Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Çarlık Rusya’sının Yıkılışı ve Bolşevik İhtilali

1917 Martında I. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri çarlık yönetimi üzerinde kendisini gösterdi. Hayat şartlarının daha da ağırlaşması, yolsuzluk ve vurgunlar toplumun her kesiminden insanları çarlık yönetimini devirmeye yöneltti. Petersburg’da kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede yayıldı. Bu hareketi dağıtmakla görevli askerlerin de katılmasıyla bir devrime dönüştü. Zor durumda kalan Çar II. Nikola tahttan çekildiğini açıkladı. Duma (meclis) üyeleri tarafından kurulan geçici hükûmet yetkiyi devraldı.

Önceleri geçici hükûmeti destekleyen Bolşevikler, sürgündeki İlyiç Vilademir Lenin’in Petersburg’a dönmesiyle geçici hükûmeti devirmeye karar verdiler. Geçici hükûmet ciddi bir muhalefetle karşı karşıya kaldı. Savaş devam ederken toplumun barış arzusu yaygınlaşmış, ordudan kaçanların sayısı artmıştı. “Barış, toprak ve ekmek” vaat eden Bolşeviklere olan destek gittikçe arttı. Bu gelişmeler sonunda geçici hükûmet devrilerek Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Ekim 1917).

Almanların büyük toprak talepleri karşısında çoğunluk savaşa devam etmeyi önerirken Lenin zaman kazanmak amacıyla 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk antlaşmasını imzaladı. Dış güçlerin desteklediği Çar yanlısı Beyaz Ordu yeni yönetime karşı saldırıya geçti. Üç yıl süren bu iç savaş Bolşeviklerin zaferi ile sonuçlandı. Fakat savaşta ve onu izleyen kıtlıkta on üç milyon insan ölmüş,  ekonomi alt-üst olmuş, sanayi üretimi bitme noktasına gelmişti. Bu nedenle Lenin, Bolşeviklerin güçlenmesi için geçici uzlaşma politikalarından ibaret NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika) adı verilen yeni ekonomi politikasını ilan etti (1921).

Tarım ürünlerine el koymaktan vazgeçilerek köylülere ürünlerini pazarlama özgürlüğü ile küçük esnafa ve tüccara kolaylıklar sağlandı. Yirmi kişiden az çalışanı bulunan küçük sanayi işletmelerinin devletleştirilmesinden vazgeçildi. Yabancı sermayeye çeşitli imkânlar sağlandı. Buna karşılık devlet; bankalar, büyük sanayi kuruluşları ve ulaşım üzerindeki egemenliğini koruyarak ekonominin hızla düzelmesini sağladı.

Yönetimde de eski Rus İmparatorluğu federasyona dönüştürüldü ve devlet 1 Ocak 1923’te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) adını aldı. Otuza yakın farklı statüdeki toprakları bünyesinde topladı (sosyalist, özerk ve demokratik cumhuriyetler ile özerk bölgeler). Birlik, cumhuriyetlere yönelik siyasi ve ekonomik alanlarda merkeziyetçi bir politika izledi. Her şey yönetim yetkisini elinde bulunduran Sovyetler Birliği Komünist Partisinin kontrolündeydi.

1924’te Lenin’in ölümü ile iktidar mücadelesini kazanan Joseph Stalin, birinci beş yıllık kalkınma planını uygulamaya koyarak (1928) Rusya’nın kendi öz kaynaklarıyla kalkınmasını sağlamayı amaçladı. Tarım devrimini gerçekleştirmek için köylülerin küçük topraklarını makinelerle donatılmış büyük çiftlikler şeklinde birleştirerek “kolektifleştirme” politikası izledi. Tarımsal alandaki bu uygulamalar köylü tarafından büyük tepki ile karşılandı. Zorunlu kolektifleştirme sırasında izlenen sert politikalar dört milyon civarında köylünün ölümüne ve tarımsal üretimde düşüşe neden oldu. Bununla birlikte ağır sanayide hızlı bir ilerleme görüldü.

Eski fabrikalar modernleştirildi. Özellikle traktör imalatı ve demirçelik alanlarında yeni fabrikalar kuruldu. 1950’den sonra Sibirya’daki petrol, gaz ve maden rezervleri işletilmeye başlandı.

Stalin döneminde toplum üstünde büyük bir baskı kuruldu, muhalifler tasfiye edildi. Eşitlik ilkesine dayanan resmî ideolojiye rağmen toplumda ve gelir dağılımında büyük bir eşitsizlik vardı. İşçilerin hayat standardına karşılık köylüler sefalet içindeydi. Aydınlar (yazar, sanatçı vb.) ile komünist parti yöneticileri birçok hizmetten parasız faydalanabiliyordu. 1930’dan itibaren toplumun tüm kesimleri için eğitim mecburi oldu. Bilim ve teknoloji alanında büyük ilerleme kaydedildi. Bu alandaki gelişmeler orduya da yansıdı. SSCB ordusu dönemin güçlü ordularından biri hâline geldi.

Farklı Bir Kaynaktan Çarlık Rusya’sının Yıkılışı

Rusya, 20. yüzyıl başlarında sanayileşmeyle birlikte toplumsal dönüşüm de yaşamaya başladı. Ancak gerekli reformları gerçekleştiremeyince siyasal bunalım ortaya çıktı. 1905 Devrimi’yle meşrutiyete geçilerek Duma (meclis) açıldı. Rus çarının, Duma’nın çalışmalarını engellemesi üzerine, Vladimir İlyiç Lenin ve Leon Troçki önderliğindeki Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) içindeki “çoğunluk” anlamına gelen Bolşevikler, kitlesel grevler örgütlemeye başladı. Rusya’nın I. Dünya Savaşı’na katılmasıyla bu sorunların üzeri bir süreliğine örtüldü.

I. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri (yoksulluk, açlık, yolsuzluk, vurgun …), toplumun farklı kesimlerinin tepkisini çekti. Petersburg’da kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede yayıldı ve bu grevi dağıtmakla görevlendirilen askerlerin de ayaklanmasıyla 1917 Mart Devrimi gerçekleşti. Çar II. Nikola tahttan çekildi. Duma üyelerince kurulan geçici hükûmet yönetimi devraldı. 1917 Mart Devrimi’yle kurulan hükûmetler, demokratik bir dönüşüm yanlısı olsalar da Rusya’nın acil sorunlarını savaş ortamında çözemediler. Birçok yerde işçi, asker ve köylü sovyetleri (yerel meclisler) kurulmuştu. Sürgünden dönen Bolşeviklerin lideri Lenin, “Ekmek, Barış, Özgürlük” istemini ortaya atarak “Bütün İktidar Sovyetlere” sloganıyla Bolşevikleri harekete geçirdi. 7 Kasım 1917’de Bolşevikler iktidarı ele geçirdi.

Lenin önderliğindeki Bolşeviklerin kurduğu Sovyet Hükûmeti, ülke içindeki devrimi pekiştirmek için 3 Mart 1918’de Brest-Litowsk Antlaşması’yla I. Dünya Savaşı’ndan çekildi. Devrimle birlikte topraklar kamulaştırılarak köylülere dağıtıldı, bankalar devletleştirildi, kadın-erkek eşitliğini sağlamaya yönelik düzenlemeler yapıldı.

İtilaf Devletleri’nin desteklediği Çar yanlısı Beyaz Ordu, Sovyet yönetimine karşı saldırıya geçti. 1918- 1920 arasında yaşanan iç savaşı Sovyetlere bağlı Kızıl Ordu kazandı. Bu dönemde sanayi üretimi durma noktasına geldi, ekonomi altüst oldu, kitlesel açlık sorunu yaşandı. Bolşevik yönetimi iç savaş ortamında tüm kaynaklara el koyunca halktan ciddi tepkiler geldi. Ekonomik sıkıntılar ve halkın tepkileri üzerine Lenin, NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika) adı verilen yeni ekonomi politikasını uygulamaya koydu (1921). NEP Dönemi’nde (1921-1927) büyük sanayi, ulaşım, bankacılık ve doğal kaynaklar dışında kalan işletmelerin özel mülkiyetine izin verildi, köylülerin ürün fazlasına el koyma uygulaması kaldırıldı, yabancı sermayeye olanaklar sağlandı, sınırlı da olsa para ve piyasa ekonomisine geri dönüldü.

Yönetim alanında da özerk cumhuriyetlerden oluşan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kuruldu (1 Ocak 1923).

1924’te Lenin’in ölümüyle iktidar mücadelesini kazanan Joseph Stalin (Cosef Sıtalin), 1953’e kadar SSCB’nin başkanlığını yaptı. Stalin, 1927’de NEP’e son verdi. Aşağıdaki etkinlikte verilen Tablo 1.1’de sonuçları görüleceği gibi 1928’den itibaren beş yıllık kalkınma planlarını uygulamaya başladı. Bu dönemde Rusya’nın kendi öz kaynaklarıyla kalkınmasına öncelik verildi. Köylülerin küçük topraklarını birleştirerek makinelerle donatılmış kolhozlar (kolektif topraklar) kuruldu. Zorunlu kolektifleştirmenin köylülerden tepki çekmesi üzerine sert politikalar zlendi. Ağır sanayide çok önemli gelişmeler yaşandı. Eski fabrikalar  modernleştirildi. Özellikle traktör üretimi ve demir-çelik alanlarında yeni fabrikalar kuruldu. 1950’den sonra Sibirya’da petrol, az ve maden çıkarılmaya başlandı.

Vladimir İlyiç Lenin Kimdir?

Vladimir İlyiç Lenin
Vladimir İlyiç Lenin

Vladimir İlyiç Lenin (1870 – 1924): Orta hâlli ve eğitim düzeyi yüksek bir ailenin çocuğu olarak Rusya’nın Volga Nehri kıyısındaki Ulyanovsk’ta dünyaya gelmiştir. Lenin’in çarlık karşıtı olmasında, kendisi lise yıllarındayken ağabeyi Aleksander’ın Çar’a suikast düzenlemek suçu iddiasıyla idam edilmesi etkili olmuştur. Kazan Üniversitesini kazanan Lenin, öğrenci protestolarına katıldığı için okuldan uzaklaştırılmıştır. Bu olaydan sonra kendisini tamamıyla devrimci çalışmalara vermiştir. Bu dönemde çeşitli hapis ve sürgün cezaları almıştır.

Bir taraftan da sosyalizm ve devrimcilikle ilgili çeşitli kitaplar yazmıştır. “Rusya’da Kapitalizmin Gelişimi”, “Ne Yapmalı”, “Devlet ve İhtilal” ve onu daha çok tanınır kılan “Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm” önemli yapıtlarıdır. 1907-1917 arasında Cenevre, Paris, Viyana ve Zürih gibi Avrupa’nın farklı başkentlerinde sürgün olarak siyasi mücadelesini sürdüren Lenin, Rusya’nın I. Dünya Savaşı’na katılmasına, partisi Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi (RSDİP) olarak karşı çıkmıştır. Lenin, Rusya’da çarlık rejiminin yıkıldığı 1917 Bolşevik Devrimi’nin liderliğini yaparak “tüm iktidar sovyetlere” politikasıyla işçi, asker ve köylü konseylerini yaşama geçirmeye çalışmıştır. 1924’te ölümüne kadar Sovyetler Birliği’nin devlet başkanlığını sürdürmüştür.
(Bottomore, 1993: 367-369) (Düzenlenmiştir.)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu