Türk Tarihi

Cengiz Yasası ve İlk Türk İslam Devletlerindeki Hukuk Anlayışı

İlk Türk İslam devletlerinde hukuk, “Adalet mülkün temelidir.” anlayışına göre hazırlanmıştır. Bu anlayışa göre devletin temelinin hukuk olduğu kabul edilmiş ve kanun gücü her türlü gücün üstünde tutulmuştur. Bu anlayışla birlikte doğru kanunlar yapma, yapılan kanunları adaletle uygulama ve hiçbir ayrıma yer vermeden bütün insanlara eşit davranma anlayışı da gelişmiştir.

Karahanlılar Dönemi’nde yazılan Kutadgu Bilig adlı eserde adaleti bizzat hükümdar temsil etmiştir. Eserde hükümdarın görevi, doğru kanunlar koyma ve bu kanunları adaletli bir şekilde uygulama olarak ifade edilmiştir.

Cengiz Yasası’nın oluşum sürecine bakıldığı zaman, Moğolların ilk zamanlarda yazılı bir kanunlarının olmadığı görülür. Cengiz Han, bazı Türk topluluklarını ele geçirdikten sonra sadece Moğolların değil, Türklerin bir kısmının da hanı (yöneticisi) olmuştu. Kurduğu bu devletin idaresi için kanunlara ihtiyaç duyan Cengiz Han, kanun oluştururken Türk töresinden ve eski geleneklerden etkilenmiş, bu töre ve geleneklere yeni ilaveler yaparak oldukça sert cezaları olan Cengiz Yasası’nı oluşturmuştur.

Cengiz Yasası’nın çok az bir hükmü İslâm hukukuna uygundur. Türk İslam devletlerinin hukuk anlayışında adaletli yönetim temel alınmıştır. Cengiz Yasası’nda ise adaletten ziyade Cengiz Han’ın yaşadığı tecrübeler yasalara yansımıştır. Disiplin ile düzenin korunmasını amaçlayan bu yasalar, çok şiddetli bir şekilde uygulanmıştır. Bu yasaların bir kısmı aşağıdaki gibidir.

Cengiz Yasası’ndan Bazı Maddeler

  • Yasa; birbirini sevmeyi, zina suçu işlememeyi, hırsızlık yapmamayı, yalan yere şahitlikte bulunmamayı, hain olmamayı,
  • ihtiyarları ve fakirleri korumayı emreder. Bu söylenenlere karşı aykırı davrananlar ölümle cezalandırılır.
  • Kim bilerek yalan söyler, sihirbazlıkla uğraşır, bir başkasını gözetler, kavga eden iki kişinin arasına girer ve kavga edenlerden birine yardım ederse ölümle cezalandırılır.
  • Bir savaş esirine, onu esir edenin izni olmaksızın yiyecek ve giyecek veren de ölüme mahkum olur.

Sadri Maksudi Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk, s. 165-168

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu