Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Ege Adaları Nedir?

Türkiye’nin Ege kıyıları, Türkiye’ye çok yakın mesafede yer alan ve ülke güvenliği açısından tehlike taşıyan çok sayıda Yunan adasıyla çevrelenmiş durumdadır.

Yunanistan’ın 1970’li yıllarda kara sularını 6 milden 12 mile çıkarma isteği, Türkiye tarafından kabul görmemiştir. Türkiye böyle bir adımı savaş nedeni sayacağını ve “casus belli” kararını uygulamak zorunda kalacağını açıklamıştır.

Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki kara sularını 12 mile çıkarma isteğinin gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin açık denize çıkışı engellenecek aynı zamanda deniz yatağı ve deniz yatağının altı dâhil tüm Ege Denizi’nin Yunanistan’ın eline geçmesi söz konusu olacaktır. Yunanistan Ege’nin en az yüzde 70’ine sahip olacak, açık deniz alanları önemli ölçüde daraltılmış olacağından Ege tam bir Yunan denizi hâline gelecektir.

Yunanistan’ın, egemenliği altında yer alan ve uluslararası antlaşmalarla silahsızlandırma yükümlülüğü getirilen adaları önce gizli daha sonra açıktan silahlandırması, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde gerginliğe yol açan önemli bir sorun oldu. Ege adalarının silahlandırılması, Kıbrıs dolayısıyla ilişkilerin gerginleştiği 1960’lı yıllardan sonra ortaya çıktı.

Türkiye, 29 Haziran 1964’te verdiği nota ile Yunanistan’ın antlaşmalara uygun hareket etmesini ve Rodos’la İstanköy’deki tahkimatını durdurmasını istedi. 1969’daki notada da Limni’deki silahlanmanın durdurulmasını istedi. Yunanistan, 1974’ten itibaren Ege adalarının silahlandırılması hakkına sahip olduğunu ifade etti.

Ege Adalarının Silahlandırılmasına İlişkin Türkiye’nin Tezi

Limni ve Semadirek’in silahlandırılması konusunda Yunanistan’ın ileri sürdüğü üç gerekçe de Türkiye açısından geçersizdir. Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin başlangıç bölümünde bu sözleşmenin Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin yerini alacağı belirtilmiş olmakla birlikte aynı sözleşmede, sözleşmenin Türkiye’nin güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı açıklanmaktadır. Dolayısıyla Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin Montreux Boğazlar Sözleşmesi’yle çelişmeyen hükümleri ortadan kalkmamakta ve geçerliğini korumaktadır.

Yunanistan’ın Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya adalarının silahlandırılmasına dayanak olarak kullandığı meşru savunma hakkı, uluslararası hukuk doktrininde ancak fiili bir saldırının sonuçlarının ortaya çıkması hâlinde söz konusu edilmektedir ve bir tehdit bu hakkı doğuramaz.

Oniki Ada ve Meis konusunda ise Türkiye’nin 1947 Paris Antlaşması’na dayanarak hak iddiasında bulunamayacağı görüşü kabul edilemez çünkü adaların silahlandırılması, bölgedeki her devletin saygı gösterilmesini isteyeceği objektif bir statü oluşturmaktadır. Ayrıca Lozan Barış Antlaşması’nın 16. maddesinde bu adaların gelecekteki statüleri üzerinde Türkiye’nin çıkarları kabullenilmiştir.

Ege Adalarının Silahlandırılmasına İlişkin Yunanistan’ın Tezi

1936 Montreux Boğazlar Sözleşmesi, Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ni ortadan kaldırmıştır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi’ne göre Türkiye Boğazları silahlandırma hakkını kazanmıştır. Yunanistan da Boğazönü adaları olan Limni ve Semadirek’i silahlandırma hakkını elde etmiştir. Midilli, Sakız, Sisam ve Nikerya; Rebus Sic Stantibus ilkesi (“Sözleşmenin geçerliliği, kurulduğu andaki şartlara bağlıdır.” kaydı) gereğince gerçek bir tehdit karşısında meşru savunma hakkına dayanılarak silahlandırılmaktadır ve bu hak her türlü yükümlülükten önce gelmektedir.

Oniki Ada ve Meis, 1947 Paris Antlaşması’yla askerden arındırılmıştır. Türkiye’nin taraf olmadığı bu antlaşma sadece imzacı devletleri bağlayacağından Türkiye’nin itiraz hakkı bulunmamaktadır. Baskın Oran, s. 761

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu