Türk Tarihi

İlk Türk Devletlerinde Aile (Oguş)

ATAERKİL AİLE

Başlangıçta anne egemenliğine dayalı olan Çin ailesi sonradan pederşahi
(babaerkil) sisteme geçmiştir. Geniş aile
tipine sahip Çinlilerde düzen, mutlak yetkilere
sahip baba tarafından sağlanmaktaydı.
Çin’de doğan erkek çocuk pahalı
kumaşlara, kız ise bez parçalarına
sarılırdı. Erkek çocuğun oyuncakları, kız
çocuğun oyuncaklarından daha güzel
olurdu. Kadın ise kocasının önünde fazla
konuşamaz, kocası ve çocuklarıyla
yemeğe oturamazdı.

Türk sosyal hayatı, akrabalık bağları üzerine kurulmuştu.
Toplumun çekirdeğini oluşturan ailede babanın yanında
annenin de söz hakkı vardı. Başta ev olmak üzere ailenin
bütün maddi varlığı, eşlerin ortak malı idi. İş bölümü
anlayışının hâkim olduğu ailenin bütün faaliyetlerine erkekle
birlikte katılan kadın ata binmekte, silah kullanmakta ve avcılık yapmaktaydı. İlk Türklerde babaya
“kang” anneye ise “ög”
denilirdi.

Eski Türk ailesi bugün olduğu gibi “küçük aile” yani
“çekirdek aile” tipindeydi. Evlenen erkek çocuklara çadır ve bir
miktar mal verilirdi. Ancak küçük oğul, evlendikten sonra
babasının çadırında kalmakta ve onların ölümlerinden sonra
da çadırın ve babasının kalan malının sahibi olmaktaydı. Kız çocukları evlenirken babasının
yaptığı çeyiz nedeniyle daha
sonra baba malından hak talep etmezdi.

Türklerde genellikle başka kabileden evlilik (exogamie)
tercih edilmekteydi. Bu tür evlilikle akraba sayısı artırılarak karşılıklı olarak birbirlerine destek ve himaye sağlanırdı.
Ayrıca akraba boylar arasındaki çatışmalar önlenerek iç barış
sağlanıyordu. Türk toplumunda tek eşle evlilik (monogamie)
yaygındı.

Türklerde evlilik, erkek ve kızın ortak iradesi ile ailelerinin
karşılıklı rızasına bağlıydı. Evlenme; söz kesme, nişan ve
düğün töreniyle tamamlanırdı. Kadının mülkiyetinde olmak
üzere kız tarafı erkek evinden “kalıng” (kalın) alırdı. Eğne
(yumuş) adı verilen gelinin çeyizi, günümüzde olduğu gibi
eskiden de herkesin görmesi için düğünden önce kız evinde
sonra da erkek evinde sergilenmekteydi. Kök Türkler
düğünlerde “törün” (düğün yemeği) verirlerdi. Evlenen kıza “gelin”, erkeğe de
“güvey” denilmekteydi. Evlilik, yapılan
nikâh ile hukuki bir nitelik kazanmaktaydı.

Ailede eşler arasında sadakat esastı. Evli erkek ve kadın
gayri meşru ilişkide bulunduğunda cezası ölümdü. Türk
hukuk sisteminde eşlerin karşılıklı olarak sebep göstermek ve
ispat etmek şartıyla boşanma hakları vardı.

Aile ve toplum arasında bir köprü görevini gören kadın
sosyal sistemin ilerleyişine katkı sağlardı. Türk kadını sadece
çocuğun topluma hazırlanmasında değil ailede sağlıklı bir
iletişim ortamının kurulmasında da etkiliydi. Ayrıca ekonomik
hayatta da yapıcı ve üreticiydi.

Türk aile sisteminin ilkeleri, bütün kuruluşlara ve fertlerin davranışlarına
yansımıştır. Eski Türk toplumunda devletin “baba” olarak kabul edilmesinde
Türk ailesinin ana, baba ve evlat ilişkilerinin oldukça etkili olduğunu
söyleyebiliriz.

Eski Türk ailesinin meskeni; kağnılar, develer ve katırlar üzerinde bir yerden
başka bir yere taşınabilen çadırlardan ibaretti. “Yurt” veya “keregü” olarak adlandırılan bu çadırların
yanı sıra daimi nitelikli evler de bulunmaktaydı.  

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu