Osmanlı Devleti Tarihi

İttihat ve Terakki – Kuruluşu ve Amacı

1889’da Askerî Tıbbiye’de, okul öğrencileri İshak Sükuti, Mehmet Reşid, Abdullah Cevdet, İbrahim Temo ve Hüseyinzade Ali (Turan) tarafından kurulan gizli örgüte “İttihad-ı Osmanî” adı verilmiştir.

Yeni Osmanlılar hareketinin temel görüşleri Jön Türkler tarafından da genel olarak paylaşılmaktaydı; Jön Türkler de Osmanlı Devleti’nin parçalanmasını, dağılmasını önlemeye ve Avrupa devletlerinin dış müdahale ve baskılarına, onlar kadar güçlenerek karşı durmasını sağlamaya çabalıyorlardı. Bunu başarmak için de, hem Avrupa devletlerinin müdahalelerine bir son vermek, hem de “İttihad-ı Anâsır”ı sağlamak amacıyla, Meşrutiyetin ilanını ve Kanun-ı Esasî’nin yeniden işlerlik kazanmasını talep ediyorlardı.

İttihat ve Terakki Cemiyeti
İttihat ve Terakki Cemiyeti

“İttihad ı Osmanî”nin kuruluşundan sonra, aradan uzun bir zaman geçmesine karşın, örgütün elle tutulur, gözle görülür, anılmaya değer bir faaliyeti olmadı. Bu dönemde örgüt, yeni üyeler bulmak, gizli hücreler halinde örgütlenmek ve kendi içine dönük propaganda yapmakla yetindi.

1889’da Paris’e giden ve burada Auguste Comte’un pozitivist görüşlerini inceleyerek benimseyen Ahmed Rıza Bey, 1895’te Osmanlı Devleti’nde meydana gelen Ermeni hareketlerinin de etkisiyle, Meşveret gazetesini çıkarmaya başladı; öte yandan, İttihat ve Terakki‘nin Paris Şubesi Başkanı oldu.

Yine bu sıralarda (tarihi belirsiz olmakla birlikte, 1889 ile 1895 yılları arasındaki bir tarihte ve muhtemelen 1895’te) Ahmed Rıza ile İstanbul’daki “İttihad-ı Osman’ı” mensupları arasındaki haberleşmeler sonucunda örgütün adı, “Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti” olarak değiştirildi. Böylece A.Comte’un pozitivizminin “İntizam ve Terakki” (“Ordre et Progres”) düsturu, muhtemelen Ahmed Rıza’nın da telkinleri sonucunda benimsendi. “İntizam” kelimesinin kullanılmamasının nedeni, muhtemelen örgütün devrimciliğini vurgulamak; “İttihat“ın tercihi ise, Osmanlılığı belirterek, örgütün adını Müslüman olmayanlara da çekici kılmak çabasından ileri gelmiş olabilir.

1895’ten önce pek belli belirsiz olarak var olan İttihat ve Terakki (muhtemelen 1895-1896 yıllarında) ilk ayrıntılı örgüt nizamnamesini kabul etti. Nizamnameye göre, mevcut hükümet adalet, eşitlik, özgürlük gibi temel insan haklarım ihlâl etmekte ve tüm Osmanlıları ilerlemekten alıkoymakta, vatanı yabancı tasallutu altına düşürmekteydi.

İttihat ve Terakki bu yönetime karşı İslâm ve Hristiyan vatandaşları uyarmak için kurulmuştu. Cemiyet, kadın ve erkek tüm Osmanlılardan oluşacaktı. Nizamnamede II. Abdülhamid’den söz edilmemekte, mevcut hükumet de ılımlı biçimde eleştirilmekteydi. Osmanlı sülalesinin saltanat ve hilafette kalacağını öngören hükümde, meşrutiyeti, insanlık ve uygarlık haklarını kabul etmeyenlerin, şeriat ve yasalara aykırı davrananların gereken muameleye tâbi olacakları belirtilmekteydi.

Cemiyetin amacı, hükumet yönetimini insan haklarının koruyucusu ve uygarlıkta ilerlemenin kaynağı olan “meşveret” yönetimine geri döndürmek, iyi ahlakın korunmasına, genel eğitimin ilerlemesine, genel olarak da insanlık ve uygarlığa hizmet etmek olarak tanımlanmaktaydı; bu amaca engel olanlar, cemiyeti tehlikeye düşürenler vatan haini olarak görülmekteydiler.

Cemiyetin merkezi İstanbul’da olup örgütün beyin takımı, bir başkan ve dört üyeden oluşan İstanbul Meclis-i İdaresi idi. Taşradaki örgüt şubelerinde ise, bir başkan ve iki üyeden oluşan Şube Meclis-i İdareleri bulunmaktaydı. Nizamnamenin diğer hükümleri, hücre biçiminde örgütlenen cemiyetin (gizli) yapısını ve örgütün işleyiş biçimini açıklamaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu