Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Keşmir Sorunu (1947)

Pakistan’ın kuzeyinde bulunan Keşmir; verimli topraklara sahip, buğday ve pirinç tarımı yapılan bir bölgedir. Keşmir’in nüfusunun %80’i Müslümanlardan oluştuğu hâlde İngiltere, bu bölgenin yönetimini 1846’da bir mihraceye vermiştir. İki ülkenin bağımsızlığını kazandığı dönemde Keşmir, bu mihrace ailesinin yönetiminde bulunmaktaydı.

1947’de bağımsızlıklarını kazanan Hindistan ve Pakistan arasındaki sorunlar ilerleyen yıllarda çatışmalara yol açmıştır. Bu çatışmaların en önemli nedenini teşkil eden Keşmir meselesi, iki ülke arasında çözülememiş ve günümüze kadar gelmiş en önemli sorundur.

Pakistan’ın Keşmir’e (Harita 4.4) asker sevk ederek bölgeyi topraklarına katmak istemesine mihrace ve Hindistan karşı çıktı. Keşmir’in 1947’de Hindistan’a ilhakı, 1948’deki Pakistan-Hindistan Savaşı’nın sebebi oldu. Birleşmiş Milletlerin araya girmesi ve plebisit kararının alınması ile ateşkes sağlandı.

Keşmir’de ihtilaf içinde olan Hindistan ve Pakistan, dış politikada da farklı tercihlerde bulunarak birbirlerinden uzaklaştılar. Hindistan başlarda bağlantısızlık politikası takip ederken zamanla Sovyet Rusya’ya yaklaştı. Buna karşın Pakistan, Batı taraftarı bir politika izledi. ve 1954 sonrası ABD’den askerî yardım almaya başladı. Pakistan’ın 1955’te Bağdat Paktı’na katılması, SSCB’yi Hindistan yanlısı politika izlemeye yöneltti.

1959 Mart’ında Çin’in Tibet’i işgal ederek kendi sınırlarına dâhil etmesi, Çin-Hint ilişkilerinde gerginliğe neden olurken Pakistan-Çin ilişkilerini geliştirdi. Pakistan, Çin’i Hindistan’a karşı bir denge unsuru olarak gördü.

1963 Aralık ayından itibaren Keşmir’de Hindularla Müslümanlar arasında çatışmalar yaşandı. 1965’te Pakistan askerlerinin Keşmir’e girmesi ile savaş başladı. BM Güvenlik Konseyinin ateşkes çağrısına tarafların olumlu cevap vermesiyle ateşkes antlaşması yapıldı. SSCB aracılığı ile Pakistan ve Hindistan, Taşkent’te bir araya gelerek 10 Ocak 1966’da Taşkent Deklarasyonu’nu yayımladılar.

Keşmir sorunu, iki devletin konvansiyonel güçlerinin dışında önemli bir nükleer güç durumuna gelmelerine de yol açtı. Hindistan 500 bin dolayındaki işgal kuvvetiyle sağladığı yönetimini, insan hakları ihlalleri ile devam ettirmektedir.

Sonuç itibarıyla Keşmir halkı, 1949’da BM tarafından kabul edilen plebisit kararının hayata geçirilmesini, böylelikle kendi geleceklerine karar verme hakkını elde etmeyi istemiştir. Onların bu isteğine uluslararası kamuoyu ve evrensel kuruluşlar ilgisiz kalmıştır. Keşmir halkı, Hindistan’ın takip ettiği bastırma, sindirme ve asimilasyon politikalarına karşı 1987’den beri kendi imkânları ile mücadele vermektedir. Davalarını dünyaya duyurma ve ayrılıkçı veya terörist olarak gösterilmelerini engelleme gayretindedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu