İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

İnkılapçılık İlkesinin Önemi ve Sonuçları

Yeni Türk Devleti, Millî Mücadele ve onu tamamlayan Türk inkılabının temel ilkeleri üzerine kurulmuştur. Bu mücadele öncelikle Osmanlı Devleti’ni işgal eden emperyalist güçlere karşı  erilmiştir.  Bunun ardından çağın gereklerine cevap vermeyen devlet kurumları yeniden düzenlenmiştir.

İnkılaplar sayesinde Türk toplumuna her yönden gelişme ve ilerleme yolu açılmıştır. Yapılan yeniliklerle kişi egemenliğine son verilerek millet egemenliğine dayalı bir yönetim kurulmuştur. Dine dayalı devlet yapısının yerini laik devlet yapısı almıştır. İnkılaplar sayesinde Türk Devleti yeni kurumlarıyla çağdaş ve dinamik bir yapıya kavuşturulmuştur. Sosyal hayatta, eğitimde, kültürde ve ekonomik alanda Türk toplumuna yeni ufuklar açılmıştır. İnkılapçılık zamanla toplumda oluşacak gereksinimleri karşılayacak gelişme ve yenileşmelere imkân vermiştir. Böylece milletin sağlıklı bir şekilde varlığını devam ettirmesi sağlanmıştır.

Atatürk: “Türk milleti siyasi ve sosyal inkılapların hakiki sahibidir. Milletimizde bu kabiliyet ve gelişim olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet yetmezdi. Bizim ilham kaynağımız doğrudan doğruya Türk milletinin vicdanıdır.” diyerek inkılapları Türk inkılabı olarak adlandırmış ve millete mal etmiştir. İnkılapçılık; Türk inkılabının çağdaş ve sürekli yeniliklere açık olmasını sağlamış, inkılapları dogma olmaktan kurtarıp geliştirilmesinde etkili olmuştur.

Atatürk’ün “Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.” sözleriyle de belirttiği gibi inkılapçılık ilkesi Türk toplumunun daima ileriye gitmesini sağlamıştır. Bu ilke yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de köklü bir değişiklik yapmıştır. İnkılaplar büyük Türk milletinin dinamik ideali hâline gelmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu