Tarih Bilimi

Haçlı Seferleri Karşısında Anadolu Selçukluları

11-13. yüzyıllar arasında Hristiyan Batı dünyasının Müslümanların elinde bulunan Kudüs’ü geri almak,
Türkleri Anadolu’dan uzaklaştırmak ve Doğu’nun zenginliklerine sahip olmak amacıyla düzenledikleri seferlere
Haçlı Seferleri denir. Haçlı Seferleri, Orta Çağ’ın en büyük siyasi ve askerî olaylarından biri kabul
edilir.

Türklerin Anadolu topraklarının önemli bir kısmını
ele geçirmesi Bizans ve Avrupalıları ciddi anlamda
endişeye düşürdü. Türklerin Anadolu’dan
atılmaları gerektiği düşüncesine ilk öncülük eden
Bizans imparatoru VII. Mihail’dir. Çünkü Hristiyanlığın
doğu sınırını korumakla görevli olan
imparator, Türkler karşısında zaafa düşmüştü. O
düştüğü askerî zaafı gidermek için 1074 yılında
papa aracılığı ile Türklere karşı Avrupa’dan askerî
yardım istedi.

Zaten papalık da Bizans’ın Anadolu’daki Türk ilerleyişini durduramamasından endişe duyuyordu. Bu
sebeple Papa VII. Gregorius, Bizans İmparotoru’nun yardım çağrısını olumlu karşıladı. Ancak yardım
gerçekleşemedi. Gregorius’tan sonra Papa olan II. Urbanus, Türklerin varlığına son vermek ve doğuda
yaşayan Hristiyan kardeşlerine yardım etmek için Avrupa Hristiyanlarına çağrıda bulundu. O dönemde I.
Süleyman Şah’ın ölümü (1086) ve Büyük Selçuklu Devleti içindeki iktidar kavgaları yüzünden bir otorite
boşluğu oluşmuştu. Bunları fırsat olarak değerlendiren Bizans İmparatoru, kendi ordusunun papalık
tarafından desteklenmesi hâlinde Türkleri Anadolu’dan kolayca atabileceğini düşündü. Bunun üzerine
Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen kimselerden oluşan Haçlı Seferlerinin ilki 1096-1099 yılları arasında yapıldı. İlk Haçlı ordusunun tamamına yakını Türkiye
Selçukluları tarafından etkisiz hâle getirildi. Bu yenilgiden
sonra çok kalabalık (altı yüz bin civarında) bir Haçlı dalgası
daha İstanbul’a geldi (1096). Bizans İmparatorluğu’nun
rehberliğinde İstanbul’dan Anadolu’ya geçen bu Haçlılar,
Türkiye Selçuklularının başkenti olan İznik’i kuşattılar. Bu
kalabalık ordu karşısında başarılı olamayacağını anlayan I.
Kılıç Arslan, geri çekilmek zorunda kaldı. Haçlılar İznik’i
alarak (1097) Bizans’a teslim ettiler. Haçlı ordusu, Akşehir,
Konya, Ereğli yolunu takip ederek Maraş ve Göksun
üzerinden Antakya’ya ulaştı. Haçlılar şehirdeki Müslüman
halkı öldürdüler ve her yeri yağmaladılar. Ereğli’de ana
ordudan ayrılan ve Ermenilerle işbirliği yapan bir grup
Haçlı ise Gülek Boğazı’ndan geçerek Tarsus, Adana ve
Misis’i de alarak Urfa’ya vardılar. Burada bir Haçlı Devleti
(kontluk) kurdular.35 Türklerin engellemelerine rağmen
ilerleyişlerini sürdüren Haçlı kuvvetleri, Trablusşam
ve Yafa’yı da alarak nihayet Kudüs’e ulaştıklarında (1099)
sayıları elli bin kadar kalmıştı. Fatımilerden Kudüs’ü alan
Haçlılar, burada da bir Latin Krallığı kurdular. Bu sonuç,
Avrupa’da büyük bir sevinçle karşılandı.

Birinci Haçlı Seferi, Türkleri İznik’i bırakıp Orta Anadolu’ya çekilmeye zorlamışsa da Selçukluların
bu bölgede toparlanıp bütünleşmesine zemin hazırlamıştır. Haçlıların bu saldırısından sonra İznik yerine
Konya başkent yapılmış, Haçlı tehlikesine karşı Danişmentli Beyliği ile birleşme kararına varılmıştır.

Musul Atabeyi İmamettin Zengi’nin Haçlıların kurduğu Urfa Kontluğu’na son vermesi Avrupa’da şok
etkisi yaptı. Bunun üzerine Alman İmparatoru III. Konrat ile Fransa kralı VII. Luis, ordularıyla ayrı ayrı
yollardan farklı zamanlarda harekete geçtiler. Böylece İkinci Haçlı Seferi de (1147-1149) başladı. İki kral
İznik’te buluşarak Efes, Denizli ve Antalya üzerinden Suriye’ye geçmek istediler. Fakat Selçuklu ordusu
Haçlılara ağır kayıplar verdirdi. Antalya’ya ulaşabilen Haçlılardan bir kısmı Suriye’ye giderken bir kısmı
da Antalya’da terk edildi. Netice olarak kral ve imparatorun katıldığı bu Haçlı Seferi de Türklerin direnişi
karşısında amacına ulaşamamıştır.

Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü tekrar ele geçirmesi (1187) Üçüncü Haçlı Seferi’nin (1189-1192) düzenlenmesine
sebep olmuştur. Kudüs’ün Müslümanların eline geçtiği haberi Avrupa’da büyük yankı uyandırmış
ve Papa III. Urbanus bu haberin üzüntüsünden ölmüştür. Halefi VIII. Gregorius bir bildiri yayımlayarak
bütün Batı Hristiyanlarını yeni bir Haçlı
Seferine çağırdı. Ancak o da iki ay sonra öldü.
Alman İmparatoru, İngiltere ve Fransa kralları
arasında görüşmeler yapıldı ve nihayet Alman
İmparatoru Friedrich 1189 yılının mayısında
büyük bir orduyla yola çıktı. Friedrich, ordusunu
Çanakkale Boğazı’ndan geçirerek yoluna
güneyden devam etti. Selçuklu ordusu bu savaşa
girmedi. Sadece ordunun peşine takılarak
onları takip etti. Bu takip Haçlı ordusunun aç
susuz kalmasına ve ağır kayıplar vermesine
neden oldu. Friedrich’in Silifke Çayı’nı geçerken
boğulması üzerine ordunun morali bozuldu
ve ordu dağıldı. Böylece doğudaki Haçlıların
ümitle beklediği yardım, hedefine ulaşamadı.

1198’de papa olan III. Innocentius doğuya yeni bir Haçlı Seferi yapılmasını istiyor ve bunun papalığın
görevi olduğunu söylüyordu. Gönderdiği elçi ve mektuplarla Avrupalıları bu sefere çağırdı. Bu çağrıya
cevaplar gecikmedi ve Dördüncü Haçlı Seferi 1202-1204 yılları arasında başladı. Haçlı filosu 24 Haziran
1203’te İstanbul önlerine geldi. Fakat Haçlı
ordusu, Bizans halkına saygısız ve acımasız davrandı.
Ayasofya’ya atlarıyla giren Haçlılar, şehri
yağmaladılar. Bunun üzerine Bizans halkı ayaklandı.
Haçlılar İstanbul’u bir harabeye çevirdiler.
Bu sırada İmparator ve oğlunu öldürdüler. Bu
karışıklıktan yararlanan Haçlılar, İstanbul’da bir
Latin Krallığı kurdular (1204).

Dördüncü Haçlı Seferi’yle Bizans İmparatorluğu’na vurulan darbe Anadolu’daki Türk hâkimiyetinin
güçlenmesine yardımcı olmuştur. Bu seferlerden sonra dört büyük Haçlı Seferi daha düzenlenmişse de
Anadolu’dan geçişte Türklerin rahat vermeyeceğini anladıkları için hiçbiri Anadolu üzerinden yapılamamıştır.
Her seferinde deniz yolu tercih edilmiştir. Sonunda Haçlılar, Anadolu’daki Türk ve İslam varlığını
ortadan kaldırmak için bu seferlerin yeterli olmadığını anladılar. Haçlı seferlerinin her birinde İslam’ın ve
İslam dünyasının korunması için en fazla çabayı Türklerin gösterdiği ortaya çıkmıştır.

Dinî Sonuçlar

* Avrupa’da kilise ve din adamına duyulan güven sarsıldı.
* Haçlılar kutsal kabul ettikleri yerleri alamadılar.
* Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki ayrılık daha da derinleşti.

Siyasi Sonuçlar

* Türklerin batıya ilerleyişi bir süre durdu.
* Haçlılar yüzünden İslam dünyası Moğollar karşısında güçsüz kaldı.
* Haçlılara karşı başarılarından dolayı Türklerin İslam dünyasındaki saygınlıkları arttı.
* Avrupa’da feodalizm zayıfladı.

Ekonomik Sonuçlar

* Marsilya, Venedik ve Cenova limanları önem kazandı.
* Papa ve kralların seferlere destek için bankerlere baş vurmaları bankacılığı geliştirdi.
* Avrupa’da ticaretle uğraşan bir burjuva sınıfı ortaya çıktı.
* Haçlıların geçtiği güzergâhta bir çok yer tahrip edildi.

Sosyal Sonuçlar

* Avrupalılar pusula, barut ve kâğıt yapımını Müslümanlardan öğrendiler.
* Avrupalılar İslam medeniyetini yakından tanıdılar.
* Avrupalılar, Türk-İslam mimarisinin yapım ve tekniklerini öğrendiler. Ayrıca,
dokuma, cam ve deri işleme sanatlarını öğrendiler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu