Türk Tarihi

İlk Türk İslam Devletlerinde Ekonomik Yapı

Türkistan şehirlerine ait pamuklu, yünlü ve ipekli mamüllerle Fergana şehrinin maden sanayisi ve silahları pek meşhurdu. Bu ürünler Bağdat’a kadar sevk oluyordu. Semerkant’ın gümüş işleri ve kumaşları, Buhara’nın dokumaları ve seccadeleri, Taşkent’in eyer takımları ve Horasan’ın satenleri İslam dünyasında pek makbul idi. İslam dünyası, kâğıt üretimini ve çini sanatını Türkistan’dan öğrenmişti.

Fergana’da altın, gümüş ve kıymetli taşlar üretiliyor, neft ile maden kömürü de çıkarılıp yakılıyordu. Farsça “pambah” denilen pamuk kelimesinin Türkçeden geldiğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, s. 343 (Düzenlenmiştir.)

Yukarıdaki metinden de anlaşılacağı gibi Türk İslam devletleri tarımdan madenciliğe çok çeşitli ekonomik faliyetlerde bulunmuştur. Bu ekonomik faaliyetler, İslamiyet öncesi Türklerde olduğu gibi halkın refah düzeyinin yükseltilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Bu anlayış Türk İslam tarihi hakkında bize en önemli bilgileri sunan Kutadgu Bilig’de; “Halkın zenginliği, bey’in zenginliği demektir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Türk İslam devletleri, sosyoekonomik açıdan gelişmiş bölgelerde kuruldukları için bu bölgelerde zengin bir ekonomik yapıya sahip oldular. Güçlü orduları sayesinde düzenli ve istikrarlı bir ortam oluşturan Türk İslam devletleri, ticaretin de düzenli işlemesini sağladılar. Türk İslam devletlerinde ekonomik faaliyetler tarım-hayvancılık, imalât (zanaatsal üretim) ve ticaret olmak üzere üçe ayrılır, devlet gelirlerinin önemli bir kısmını tarımdan elde edilen vergi gelirleri oluştururdu. Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde, Türk İslam devletlerindeki halkın büyük çoğunluğunun yerleşik hayata geçtiğini ve tarıgçılık (çiftçilik) yaptığını belirtmiştir.

Karahanlılar Dönemi’nde yapılan tarım faaliyetlerine bakıldığı zaman, Türklerin gelişmiş bir tarım kültürüne sahip oldukları görülür. En çok yetiştirilen tarım ürünleri; buğday, arpa, darı, çavdar, susam, pirinç, çörekotu, sebze (soğan, kabak, şalgam) ve meyvelerdir. Gazneliler de tarımda sulama kanalları açarak üretimi artırmaya çalışmışlardır.

Büyük Selçuklular da tarıma önem vermiş, yaptırdıkları sulama kanalları ile pamuk üretimini çok geliştirmişlerdir. Türkiye Selçukluları’nda ise durum biraz daha farklıdır. Çünkü bu ülkedeki tarım faaliyetleri, şehir hayatının kenar bölgelerinde meyvecilik ve bağcılık olarak yapılmıştır. Anadolu’dan değişik zamanlarda geçen seyyahlar, Türkiye Selçukluları’ndan bahsederken bahçelerden, sulama sistemlerinden ve değişik bölgelerde yetiştirilen karpuz, kayısı, badem, erik, armut, limon ve portakal gibi meyvelerden söz etmişlerdir.

Türk İslam devletlerinin kurulduğu coğrafyaların madenler bakımından zengin olması, Türk şehirlerinin birçoğunun demir, bakır ve gümüş eşyaların imalatının yapıldığı bir merkez hâline gelmesini sağlamıştır. Bu şehirlerde ayrıca dokumacılık, dericilik, çini, kâğıt ve cam imalâtı da yapılmıştır. İlk Türk İslam devletlerinde vergi önemli bir gelir kaynağıydı. Bu dönemde İslamiyet’in etkisiyle şekillenen yeni vergi türleri de görülmeye başlamıştır. Öşür, haraç, cizye ve zekat bu vergiler arasında yer almıştır. Bu vergilerden başka, kendilerine bağlı beylik ve devletlerin ödediği vergilerle; kervanlar, tüccarlar ve pazarlardan alınan vergiler de diğer önemli gelir kaynaklarıydı. Hayvancılık, ilk dönemlerden itibaren Türklerin hayatında önemli bir yere sahip olmuş; sayısız at, koyun ve kısmen de sığır sürüleri, konargöçer Türklerin en önemli varlıkları hâline gelmiştir. Türk İslam devletlerinde de hayvancılık faaliyetleri devam etmiş, hayvan sahiplerinden ağnam adı verilen vergi alınmıştır.

Türk İslam devletlerinde ticarete büyük önem verilmiş, bu nedenle de ticaret yollarının geçtiği önemli şehirlere sahip olma düşüncesi oluşmuştur. Bu düşünce, Türk Cihan Hâkimiyeti anlayışının etkisiyle, Türk İslam devletlerinde de devam etmiştir.

Karahanlıların İpek Yolu’nun geçtiği önemli şehirlere sahip olması, onların ciddi gümrük vergisi geliri elde etmelerini sağlamıştır. Karahanlılar ticareti canlandırmak için yollara kervansaraylar yaptırmışlardır. Gazneliler, Hindistan Seferleri’nden elde edilen ganimet gelirleri ile gelişen güçlü bir ekonomiye sahipti. İpek ve baharat yolları üzerindeki bazı şehirlere de sahip olmaları, Gaznelilerde ticari hayatın canlı olmasını sağlamıştır. Selçuklular ticaretin önemini fark edince, kervan yollarının güvenliğini sağlamaya çalışmış, bu amaçla seferler bile düzenlemişlerdir. Sonuçta İpek Yolu, Türk İslam devletleri için önemli bir gelir kaynağı hâline gelmiştir. Türkiye Selçukluları Dönemi’nde Haçlılar; ekonomik, dinî ve siyasi sebeplerden dolayı Suriye ve Filistin’e yerleşmiştir. Bunun sonucunda da kervan yolları Anadolu’dan geçmeye başlamıştır.

Kervan yollarının Anadolu’dan geçmesi, Türkiye Selçukluları’nın ticaret ve sanayide büyük gelişmeler göstermesini sağlamıştır. Türkiye Selçukluları ticareti geliştirmek için Akdeniz ve Karadeniz limanlarını fethetmişler, buralara Türk tüccarlar ve yatırımcılar göndererek ihracat ve ithalat kurumları oluşturmuşlardır. Türkiye Selçukluları, ticareti geliştirmek amacıyla aşağıda belirtilen tedbirleri de almışlardır.

TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ’NIN TICARETI GELIŞTIRMEK AMACIYLA ALDIKLARI TEDBIRLER

  • Venediklilerle ticaret anlaşmalarının yapılması.

  • %1 gibi düşük oranlarda gümrük vergisi alınması.

  • Yabancı tüccarların her türlü zararlarının karşılanması. (Devlet sigortası uygulaması)

  • Yeni ticaret yollarının açılması ve yolların güvenliğinin sağlanması.

  • Ticaret kervanlarının dinlenmesi ve kervanların güvenliklerinin sağlanması için 30-40 km ara ile kervansaraylar yaptırılması.

  • Anadolu’da siyasi birliğin sağlanmaya çalışılması.

Türk İslam devletleri tarafından ticaret kervanlarının dinlenmesi ve kervanların güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan kervansaraylar, ekonomik açıdan olduğu kadar sosyal açıdan da çok önemli yapılardı. Kervanların her türlü ihtiyaçları gözetilerek oluşturulan bu yapılarda, yolcular ücret ödemeden üç gün kalabiliyordu. Kervansaraylarda tüccarlar yük taşımada kullandıkları hayvanlarını dinlendiriyordu. Buralarda ayrıca hastalar tedavi olabiliyor hatta fakir yolculara ayakkabı bile veriliyordu.

Genellikle sultan ve vezirler tarafından yaptırılan ve zengin vakıfları bulunan kervansaraylar; Müslüman, Hristiyan, zengin, fakir, hür ya da köle ayrımı yapılmaksızın herkese açıktı. Zamanının çok gelişmiş kurumları olan kervansaraylar, kale gibi korunaklı duvarları ve demir kapıları ile zengin ticaret kervanlarının korunakları durumundaydı. Bu kurumlar sayesinde ülkede ticaret artmış, artan ticaret sayesinde Türk İslam devletlerinde ekonomi gelişmiş, ekonominin gelişmesine bağlı olarak da şehirler hızla büyümüştür (Harita 4.2).

Kervansaraylar, İslam devletrinden önce oluşturulan ribatların devamı niteliğindedir. İlk zamanlar sınır boylarını ve stratejik bölgeleri korumak amacıyla inşa edilen yapılarken ilerleyen yıllarda bu özelliklerini yitirmiş, zamanla kervanların yol güvenliğinin sağlandığı ve insanların konaklama ihtiyaçlarının karşılandığı yerlere dönüşmüştür. Türk İslam devletleri zamanında, kervansaraylarla birlikte han adı verilen yapılar da vardı. Yolcular ve tüccarlar için yapılmış olan hanlar, ticari amaçla yapılan ve ücretli olan işletmelerdi. Bu özelliklerinden dolayı hanlar, ribat ve kervansaraylardan ayrılmaktaydı. İbn-i Said’in, Sivas-Kayseri arasında yirmi dört hanın varlığından söz etmesi, bu yapıların toplumdaki yerini göstermesi açısından önemlidir.

Şehirlerde bulunan hanlar, sadece yolcuların ve tüccarların kaldıkları yerler değildi. Çünkü bu hanlarda çeşitli dükkanlar bulunurdu. Şehirdeki hanlar, bünyesinde faaliyet gösteren tüccarların yaptıkları işe göre adlandırılarak Şekerciler Hanı, Pamuk Han gibi isimler alırdı.

Türk İslam devletleri ticarette para olarak diğer Müslüman devletler gibi dinar (altın) ve dirhemi (gümüş) kullanıyorlardı. İbn-i Batuta, gezdiği en ucuz yerlerden birisinin Kastamonu olduğunu anlatırken; burada iki dirheme bir baş koyunun yarı etinin alınabildiğini yazmıştır. On kişinin bir günlük ekmek ihtiyacının iki dirheme karşılandığını söyleyen Batuta, iki dirhemlik bal helvasının en az on kişiye yettiğini anlatmıştır.

Beylikler Dönemi’nde iyi bir koyun on iki dirhem, bir ritl (1kg.) bal, 1/3 dirhem, Germiyan’da bir mud (100-120 kg.) buğday on beş dirhem fiyatla satılıyordu. Sivas’ta Rahat oğlu Kemaleddin, 14. asır başlarında oğlu Ömer Bey’e; yıllık yemek masrafı için 540, kışlık ve yazlık elbiseleri için de 500 dirhem, Ömer’in kızı Dilşad’ın beş yaşına kadar yemek ve elbisesine yılda 400 ve on beş yaşına kadar da yılda 1.200 dirhem maaş tayin etmiştir.

Osman Turan, Selçuklular Devri’nde Türk İslam Medeniyeti, s. 372

Türkiye Selçuklularının ekonomide yaşattığı canlılık, Moğolların yaptıkları baskı ve yağma sonucunda yavaşlamıştır.

Selçuklu sultanlarını istedikleri gibi yönlendiren Moğollar, Anadolu halkını ağır vergiler ve yağma faaliyetleri ile baskı altına alarak daha önce Anadolu’da kurulan istikrarı bozmuştur. Böyle bir ortamda bağımsızlıklarını birer birer ilân eden Anadolu Beylikleri, İkinci Beylikler Dönemi’ni başlatmış, bu beylikler Anadolu’yu tekrar siyasi, ekonomik ve sosyal yönden canlandırmıştır.

Anadolu Beylikleri sanayi, tarım ve ticarete büyük önem vermiş, Selçuklu Dönemi’nde ticaret yolları üzerinde bulunan kervansaraylar, Beylikler Dönemi’nde de varlıklarını sürdürmüştür.

Beylikler Dönemi’nde ekonominin temelini tarım ürünleri oluşturmuştur. Beylikler, kuruldukları coğrafyalara göre; buğday, arpa, her çeşit meyve, pamuk ve ipek yetiştirmiş ve hayvancılık yapmıştır. Elde edilen ürünlerin büyük bir kısmı iç tüketimi karşılarken, üretim fazlası ürünler diğer ülkelere ihraç ediliyordu. İhraç edilen malların başında her türden kumaş, pamuk, halı, ipek gibi ürünler yer alıyordu. Bu dönemde Anadolu’da dokunan halı ve kilimler, sahip oldukları güzelliklerle Avrupada ün kazanmıştır.

Anadolu’nun ticaret merkezlerine Anadolu dışından tüccarlar gelerek mal alıp satmış, bu dönemde Anadolu’da büyük ilgi gören ahilerin etkisiyle üretim artmış ve buna bağlı olarak da ekonomik canlılık yeniden sağlanmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu