İslam ve Diğer Dinler Tarihi

Endülüs Emevi Devleti’nin Halifelik Dönemi

Emir Abdullah öldüğünde (912) oğullarından ve kardeşlerinden kimse yönetimi üstlenmeye yeltenmedi.
Çünkü sorunlar içinden çıkılmaz bir hâl almıştı. Bu zor dönemde yönetimi, Abdullah’ın yirmi yaşlarında
olan genç torunu III. Abdurrahman devraldı. Herkes ona destek verdi. Çünkü o, yaşı genç olmasına rağmen
çok yönlü bir kişiliğe sahipti. Dedesi daha çocuk yaşta onu devlet işlerini yapmaya hazırlamıştı.
III. Abdurrahman (912- 961) göreve geldiğinde ilk önce merkezî idareyi yeniden tesis etme yoluna
gitti. Sorunları şiddetle değil, konuşma yoluyla çözme metodunu uyguladı. İsyancı gruplara elçiler
göndererek onları barışa davet etti. Onun bu yaklaşımı büyük yankı uyandırdı.
Ayaklanan kimselerin önderlerini aileleriyle beraber Kurtuba’da zorunlu ikâmete tabi tuttu. İsyancı
grupları yeniden merkezî devlete bağladı ve bunların vergi vermelerini sağladı.
İçeride birlik ve sükûneti sağlayan III. Abdurrahman, Kuzey Afrika’da Fatımi Devleti’ni kurarak Şiiliği
Endülüs topraklarında yaymaya çalışan kimselerle mücadele etti. Berberîler ile anlaşarak Kuzey Afrika’da
ağırlığını hissettirdi. Güçlü bir donanma kurarak Kuzey Afrika’daki Septe ve Tanca’yı ele geçirdi. Böylece
Kuzey Afrika’dan Endülüs’e ulaşan tek yol olan Cebelitarık’ı kontrol altına aldı.

III. Abdurrahman, kuzeyde bulunan İspanya krallarıyla da
savaştı. Sonuçta Leon ve Pamplona krallıkları vergi vererek
onun himayesine girdiler. Ayrıca eğitime büyük değer verdi.
Öte yandan Kurtuba’da pek çok eser yapılmasını sağladı.
III. Abdurrahman’ın ünü kısa zamanda ülke sınırlarını
aştı. Nitekim Bizans ve Germen imparatorları, elçiler göndererek
kendisiyle siyasi ilişkiler kurdular. Bütün Endülüslüler
tarafından sevilen ve takdir edilen III. Abdurrahman, halkın
isteği doğrultusunda kendine “Nâsır lidinillah”(Allah’ın
dininin yardımcısı) sıfatını vererek
halifeliğini ilan etti (929).
Halk coşku içinde onun halifeliğini
tanıdı. Böylece Endülüs
Emevi Halifeliği Dönemi başlamış
oldu.

III. Abdurrahman’ın ölümünden
sonra (961) halifeliğe
II. Hakem geçti. O, ilim sahibi
ve tecrübeli biriydi. Babasından
devraldığı iç huzur
ve sükûnet ortamını devam
ettirdi. Kuzeyde, İspanyol
kralların karşısındaki üstünlük
onun döneminde de sürdü.
II. Hakem Dönemi’nde
asıl gelişme, ilim ve sanat
alanlarında oldu. Eğitim
yaygınlaştırıldı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu