İslam ve Diğer Dinler Tarihi

Dua ve Namaz

Sözlükte “çağırmak, seslenmek, istemek ve yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua, bütün dinlerde
insanın bütün benliğiyle kutsala yönelerek
maddi ve manevi isteklerini ona arz
etmesidir. Dua, kul ile kutsal varlık arasında
bir diyalog anlamı taşır. Duada saygı ve
istek bir aradadır. Dua sadece sıkıntılı anlarda
değil, rahatlık durumunda da yapılan
bir zikir ve ibadettir. Dualar, kabul edileceğine
inanılarak gönülden, alçak sesle ya da
gizlice yapılır. Günahtan pişmanlık ve tövbe
etmek gibi sebepler yerine getirildikten
sonra dua yapılmalıdır.

İslam’a göre dua, doğrudan Allah’a yapılır
ve araya herhangi bir aracı konulmaz.
Kur’an-ı Kerim’de bir ayette Allah’ın kullarına
çok yakın olduğu şöyle belirtilmiştir:
“Kullarım, beni senden sorarlarsa
(bilsinler ki) gerçekten ben (onlara çok)
yakınım. Bana dua edince dua edenin
duasına cevap veririm (kabul ederim). O
hâlde, doğru yolu bulmaları için benim
davetime uysunlar, bana iman etsinler.”
Hz. Peygamber ise, “Dua ibadetin
özüdür” diyerek duanın önemine işaret
etmiştir.

Yahudilikte sinagogda yapılan ibadetler duadan
ibarettir. Hristiyanlıkta ise dua, İsa merkezli
olmak üzere Tanrı (Peder) ve kutsal ruhu
anmakla yapılır.

Namaz (salat), sözlükte, dua, istiğfar ve
övgü anlamlarına gelir. Dinî bir kavram olarak
namaz, İslam’ın beş esasından biridir.
Namazda, her türlü zikir ve tespih vardır.
Beden, akıl ve kalp ile kılınan namaz insanı fenalıklardan
korur. Kur’an, bu hususu şöyle ifade
eder:

“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı
oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz,
insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı
anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir.
Allah, yaptıklarınızı biliyor.”

Kur’an-ı Kerim, Allah’ın diğer peygamberlere
ve onların ümmetlerine namazı emrettiğini birçok
ayette haber vermiştir. Hz. Âdem, Nuh, İdris, İbrahim,
Lut, Lokman, Zekeriya, Yakup, İshak, Musa ve İsa peygamberlere namazın emredildiği ayetlerde
açıkça ifade edilmiştir. Mesela Hz. Musa’ya Yüce Allah: “Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka
hiçbir ilah yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” şeklinde buyurmuştur.
Hz. İsa ise beşikteki mucizevi konuşmasında Allah’ın namazı kendisine emrettiğini şöyle ifade etmiştir:
“Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı
emretti.”

Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığı üzere İsrailoğullarına namaz emredilmiştir. Ancak mevcut
Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında açık bir namaz emri yoktur. Onların ibadetleri dua ve ayin
şeklindedir.

Yahudilikte Kudüs’e dönülerek ayakta yapılan ibadette (amida) kıyama benzer bir duruş ve rükûya
yakın bir hareket olmakla beraber İslam’daki
namazın yerini tutmaz.

Yahudilikte sabah, öğle ve akşam yapılan günlük,
cumartesi günleri sinagogda yapılan haftalık
ve Yom-Kippur (tövbe günleri) da yapılan yıllık
ibadetler vardır.

Yahudilikte ibadet ferdî olarak ve cemaatle yapılır. Ferdî ibadetler evde toplu ibadetler ise sinagoglarda
yapılır. Sinagog (havra)da yapılan toplu ibadet, on iki yaşını geçmiş en az on kişi ile yapılır.
Kadınlar erkeklerden ayrı bir mekânda başları örtülü olarak sadece ibadeti izlerler. İbadetlerden önce
abdest (Takdis edilmiş suya el daldırıp bileklere kadar el yıkamak) vardır. Kippur Günü’nde tüm
vücut yıkanır ve güzel elbiseler giyilir. Ayrıca toprakla teyemmüm de yaparlar.

Yahudilerde evler adeta mabet gibidir. Evde, “mezuza” denilen bir silindir içine rulo hâlinde
konulmuş Tevrat metinleri bulunur. Rulolar, üzerinde “şema”’duasının ilk iki paragrafının yazılı
olduğu kılıflar içinde bulunur ve Yahudi evinin giriş kapısının arkasında yüksek bir yere asılır.

Haftalık şabat ayini evde de yapılabilir. Bu durumda evin hanımı özel şamdanlar içindeki mumlar
üzerine şu duayı okuyarak ibadeti başlatır: “Ey Tanrı! Bizim Allah’ımız, kâinatın hâkimi, emirleriyle
bizi takdis eden ve bize şabat ışığını tutuşturmamızı
emreden Tanrı hamt sanadır.” İbadet esnasında baba
ve çocuklar annenin etrafında toplanırlar. Baba eline
bir fincan özel bir içecek alır ve hayır dua yaptıktan
sonra herkese birer yudum içirir. İbadetten
sonra dua yemekle son bulur.

Yahudilikte ibadet dili genellikle İbranicedir. Bununla
beraber Aramice de kullanılır. İbadetin özünü
ise Tevrat tomarlarının açılıp okunması oluşturur.
İnanç esaslarını kapsayan şema duası okunurken
ayağa kalkılır.

Haftalık şabat (cumartesi) Tanrı’nın kâinatı yarattıktan
sonra dinlendiği günü ifade eder. Nitekim
Tevrat’ta bu husus şöyle ifade edilir: “ Ve Rab Allah
yedinci günü mübarek kıldı ve onu takdis etti; çünkü
Allah yaratıp yaptığı bütün işten o günde istirahat
etti.” Ortodoks Yahudiler o gün ateş yakmaz,
elektrikli ve ateşli aletler kullanmaz. O günü, tatil
ve ibadetle geçirirler, herhangi bir iş yapmazlar.

Hristiyanlıkta Hz. İsa tarafından ayin ve dua telkin
edilmiş; ancak kesin bir ibadet şekli belirtilmemiştir.

325 İznik Konsülü’nde kabul edilen dua ve ayinler de zamanla Protestan mezhebi tarafından
değiştirilmiştir. Bununla beraber ayinlerde şu ortak yönler vardır:

– Tanrı ibadetin tek kaynağıdır. (Vaftiz olmak ve Tanrı’ya yönelmek.)
– İbadetin gayesi Tanrı’da birleşmektir.
– İbadet, hayatı değiştirici olmalıdır. Ruh, manevi dünyaya yönelmelidir.
– Kurtuluş ancak kutsal ruhun öncülüğünde olur.

Hristiyanlıkta günlük dua ve ibadetler genelde
kilisede ve papazın yönetiminde yapılır.
Çünkü papaz, dua ve ibadetlerin kabulü için aracıdır.
İbadetlerde Yeni Ahit’ten ve Eski Ahit’in
özellikle mezmurlar kısmından bölümler ve ilahiler
okunur. Hristiyanlıkta haftalık ayin ve dua
ibadeti, pazar günleri yapılır. Haftalık ibadetin
cemaatle
yapılması gerektiği için pazar günü
kiliseye gitmek çok önemlidir. Çünkü bugün,
Hristiyanlıkta en önemli ibadet olarak görülen
evharistiya ayini icra edilir. İsa’nın havarileriyle yediği yemeğin anısına yapılan bu ayinde kutsal kitaptan
pasajlar okunur, ilahiler söylenir, vaaz ve dualar edilir. Günah itirafı, kuvvetlendirme, nikah ve
son yağlama gibi ayinler Hristiyanlığın belli başlı dinî törenlerindendir. Ayrıca noel, paskalya ve haç
yortusu gibi kilisede yıllık olarak yapılan ayinler de vardır.

Hinduizmde ibadet tanrıların heykellerinin önünde yapılır. Herkes kendi tanrısının putuna ibadet
ettiği için vakti ve şekli düzenli olan bir ibadeti yoktur. Hinduların evlerinde tanrı heykellerinin
bulunduğu bir köşe vardır. Burada putlara saygı gösterilir, onların bakım ve temizliği yapılır.18 Bir
Hindu, günlük ibadetini yapmak için sabah gün doğmadan kalkar ve Hinduizmin
besmelesi olan
“om” kelimesi ile tanrısının ismini anar. Saçlarını
başının üzerinde toplar, belden yukarısı ve ayakları
çıplak bir biçimde doğuya doğru yönelir ve bağdaş kurup oturur. Derin bir tefekküre dalarak nefesini
kontrol altında tutar. Bu esnada kutsal kitap Vedalardan dualar okur. Tanrısının putuna su serper ve
ona çeşitli kurbanlar sunar. Aynı ibadeti biraz daha kısa olarak akşam vaktinde
de tekrarlar.

Budizmde de ibadet, bu dinin kurucusu
Buda’nın heykellerine tapınma şeklinde gerçekleştirilir.
Kişi, Buda heykelinin önünde diz çökerek ellerini yüzünün
hizasında ve avuç içleri yan yana gelecek şekilde
birleştirir. Duaya Buda’ya saygı cümleleriyle başlar.
“Buda, Drahama ve Sangha’ya sığınırım!” der. Bazen
saygı ve tapınma bir nevi secdeyle sona erer.

Caynistlerin de ibadetlerinde her şey rahip ve rahibelere
bağlıdır. Önceleri gezgin olan zahit rahipler büyük
manastırlar yaparak buralara yerleştiler. Bunlar, kutsal
metin ve ilahiler okuyarak ruh ve bedenlerini terbiye
ederler. Caynistler, mabetlerdeki heykelleri takdis ederek
bunların önlerinde ilahiler söylerler. Heykellerin önlerine lamba, tütsü koyar ve onları çiçeklerle süslerler.
Ayrıca onlara meyve ikram ederler.21 Caynistler, özellikle sabahleyin güneş doğarken tapınaklarındaki
Tirthankara heykelleri önünde meditasyon yaparlar ve secde ederler. Etraflarında dönerek
onları selamlarlar.

Sihler tek tanrıya ibadet ederler. Adi- Grant adlı kutsal kitaplarından bazı dualar okurlar. Onların
ibadeti çok basittir. Altın Mabet’ in havuzunda ibadet maksadıyla yıkanırlar. Ve kutsal kitaptan
bölümler okurlar. Toplu ibadetleri en saygın kişi yönetir. Mabetlere girmeden ayakkabılarını çıkarırlar
ve kadın-erkek başlarını örterler.

Konfüçyanizmde ibadet, Konfüçyüs’ün Tien
diye adlandırdığı yüce tanrı ve diğer ruhanilere
tapınmak, onlara dua etmek ve kurban sunmaktan
ibarettir. Çin genelinde yaygın olan atalara
saygı ibadet sayılır. İbadetlerde saygı, samimiyet
ve sadelik esastır. Çünkü dinin özünü ahlakî
değerler ve erdemli davranışlar oluşturur.

Taoizmde ibadetler yüce tanrı kabul edilen
Shang-Ti’ye yapılır. Taoizmde ruhun ölümsüzlüğüne
ve iyilerin Tao ile birleşerek bu dünyada
mutluluğa ulaşacağına inanılır. Taoizmdeki
manastır ve rahiplik anlayışı sonradan benimsenmiştir.

Zerdüştlükte ibadet tek tanrıya yapılır. Bu
dine inanan kişi, mabede girmeden önce ellerini
ve ayaklarını yıkar. Mabede girerken ayakkabılarını
çıkarır ve günahlarının bağışlanmasını
diler. Mabette rahip aracılığıyla kutsal ateşin
külleri alınır. Kutsal
metinlerden bazı parçalar
okunarak dua edilir ve ateşe sırt çevrilmeden
geriye doğru gidilerek kapıdan çıkılır.
Mabetteki
ibadet ferdîdir. Rahipler, Tanrı’nın azametini
temsil eden mabetteki ateşin devamlı yanmasını
sağlar. Ayrıca günde beş defa ateşin temizleme
ve koruma ayinini yaparlar. Kutsal kitap
Avesta’dan bazı kısımları okur. Ateş, güneş ışınlarından
ve insan nefesinden korunacak şekilde
muhafaza edilir. Erkek ve kız çocukları iyiyi ve
kötüyü birbirinden ayırt edebilecek yaşa geldiklerinde
“naujote” adı verilen bir törenle
dinî öğretilerinden
sorumlu hâle gelirler. Zerdüştlükte
rahipler sınıfı dışındakiler için ibadetin
vakti ve
günü yoktur.

Eski Türklerde tek tanrı inancı vardı. Eski
Türk dininde düzenli günlük ibadetlerin
ve ibadethanelerin bulunduğuna dair açık bilgi yoktur.
Ancak Çin kaynakları,
uyun-se diye adlandırdıkları
bir tapınak
veya ibadethanenin Türklerde
mevcut
olduğunu bildirmektedir. Eski Türklerde
ecdat mağaraları, mukaddes dağlar,
yersular,
hakanın otağı, obalar, abidevi mezarlar, ev veya
Türk çadırı önemli dinî merasimlerin yapıldığı
mekânlar olmuştur. Baş açık, yüz ve eller göğe
doğru dönük Tanrı’ya dua edilirdi.Tanrı’ya tapınma,
doğuya yönelerek ve diz çökülerek yapılırdı.

Türklerde özellikle resmî büyük ayinlerin
başkanlığını veya yöneticiliğini
hakan yapmaktaydı.
Kamlar ise ayin sırasında
özel ilahiler
söyler, ruhları ve ataları çağırır, sihirli davulunu
çalarak göğe yükselip inmeyi
temsil ederdi.

Eski kabile dinlerinden biri olan Dinka dininde ibadet, insanüstü kuvvetlerin en büyüğü olan ve
yaratıcı olarak kabul edilen Nihialik’e devamlı tekrarlanan dua cümleleriyle yapılır. İbadet ve dualarla
yüce güç olan Nihialik’ten sağlık ve yağmur istenir.

Ainu dininde tanrılara ve ruhlara saygı vardır. Maori dininde rahipler eşliğinde ilahilerle ayin yapılır.
Ga dininin kutsal mekanları ve rahipleri yoktur.  

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu