Tarih Bilimi

İslam Coğrafyasının Korunmasında Osmanlıların Rolü

Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten kısa bir süre sonra İslamiyet’in hem en ileri temsilcileri hem de en etkin koruyucuları durumuna geldiler. Bunun en bariz örneği Osmanlılardır. Osmanlılar, 15 ve 16. yüzyıllarda gerçekleştirdiği fetihlerle bir dünya devleti hâline gelmiştir. Onların bu gücünden dolayı Hindistan, Kuzey Afrika ve Endülüs gibi coğrafyalarda yaşayan Müslümanlar, gayrimüslimlerin saldırı ve baskılarına karşı Osmanlıyı bir kurtarıcı olarak kabul ediyor ve sıkıştıkları zaman Osmanlıdan yardım talep ediyordu. Ancak bazı coğrafyaların uzaklığı ve Osmanlıyı meşgul eden farklı problemlerin çıkması bu yardımların amacına ulaşmasını zaman zaman engelliyordu.

1487 yılından itibaren İspanyol Krallığı’nın Endülüs Müslümanlarını Hristiyanlaştırmak için yaptığı baskılara karşı Endülüs Müslümanları Osmanlı Devleti’nden yardım talebinde bulundular. Osmanlı bu isteğe olumlu cevap vermesine rağmen Endülüs’ün uzaklığı nedeniyle yardımlar nihai amacına ulaşmadı.

İspanya Krallığı 1609 yılında Müslümanları sürgüne tabi tutmuştu. Osmanlı, sürülen Müslümanların bir kısmını gemilerle kendi topraklarına getirerek onları İspanyol zulmünden kurtardı. Örneğin Gırnata Müslümanları II. Bayezit’e bir temsilci göndermişti. II. Bayezit bu yardım talebine cevap olarak 1505 yılında Kemal Reis kumandasında bir donanma gönderdi. Kemal Reis, İspanya kıyılarını vurduktan sonra bir grup Endülüslü Müslümanı kurtararak Kuzey Afrika’ya ve İstanbul’a taşıdı. II. Bayazid’ten sonra padişah olan Yavuz Sultan Selim’e (1512-1520) de 1519 senesinde Cezayir halkı bir mektup göndererek gerek Endülüs gerekse Kuzey Afrika Müslümanlarının Hristiyan saldırıları karşısında güçsüz kaldıklarını bildirdiler. Yavuz, Safeviler ve Memluklülerle meşgul olduğu için onlarla ilgilenme fırsatı bulamadı.

İspanya Krallığı, 1509’da büyük bir ordu ile Cezayir’e saldırdı. Daha sonra 1535’te de Tunus’u egemenliği altına aldı. Müslümanları sömürmek ve Hristiyanlaştırmak amacını taşıyan bu saldırılar karşısında Osmanlı, hemen harekete geçti. Barbaros ve ağabeyi Oruç Reis’in çabalarıyla 1520’de Cezayir, İspanyolların tehdidinden kurtarılarak Osmanlının korumasına alındı. Sonra da Osmanlı kuvvetleri 1551’de Trablusgarp’ı, 1574’de ise Tunus’u İspanyollardan kurtardı. Böylece Kuzey Afrika İslam coğrafyasından koparılamadı ve Müslümanların Hristiyanlaştırılması da önlendi.

15. yüzyılda İspanyol ve Portekizliler, dayanıklı gemiler inşa ederek büyük coğrafi keşiflere çıktılar. Hindistan sularına gelen Portekizliler, doğu mallarının Akdeniz’e ulaşma noktalarına hâkim oldular. Bu durumdan rahatsız olan Memluklüler, Osmanlılardan yardım istedi. II. Bayezit, Selman Reis’i buraya göndererek onları yalnız bırakmadı.

Osmanlı, Uzak Doğu’daki Müslümanları da korumaya çalışıyordu. Örneğin Portekizler Endonezya’daki Açe’yi tehdit ettiklerinde Açeli Müslümanların yardım istemesi üzerine Osmanlı, oraya on yedi gemiyle yeterli miktarda top, tüfek ve cephane göndermiştir.

Yine Portekizlilerin Arap Yarımadası’nı tehdit etmesi üzerine Osmanlı, o bölge için de harekete geçerek önce Kızıldeniz ve Basra Körfezi’nde hâkimiyet sağladı. Sonra da Yemen’i Osmanlı topraklarına katarak Portekizlilerin kutsal topraklara yönelik tehdidini ortadan kaldırdı (1538). Osmanlı Devleti, Hindistan’da Gucerat ve Kaliküt’teki Müslümanların yardım isteği üzerine Hadım Süleyman Paşa’yı Hint Okyanusu’na bir donanmayla gönderdi. Bu donanma Portekizlileri Diu’da kuşattı. Daha sonra Yemen’e geri döndü.

Osmanlılar 16. yüzyılda Rus yayılmasına karşı Orta Asya’daki Müslüman Türklerle de bir birlik oluşturmanın planını yapmışlardır. Örneğin Karadeniz’den Hazar Denizi’ne ulaşmak için Don ve Volga nehirlerini bir kanalla birleştirmek istemişlerdir. 1569’da kanalın açılmasına başlanmış ve bir kısmı da açılmıştır. Daha sonra kışın bastırması ve ertesi yıl da Yemen’de isyanların çıkması42 bu çalışmaları engellemiştir. Çarlık Rusya’nın Orta Asya’daki Türk yurtlarını işgal ettiği sırada o bölgedeki Türklerin yardım çağrılarına da sessiz kalınmamıştır. Bölgeye özel görevliler gönderilmiş fakat Osmanlıyı meşgul eden başka problemlerin çıkması o bölgeye yapılan yardımların yetersiz kalmasına neden olmuştur.

Osmanlı Dönemi’nde Müslüman Türk askerleri İslam coğrafyasının yabancı işgali altına girmemesi için her yerde en zor şartlarda dahi mücadele etmiştir. Bu da Türklerin İslam’la özdeşleştiğinin bir göstergesidir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu