalmayarak ordusuyla birlikte Alpleri aştı, İtalya’ya yürüdü ve Aralık 218’de karşısına çıkan bir Roma ordusunu yok etti. Bir sonraki yıl, yani 217’de Hannibal Trasimene gölü yakınlarındaki bir düzlükte büyük bir Roma ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı. Roma bu kritik tarihte dictator makamına yetkili atayarak tüm egemenliği bir kişide toplamayı seçti; dictator olarak görev yapacak isim daha önce iki kez consul’lük yapmış olan Quintus Fabius Maximus’tu. Maximus Hannibal’in ordusuyla doğrudan karşılaşmak yerine avantajı tamamen elinde bulundurana kadar onu vurkaç taktiğiyle yıpratmayı denedi. Fakat stratejisi Roma’da destek görmedi ve 216 yılında göreve gelen iki yeni consul bu stratejiyi terk ederek büyük bir ordu toplayıp Hannibal’in yakıp yıktığı Apulia’ya doğru yola çıktı.

Hannibal de ordusunun rahatlıkla manevra yapabileceği Cannae düzlüklerine çekildi. Roma MÖ 216 yılında Cannae’da öyle büyük bir yenilgi almıştır ki, sonraki dönemlerde yaşayan Romalılar için bu bozgun Romalı tarihçilerin kitaplarında daima ibret alınması gereken bir örnek olarak gösterilir. Müttefiklerle beraber yaklaşık 80 bin kişilik Roma kuvveti Hannibal’in 50 bin olduğu söylenen ordusu karşısında ağır kayıplar vermiştir; Roma ordusu en az 50 bin kayıp verirken consul’lerden biri hayatını kaybetmiş, ordunun sağ kalan kısmı ise pek az bir kısmı hariç olmak üzere esir edilmişti. Bu savaşın ardından Roma’nın müttefikleri de taraf değiştirmeye başladı; Sabinum, Etruria ve Umbria’daki müttefik şehirler çoğunlukla Roma’yı desteklemeye devam ederken Samnit’ler, Lucania’lılar ve Bruttii kavmi Hannibal’in hizmetine girmiş, kimi ordusunda görev alırken kimi de ordunun levazım ihtiyacını karşılamıştır.

Campania’daki Capua ve Sicilia’daki Syrakousai da Hannibal’in tarafına geçenlerdendir. MÖ 212’de Taras (Lat. Tarentum) da Hannibal’in eline geçmiştir. Bu tarihten sonra Roma tekrar Maximus’un stratejisine dönerek Hannibal’in ordusuyla doğrudan karşılaşma yoluna gitmemiş, böylelikle yavaş yavaş avantajı eline geçirmeye başlamıştır. Roma donanma bakımından artık Kartaca’dan daha üstündü ve bu sebeple Kartacalılar Hannibal’in ordusuna destek yollayamıyordu. Karadan yardım gönderme girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı. Roma kaybettiği kentleri bir bir yeniden ele geçirmeye başladı ve Hannibal İtalya’nın en güneyine, Bruttium’a çekilmeye mecbur kaldı, fakat beklediği yardım gelmeyince burada tutunması bile zora girdi.

İtalya’daki savaşlar bir taraftan devam ederken İspanya da Roma için bir ikinci cephe halini almıştı. Bu bölgede Scipio (Gnaeus ve Publius Scipio) kardeşler birtakım başarılı sonuçlar elde etmiş olsa da, Kartacalılar 211 yılında Romalıları yenilgiye uğratmayı başardı ve üstelik savaşta iki kardeş de hayatını kaybetti. Bu noktada Roma geleneklerin dışına çıkarak buraya Publius’un oğlu ve Gnaeus’un yeğeni olan Publius Cornelius Scipio’yu komutan olarak atadı. Böylelikle ilk kez ne consul’lük ne de praetor’luk yapmamış biri bu göreve getirilmişti.

Scipio 209’da Kartacalıların İspanya’daki en önemli şehirlerinden Carthago Nova’yı ele geçirmesinin ardından sonraki yıl Saguntum’un güneyine doğru ilerlemeye devam etti. Burada Hannibal’in kardeşi Hasdrubal’e karşı başarılar kazandı. Hasdrubal kalan birlikleriyle Alpler üzerinden İtalya’ya girip Hannibal’in ordularıyla gücünü birleştirmek istedi, fakat daha önce de bahsedildiği üzere bu girişim Roma kuvvetleri tarafından durdurulmuş, Hasdrubal’in ordusu 207 yılında İtalya’nın Adriyatik kıyılarındaki Metaurus nehri civarında imha edilmiştir. Böylece 206 yılına gelindiğinde Romalılar İspanya’daki tüm Kartaca nüfuzunu kırmıştır.

Kartaca’da Consul Scipio

Scipio 205 yılında consul seçilerek bu sefer gözünü Afrika’ya dikti. Öncelikle Güney İtalya’da bulunan Hannibal’in ortadan kaldırılması gerektiğini savunan bazı muhalif seslere kulak asmayarak ordusuyla Afrika’ya yöneldi ve Numidialıların da yardımıyla Kartacalıları mağlup etti. Bu durumun ardından Hannibal ülkesine geri çağrıldı ve Hannibal ordusunu bırakıp Afrika’ya geri döndü. İki taraf arasında 202’de Zama’da yapılan savaşta zafer Scipio’nun ve Romalıların oldu. Bu zaferin ardından Kartaca’nın hareket kabiliyeti elinden alınarak Kuzey Afrika’daki topraklarına hapsedildi. Ayrıca yine ağır bir savaş tazminatı ödemeye mahkum oldu. Scipio ise Afrika fatihi anlamına gelen Africanus ismini aldı ve Scipio Africanus adıyla bilinmeye başladı. Bu savaşlarla birlikte artık eski Roma gelenekleri de yavaş yavaş değişiyor, cumhuriyet yönetimi artık bir imparatorluğa dönüşmeye başlıyordu.

Geleneksel Roma ordusu her yıl genellikle yazın toplanıp kışın tarlalarıyla uğraşan çiftçilerden oluşuyordu ve askeri faaliyet istisnalar haricinde ilkbahar ve yaz mevsimlerinde sürdürülüyordu. Fakat MÖ 3. yüzyılda meydana gelen uzun süreli savaşlar geleneksel ordu düzeninin Roma’nın ihtiyaçlarını karşılamaz hale gelmesine neden oldu. Artık orduları birkaç yıl veya daha fazla dağıtmadan tutmak gerekiyordu. Üstelik İkinci Kartaca Savaşı’ndan sonra Roma Akdeniz’in büyük bir kısmına hakim bir unsur olduğu için genellikle Roma’dan uzaktaki noktalarda Roma ordularının konuşlandırılması da bir başka ihtiyaçtı. Toprak genişlemeleriyle birlikte ortaya çıkan komutan ihtiyacı ise komutan olarak görev alan yüksek memurların sayılarının artırılmasıyla aşıldı. Özellikle İkinci Kartaca savaşından sonra bir yıl göreve 4, sonraki yılsa göreve 6 praetor getirilebiliyordu. Her yıl göreve seçilen iki consul’le birlikte bu memurlar ordudaki komutan sıkıntısına biraz olsun rahatlama getirmiştir. Ayrıca komutanların bir yıldan uzun süreli olarak görev yapabilmeleri için bazı değişiklikler de yapılmıştır. Bir consul veya praetor bir yıllık bir süre için ordunun başında bulunuyor, ordunun harekâtı bir yıldan fazla süreceği zaman bu bir sorun oluyordu.

Yeni bir uygulamayla consul veya praetor olarak ordunun başında bulunan yetkililerin görev süresi bir yıl veya daha fazla uzatılabilmeye başlandı. Böylelikle gerekli görüldüğü hallerde ordu komutanı praetor’luk veya consul’lük süresi dolduğu zaman propraetor veya proconsul sıfatıyla, yani praetor yerine veya consul yerine yetkili görevli olarak ordusunu yönetmeye devam ediyordu. Bu uygulamanın Latince ismi prorogatio olarak bilinmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu