Türk Tarihi

İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

Türklerin yaşadığı Orta Asya Bölgesi, şiddetli karasal iklimin hüküm sürdüğü ve hayat şartlarının oldukça elverişsiz olduğu bir coğrafyaydı. Zira kış mevsiminde hava sıcaklığının bazen eksi elli dereceye kadar düştüğü olurdu. Bu elverişsiz iklim şartlarında ortaya çıkan konargöçer hayat Türklerin yaşayışını, inancını, örf ve âdetlerini, kısacası maddi ve manevi bütün hayat tarzını etkilemiştir.

İlk Türk devletlerinde toplum, idare edenler ve idare edilenler olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Türk toplumlarında sınıf ayrımı yapılmadığı ve herkese eşit davranıldığı için yönetenlerle yönetilenler arasında uyum içinde işleyen bir düzen oluşmuştur. Toplumu idare eden beyler, makam ve mevki için değil, toplumun huzur ve refahını sağlayıp halkı adaletle yönetmek için çalışmışlardır. Halk da sorumluluğunu bilmiş, devletine bağlılık göstermiş, vergisini vermiş, gerektiğinde de askere gitmiştir.

Liyakatli, zeki, dürüst ve çalışkan olan herkes için yükselme yolu açıktı. Halkın içindeki başarılı insanlar, idari ve askerî kadrolarda her zaman yer bulabilmiştir. MÖ 167 yılında Çin elçisi Hunların geleneklerinden bahsederken “Savaş geçip de barış gelince herkes mutlu olur ve rahatlığa kavuşur. Onlar, karşılıklı bir anlaşma içinde oldukları için idareleri zor değildir. Bütün bir devletin idaresi, âdeta tek bir vücut gibi uyum hâlindedir.” demiştir. İlk Türk toplumlarında yardımseverlik ve dayanışmaya çok büyük önem verilirdi. Halk arasındaki yardımlaşma sayesinde toplum daima birlik ve beraberlik içerisinde hareket eder, herkes bir aile gibi yaşardı. Bu yüzden toplumda yoksulluk çeken ve çaresiz kalan insan sayısı yok denecek kadar azdı.

Türklerde birlik, beraberlik ve yardımlaşmanın sağlanmasında bayramlar da önemli bir yere sahipti. İlk defa Kâşgarlı Mahmud’un Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde Yengi Kün ismiyle geçen Bedhrem (bayram), Türk halkı tarafından Nevruz, Nevruzi Sultani ya da Bahar Bayramı gibi isimlerle anılmıştır.

Türkler, yaşadıkları coğrafyanın elverişsiz iklim şartlarından dolayı baharın gelmesini ve tabiatın yeniden canlanmasını bayram ve festivallerle kutlardı. Hun Türklerinin ilkbahar ve sonbaharda bayram düzenleyip dinî âdetleri yerine getirmesi ve spor müsabakaları düzenlemesi buna örnektir. Toplumun her kesiminin katıldığı bu tür bayram ve festivaller, Kök Türkler ve Uygurlarda da devam etmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu