Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Büyük Güçlerin Orta Doğu ve Afrika Politikaları

Orta Doğu coğrafyası; coğrafi konumu, sosyokültürel özellikleri ve doğal kaynakları ile tarih boyunca devletlerin egemen olmak istedikleri bir bölge oldu. Bölgedeki önemli yer altı kaynaklarının Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde olması, sanayileşmiş Avrupa devletlerini Osmanlı Devleti’ni yıkmaya yönelik politikalar oluşturmaya yöneltti. İngiltere ile Fransa arasında Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmaya yönelik Sykes-Picot Antlaşması ve Balfour (Balfur) Deklarasyonu, Orta Doğu’nun şekillenmesindeki önemli yapı taşlarından oldu.

Bölge, Osmanlı Devleti’nin tasfiyesi ile emperyal devletler olan İngiltere ve Fransa’nın paylaşım alanı hâline geldi. İngiltere, Arap halkını Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmak için özellikle Mekke Şerifi Hüseyin ile birtakım antlaşmalar yaptı. Araplara, Arap Devletleri Konfederasyonu kurmayı vadederek bazı Arap aşiretlerini bağımsızlıklarını elde etmeleri için kışkırttı.

Bolşeviklerin gizli antlaşmaları açıklaması ve ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girince yayımladığı Wilson İlkeleri üzerine İngiltere ve Fransa, 7 Kasım 1918’de bölge ile ilgili bir deklarasyon yayımladılar. Bu deklarasyona göre Orta Doğu bölgesinde halkların kendi serbest seçimlerine dayanan millî hükûmet ve idareler kurulacaktı.

İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Balfour, 2 Kasım 1917’de Uluslararası Siyonizm Hareketi’nin liderlerinden Lord Rothschild’a (Lord Rotşayıld) bir mektup göndererek Filistin’de Yahudilere bir yurt kurulması çabasının ülkesi tarafından destekleneceğini bildirdi. Böylece Amerika’nın sempatisini kazanmayı amaçladı. Diğer İtilaf Devletleri tarafından da desteklenen bildiri, bölgede kurulacak İsrail Devleti’nin temeli oldu. Tayyar Arı, Orta Doğu

Paris Barış Konferansı’na katılan Mekke Şerifi Hüseyin’in oğlu Faysal, Arap bağımsızlığını savundu fakat verilen sözlere ve yapılan antlaşmalara rağmen dikkate alınmadı. Orta Doğu’nun paylaşımı için 24 Nisan 1920’de San Remo Konferansı düzenlendi. San Remo Konferansı’nda Avrupa devletleri, kurulacak manda yönetimleri ve bunların paylaşımı konusunda anlaşmaya vardı. İngiltere daha önce aldığı Mısır ve Basra Körfezi dışında Ürdün, Irak ve Filistin’i; Fransa ise Lübnan ve Suriye’yi manda yönetimi hâline getirdi. Büyük devletlerin kurdukları bu sistem karşısında oluşan etkin ve şiddetli muhalefet, Batılı devletlerin ileride hesaplaşmak zorunda kalacakları milliyetçi güçleri harekete geçirecektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu