İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Düzenli Ordunun Kurulması – Batı Cephesi

İtilaf Devletlerinin Mondros Ateşkes Anlaşması’nın 7. maddesine dayanarak Osmanlı topraklarını işgale başlamaları Türk halkı arasında büyük bir nefrete sebep olmuştu. İstanbul Hükûmeti ise bu işgaller karşısında sessiz kalmayı tercih etmiş ve halkı da sakin olmaya çağırmıştı. İşte Kuvayımilliye hareketi böyle bir ortamda doğmuş ve gelişmiştir.

Düzenli Ordunun Kurulmasının Nedenleri

Düzenli ordudan bahsedince akla ilk gelen sorulardan birisi; Düzenli Ordu Niçin Kurulmuştur? sorusudur. Bu sorunun cevabına kısaca değinelim.

Kuvayımilliye birlikleri düşmana zarar veriyor fakat ilerlemesini durduramıyorlardı. Bu birliklerin belli bir savaş düzeni içinde birbirleriyle uyumlarını sağlamak mümkün olmuyordu. Her Kuvayımilliye birliği yalnız kendi şefini dinliyor, şefler de başkalarından emir almaya yanaşmıyorlardı. Kuvayımilliye birlikleri özellikle TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmaları kendi yöntemleriyle hukuk dışı cezalandırıyorlardı. Bu tutum halkta bir güvensizlik yaratıyordu.

Kuvayi Milliye Birliği
Kuvayi Milliye Birliği

Öte yandan bu birlikler yiyecek, giyecek ve malzeme gibi ihtiyaçlarını da halktan topladıkları paralarla karşılıyorlardı. Bazı Kuvayımiliye liderlerinin halktan zorla para ve asker toplaması, kendilerine karşı gelenleri cezalandırmaları halkın tepkisine neden olmaktaydı. Bu durumun devam etmesi Millî Mücadele’nin geleceğini tehlikeye düşürebilirdi. Bir yandan ülkede yer yer iç ayaklanmalar devam ediyordu. Diğer tarafta da İstanbul Hükûmeti 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması’nı imzalamıştı. Haziran 1920’de başlayan Yunan saldırısı üzerine Mustafa Kemal TBMM’nin gerçek anlamda bir orduya sahip olması gerektiğini belirtmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk

Ekim ayı sonlarında Yunanlılara karşı yapılan Gediz taarruzunda Ali Fuat Paşa kuvvetleri ile Çerkez Ethem’in Kuvayıseyyare kuvvetleri arasında yeterli iş birliğinin olmaması yenilgiye neden oldu. İlerleyen Yunan ordusu Yenişehir ve İnegöl’ü işgal etti. Birliklerimiz Dumlupınar’a kadar çekildiler. Bu olay düzenli orduya geçişi hızlandırdı. 9 Kasım 1920’de Batı Cephesi ikiye ayrıldı.

Cephenin kuzeyine Albay İsmet Bey, güneyine de Albay Refet Bey komutan olarak atandı. Batı Cephesi komutanı sıfatıyla Albay İsmet Bey’in görevi öncelikle Kuvayımilliye birliklerini düzenli orduya bağlamak ve Yunan saldırısını durdurmaktı. Fevzi Paşa ise Millî Savunma Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı görevlerine getirildi. Batı Cephesi komutanlığından alınan Ali Fuat Cebesoy ise Moskova Büyükelçiliği’ne gönderildi. Bu itibarla batı cephesinde savaşan bir düzenli ordu kurulmuştur.

Düzenli Ordunun Kurulması (Farklı Bir Kaynaktan)

TBMM Hükumeti kurulduktan sonra 16 Mayıs 1920’de Kuvayımilliye birliklerinin düzenli ordu içerisine alınması kararlaştırıldı. Bu birlikler Millî Savunma Bakanlığına bağlanacak, yiyecek ve cephane ihtiyaçları bakanlıkça karşılanacaktı. Bu kararla Batı Cephesi’nde düzenli orduya geçişin ilk adımları atılmış oldu. Bu süreçte Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa’nın Gediz’deki Yunan kuvvetlerine yönelik 24 Ekim’de yaptığı taarruz başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun üzerine köklü bir çalışmayla düzenli ordunun kurulması, düşmanın yurttan atılması için bir zorunluluk hâline geldi.

Ali Fuat Paşa (Ön sıra sağ başta)
Ali Fuat Paşa (Ön sıra sağ başta)

9 Kasım 1920’de çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Batı Cephesi, Batı ve Güney olarak ikiye bölündü. Batı bölümü Albay İsmet Bey’in, Güney bölümü ise Albay Refet Bey’in komutasına verildi. Bu şekilde Kuvayımilliye birlikleri düzenli orduya katılacaktı.

Otorite altına girmek istemeyen Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe gibi Kuvayımilliye liderleri düzenli orduya karşı çıktı. Bu liderler Kuvayımilliye birlikleri ile çete savaşı tarzının devam etmesi gerektiğini, bu şekilde Yunan kuvvetlerinin yıpratılarak bıktırılacağını ve sonunda ülkeyi terk edeceklerini savunuyorlardı. Tüm ikna çabalarına rağmen düzenli orduya katılmayan Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe kuvvetleri, sonunda TBMM otoritesine karşı ayaklandılar. Üzerine gönderilen düzenli ordu karşısında başarılı olamayacağını anlayan Çerkez Ethem, Yunanlarla anlaşarak kuvvetlerini dağıttı. Demirci Mehmet Efe ise üzerine gönderilen kuvvetler karşısında geri çekilerek af diledi ve TBMM kuvvetlerine teslim oldu.

Çerkez Ethem
Çerkez Ethem

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu