Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Asya ve Avrupa’da Yaşanan İnsan Hakları İhlalleri

Nazi Almanyası kendi ülkesinde ve işgal ettiği bölgelerde insan haklarını ihlal etmekten geri kalmamıştır. Bu sayede bir korku imparatorluğu oluşturarak hem kendi iktidarını sağlamlaştırmış hem de işgal bölgelerinde kendine yandaşlar bulmuştur. Böylece askerî ve lojistik alanlarda rahatlayarak işgalleri kolaylaştırıp kalıcı hâle getirmiştir.

Nazilerin Yahudilere karşı yaptığı hak ihlalleri 1933’te başlamıştır. 1935’te çıkarılan Nürnberg (Nünberg) Kanunları ile Yahudi ve Romanlara karşı ağır vergilendirme, müsadere, toplumdan dışlama gibi uygulamalar başlatılmıştır. 10-13 Kasım 1938’deki Kristal Gece eylemleri ile Yahudi karşıtlığı farklı bir boyut kazanmıştır. 1939’dan itibaren Polonya’nın Yahudi nüfusu tecrit edilerek gettolarda yaşamaya zorlanmıştır.

II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile Yahudiler, Romanlar ve işgal edilen bölgelerdeki halklar toplama kamplarındaki gaz odaları ve fırınlarda soykırıma (holokost) tabi tutulmuştur. Bu ölüm kamplarının en bilineni yüz binlerce insanın öldürüldüğü Auschwitz (Autvitçz) kampıdır. Sakatlar, doğuştan engelliler, savaş tutsakları, komünistler, iç muhalefet üyeleri ve daha birçok insan toplama kamplarında sistemli bir şekilde öldürülmüştür. Bu şekilde öldürülenlerin sayısının 6 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Ayrıca ilerleyen Alman ordularının işgal ettiği bölgelerde Einsatzgruppen (Aynzatgruben) adı verilen birlikler ölüm listeleri oluşturarak infazlar gerçekleştirmiştir.

İşgal edilen bölgelerde ilkokul ve teknik okulların dışındaki tüm yükseköğretim kurumları kapatılmıştır. Tüm kaynaklar sömürülmüş, esir edilen milletlerin Germenleştirilmesi yoluna gidilmiştir. Tüm bu faaliyetler oluşturulmaya çalışılan grossraumlarda [grosraum (büyük alanlar)] yeni düzen adına sistemli şekilde yapılmıştır.

SSCB, insan hakları ihlalleri noktasında Almanya’dan farklı değildi. Almanya aleyhine yürüttüğü siyasetin bir gereği olarak işgal ettiği bölgelerde yandaşlar tesis etti ve kendi sosyalist fikirlerini yaymaya çalıştı. Böylece kendine uydu devletler oluşturarak arzuladığı dünya düzenini kurmak istedi. SSCB, savaşın son aşaması olan 1944-45 yıllarında Alman işgalini sonlandırmak bahanesi ile girdiği ülkelerde (Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Çekoslovakya ve Polonya) kendine muhalif olan gruplara karşı her türlü insan hakkı ihlalinden çekinmedi.

SSCB, insan hakları ihlallerini ülkesindeki azınlıklara da uyguladı. Sovyet idaresine itaat etmeyen bilim insanları Gulag denen kamplarda çalıştırıldı. Devletin savaş ortamından dolayı ihtiyaç duyduğu gıdalar zorla toplanarak halk açlığa ve ölüme mahkûm edildi. Azınlık durumundaki halklar ve özellikle de Türkler zorla cepheye götürülerek ön saflardaki ölüm birliklerinde savaşa zorlandı. 1943’te topyekûn sürgüne gönderilen Karaçaylılar Kafkasya’dan sürgün edilen ilk halk oldu. 1944’te insanlık dışı hareketlerle 190 bin Kırım Tatarı ve 115 bin Ahıska Türkü Rusya’nın farklı bölgelerine sürgün edildi. İnsanlar, topraklarına el konularak devlete ait çiftlikler olan kolhozlarda zorla çalıştırıldı. Savaş sanayisinde olumsuz şartlarda çalıştırılan ve hiçbir karşılık alamayan işçiler hak ihlaline uğratılarak açlık ve ölüme maruz bırakıldı.

Nazi Almanyasının ve SSCB’nin insanlık dışı uygulamalarından biri de “Ya bendensin ya da karşı taraftan.” anlayışıydı. Bu iki devlet arasındaki savaşa sahne olan Avrupa kıtası, tarihin gördüğü en büyük insanlık dramlarına şahitlik etti. Çünkü küresel savaş Avrupa kıtasında bu iki devlet arasında yaşandı.

Her iki devlet de sadece kendi rejimleri ile bu doğrultuda kuracakları yeni dünya düzenini gerçekleştirmeyi amaçladı. Bunun yanı sıra Afrika ve Asya bölgelerinde de insan hakları ihlalleri görüldü. ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombası neticesinde yüz binlerce masum insan öldü. Atom bombalarının günümüze kadar gelen radyasyon etkileri nedeniyle pek çok insanda sağlık sorunları görüldü. Japonya’nın Asya’yı işgalinde de insan hakları ihlalleri yaşandı.

Savaşta ölen 50 milyon insanın yaklaşık 28 milyonu sivildi. Acımasızca yapılan hava bombardımanlarında milyonlarca insan mağdur oldu. Savaş sonrası oluşan yeni sınırlardan dolayı mülteci sorunları yaşandı. Açlıklar, ortaya çıkan yeni hastalıklar, temel hakların hiçbirinin gözetilmemesi ve daha birçok vahim olay insanlığı derinden yaraladı. Tüm bu ihlaller ve saldırgan tutumlar acıları beraberinde getirdi. Yeni acıların ve dramların yaşanmaması için dünya milletlerinin adımlar atması gerekliliği ortaya çıktı.

Uzun vadede barış için atılması düşünülen adımlardan önce savaş sırasında yaşanan insan hakları ihlalleri ve insanlık suçları için Almanya ve Japonya’da mahkemeler kuruldu. Özellikle Almanya’da kurulan Nürnberg Mahkemeleri dünya ve insanlık tarihi açısından önem arzetmektedir.

Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi ABD, SSCB, Fransa ve İngiltere tarafından Nürnberg Adalet Sarayı’nda kuruldu. İki yüzün üzerinde oturumun yapıldığı davalarda asker, siyasetçi, sanayici birçok savaş suçlusu Nazi yargılandı. Nazilerin tasfiyesinin amaçlandığı bu davalarda birçok idam cezası verildi. Tokyo’da kurulan Savaş Suçları Mahkemesinde ise Japon İmparatoru ve Prensi hariç tüm yetkililer yargılandı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu