Türk Tarihi

İlk Türk Devletlerinde Yaşam Biçiminin Sanata Etkisi

İlk Türk devletlerinin konargöçer yaşam tarzı, Türklerin kendilerine has bir sanat anlayışının ortaya çıkmasını ve bu doğrultuda eserler vermesini sağlamıştır. Bu yaşam tarzında daha çok taşınabilir eşyalar üzerindeki süslemeler ön plana çıkmıştır. Konargöçer hayat şartlarına uygun olarak, hayvancılık temel geçim kaynağı olduğu için ilk Türklerin sanat anlayışında hayvan üslubu denilen süsleme sanatı belirgin olarak işlenmiştir.

Bu tarz sanat anlayışında (Görsel 6.3); kemer tokaları, hançer kabzası ve at koşum takımları üzerine süslemeler yapılmış, yapılan süslemeler; pars, kaplan, aslan, kurt, at, koyun ve kartal gibi hayvan figürlerinden oluşmuştur. İlk Türk toplumlarının inancında hayvanlara farklı anlamlar yüklenmiş; aslan ve kartal güç ve kudreti, kurt özgürlüğü, kaplumbağa ise ebediyeti sembolize etmiştir.

Bu süslemelerin yanında; kilimler ile altın ve gümüş gibi değerli eşyalar üzerine işlenilen motifler ve hükümdar tahtlarındaki süslemeler, Türklerin sanat anlayışındaki inceliğin göstergesidir. İlk Türklerde gelişmiş şehir mimarisine Uygurlarda rastlanmasına rağmen Moğolistan’da yapılan kazılarda Hun Dönemi’ne ait surlarla çevrili şehir kalıntılarının bulunması, Kök Türklerde; ordu, ordu-kent, ordu-balık gibi isimler verilen kale tarzında yerleşim yerlerine rastlanması, Hunlar ve Kök Türklere ait küçük şehir kalıntılarının olduğunu gösterir.

İlk Türk devletlerinde, suni tepelerin dünyanın merkezini temsil ettiğine inanılır, kağanın otağı veya sarayı da bu tepeler üzerine kurulurdu. İlk dönem kent geleneği mimarisi kağanların otağı veya sarayları merkez alınarak gelişmiştir. Kağanların oturduğu yerin etrafına boylar tarafından çadırlar kurulmuş, taş ya da ağaç malzemeden oluşan iki katlı konutlar yapılmış, daha sonra da kurulan bu şehrin etrafı savunma duvarları ile çevrilmiştir. Bu şekilde planlanan şehir, dik açılı yol sistemi ile kare planlı bir yapı şekline dönüşmüştür.

Şehirlerle ilgili sınırlı sayıdaki bulgular nedeniyle Hun Dönemi’ne ait mimari kalıntı olarak kurganlar (mezarlar) ve sonraki dönemlere örnek teşkil etmiş çadırlar vardır. Hunlara ait kurganlar, dönemin sanat anlayışına dair önemli bilgiler sunmaktadır. Türkler ölülerine büyük saygı gösterdikleri için atalarının kurganlarını toplum tarafından kutsal kabul edilen dağ dorukları, dağ etekleri, su kenarları, su yatakları, ormanlık alanlar ve göl kenarlarına yapıyorlardı. Song Gölü’nün özellikle doğu kısmında çok sayıda kurgan bulunmasının sebebi de budur. Hazar bölgesine seyahat eden İbn-i Fadlan; “Hazarlar, hakanlarının mezarlarını İtil Irmağı’nın yatağına yaparlardı.” ifadesini kullanmıştır.

İlk Türk devletlerindeki kurganlar çeşitli büyüklüklerde yapılmıştır. Toprak içerisine dikdörtgen veya kare şeklinde yapılan kurganlar, bir veya iki odadan oluşmuş ve bu kurganların duvarları karaçam kütükleriyle yapılmıştır. Kütüklerin birleştirilmesinde çivi kullanılmamış, kütükler oyuklarla birbirine geçirilmiştir. Dört taraftan kirişlerle desteklenen tavan da ahşaptan yapılmıştır. Tavan’ın üstü toprakla örtülmüş, bu toprağın etrafı ise daire şeklinde veya oval olarak taşlarla çevrilmiştir. Ölen kişinin cesedi, ağaçtan oyulmuş bir lahit içinde ağaç ve kütüklerden yapılmış zemin döşeme üzerine yerleştirilmiştir. Ölen kişi önemli biriyse kurganın duvarları ve zemini keçelerle kaplanmış ya da kumaş parçalarıyla süslenmiş, bu keçe ve kumaş parçalarına ise hayvan figürleri işlenmiştir. Ölen kişinin hayattayken kullandığı at koşumları, silahları vb. eşyaları da kurgana konulmuştur. Eşyaların kurgana konması geleneği, Türklerde ahiret inancının olduğunu göstermektedir.

Kök Türklerden itibaren mezarların üzerine çeşitli yapılar (anıtmezar) inşa edildiği seyyahların verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır. Çin yıllıklarında Türklerin mezarları konusunda şöyle bir ifadeye rastlanmıştır. “Türkler mezarın üzerine bir ev yapar, bu evin içine ölen kişinin resmini çizer, evin duvarlarına da ölen kişinin hayattayken katıldığı savaşları belirtirler.”

İlk Türklerde ortaya çıkmış olan önemli kurganlardan bazıları; Pazırık Kurganları, Noin Ula Kurganı, Esik Kurganı, Kudırge Kurganı, Gök-Bulak Kurganı ve Tuyahta Kurganıdır. Esik Kurganı’nda ortaya çıkan Altın Elbiseli Adam buluntusu, Türklerin sanattaki inceliğine güzel bir örnektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu