Türk Tarihi

İskitler’de Arabalar

Bozkır yaşantısında hayat daima hareketlidir: Erkeklerin günlük görevi at üzerinde sürüleri otlatmak ve avlanmaktır.

Bütün kabile ve boylar, yeni ve bazı otlaklar bulmak amacıyla, belirli zamanlarda çok uzaklardaki diğer belirli yörelere göç ederlerdi. Bu hareket göçebelerce hiyerarşik bir düzende paylaştırılmış coğrafyanın yönlendirdiği “yazlaklar” ve “kışlaklar” arasındadır.

Yaşlı kadınlar, çocuklar ve ihtiyar erkekler bütün ağırlık ve teçhizatlarla birlikte arabalarda göç ederler, erkekler ise at üzerinde sürüleri yöneterek göç kafilelerine öncülük eder ve yol gösterirlerdi, genç kızlar ve kadınlar da yine at sırtında erkeklerine yardımcı olurlardı.

Arabalar, öküzler/sığırlar tarafından çekilirdi. Arkeolojik bulgulara göre tekerlekler masif ahşaptan veya “altı kollu olarak” işlenir ve üzerine de demir bir çember geçirilirdi. Özellikle bu uzun göçler sırasında 4 ve 6 tekerlekli arabalar revaçtadır. Bunlar aynı zamanda, İskitlerin “seyyar evleri”dir.

Arabanın üzerine aynen çadır şeklinde bir ahşap çatkı raptedilmekte, bu çatkının üzerine ise keçe veya kenevirden dokuma kalın kumaşlardan bir örtü ile kaplanmaktadır. Arabanın içinde de halı ve kilimler serilidir. Araba, aynen “at” gibi kutsaldır. Bazı kurganlardaki “arabalı gömüler” bunu açıkça yansıtmaktadır. Ayrıca zengin tezyinatlı özel cenaze arabaları, hanlar ve beyler için kullanılmıştır.

Pazırık kurganlarında bunların çok çarpıcı örnekleri bulunmuştur. Ölen hanlar ve beyler tüm silahları ve tören giysileri kuşandırılarak egemen olduğu topraklarda tam 40 gün dolaştırılmaktadır. Bu tören sırasında yollara dökülen halk silahları ile ellerini yüzlerini yaralamakta ve bir yas işareti olarak saçlarının ucunu kesmektedirler.

Ölen kralların defin merasimi bütün halkın katılımıyla yapılırdı. Yani ölü için verilen yemeğe ve cenaze törenine mevtanın mensup olduğu boyun tüm üyeleri katılırdı . Bu özellikle Herodot’ta ayrıntılarıyla verilen törenler, Hunlar’da ve diğer Türk boylarında tarih boyunca devam etmiştir.

Bu ulu ölülerin 40 gün dolaştırılma geleneği, İslamiyet’ten sonra, sadece ve sadece Türkler arasında var olan, Hz. Muhammed için Süleyman Çelebi tarafından kaleme alınan “mevlid”in kırkıncı gün okutulması ile halen yaşatılmaktadır. Sözü geçen çadırlı arabalar, bozkır kültürünün tipik öğelerinden biridir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu