Tarih Bilimi

Bilimin Başlangıcı Antik Yunanistan

Bundan 2400 yıl önce, Aristo adında bir Yuannlı, kuşların nasıl oluştuğunu bir yumurta deneyiyle anlamaya çalıştı.

Aristo, Hayvanların Tarihi anlamına gelen Historia Animalium adlı yapıtında deneyin düzeneğini şöyle anlatıyor: “Yirmi ya da daha fazla yumurta alıp civcivlerin yumurtalarından çıkmasını sağlamak için onları iki ya da daha çok tavuğun altına yerleştirin. Sonra kuluçkanın ikinci gününden son güne değin, her gün bir yumurtayı alıp incelemek üzere kırın.”

Aristo, önerdiği bu deneyin sonucunda tavuğun yumurtadaki gelişimini son derece doğru ve gerçekçi bir şekilde gözleyebilmiş. Onun 2400 yıl önce yaptığı deneyi bugün de yapabiliriz. Çoğu insan Aristo’yu, ilk bilim adamı sayar. Aristo, Platon’un öğrencisidir. Platon da Sokrates‘in.

Platon da Sokrates de adlarını herkesin duyduğu, büyük adamlardır, büyük felsefecilerdir, fakat onlar değil, Aristo ilk bilim adamı sayılır. Platon’un neden bilim adamı olmadığını görmek için onun düşüncelerini biraz araştırmak gerekir.

Aristo gerçeği maddede, tavuğun poposunda ararken, Platon düşünclerde arar. Platon’a göre gözlem ya da deney yapmak gerekli değildir; mükemmel dünyanın gerçeklerine düşünerek ulaşılabilir. Tabii, bunu da herkes yapamaz, ancak az sayıda yüce kişi düşünerek gerçeğe ulaşabilir. Öte yandan, Aristo kirli, bozulan, mükemmellikten uzak dünyayı sever. Hocası Platon’dan aldığı eğitimle, kafadaki düşüncelere önem verse de, bu düşüncelere, şeylerin bilgisine, fiziksel dünyayı inceleyerek ulaşabileceğimizi düşünür. Aristo, bir ilkokul öğrencisinin bile uygulayabileceği basit düzenekler, gözlemler önerir.

Aristo’nun yaptıklarını yapmak için yüce kişi olmaya gerek yoktur. Rönesans sanatçısı Raphael’in resmi, Platon ve Aristo’u çok güzel özetliyor. Platon solda yer alıyor ve parmağıyla gökyüzünü gösteriyor; Her türlü çürümez, akmaz, kokmaz bilgilerin ve nesnelerin bulunduğu gökyüzü. Aristo ise eliyle yeri işaret ediyor; kirli, çürüyen, kokan ama her türlü gerçeği barındıran dünyamız. Aristo’nun diğer elinde ise kendi yapıtlarından birisi var: Etik (Ahlak). Aristo, bilimle ilgisi olmayan ahlak konusunda da öğretmeninden farklı düşünür. Platon, ahlaklı olmak üzerine düşünürken ARisto her zamanki gibi pratiktir ve hangi davranışlarla daha iyi ahlaklı olacağı üzerine kafa yorar. Bir başka yapıtı Politika’da benzer şekilde davranır.

Ahlak bireyin iyi yaşaması için varken Politika, siyasetçiler için nasıl iyi bir toplum yaratabileceklerini göstermeyi amaçlar. Aristo’nun, hocasıyla çelişen görüşleri çok iyi karşılanmamıştır. Platon’un ünlü okulu Akademi’deki en parlak öğrenci olduğu halde, Platon’un ölümünden sonra onun yerine Aristo atanmamıştır. Aristo da bunun üzerine kendi okulu olan Lise’yi kurmuştur.

Aristo iyi bilim adamıdır. Onun saptadığı gerçekler, verdiği bilgiler Bilimsel Devrim’in başladığı 1500’lü yıllara kadar yaklaşık 2000 yıl boyunca tek doğru bilgi olarak kabul görmüştür.

Aristo aynı zamanda iyi bir öğretmendir. Yaklaşık 8 yıl boyunca Makedonya kralı Philip’in oğlu olan İskender’e ve başka birkaç soylu gence eğitim vermiştir. İskender’i hepimiz biliyoruz. Ama diğerleri de ondan aşağı kalmaz. Bunlardan birisi, İskender’in yakın arkadaşı ve komutanı olacak olan Ptolemy’dir. İskender’in ölümünden sonra Ptolemy Mısır’ın başına geçer ve yaklaşık olarak 3 yüzyıl sürecek bir hanedan kurar.

İskender de Ptolemy de üstün savaşçılıkları ve yöneticiliklerine ek olarak bilime büyük önem verir. İskenderiye’nin büyük kütüphanesini kuran kişi Ptolemy’dir. Aynı zamanda geometrinin babası Öklid’i kişisel olarak finanse de etmiştir. İskender ise seferlerine hep çok sayıda araştırmacıyı götürüyordu (bunu iki bin yıl sonra Napolyon da yapacaktı). İskender’in ve arkadaşlarının kişiliklerinin şekillenmesinde öğretmenli Aristo’nun payı büyüktür.

Aristo’nun düşünceleri tümüyle doğru değildir. Çok komik yanlışlar da yapmıştır. Örneğin, erkekelerin kadınlardan daha fazla dişe sahip olduğunu iddia etmiştir. Ağır nesnelerin hafif nesnelerden daha hızlı düştüğünü de öne sürmüştür. Başka bir gülün iddiası, göllerdeki balıkların çamurlardan oluştuğu şeklindedir. Ama bilim adamı olarak her dediğinizin ve yaptığınızın doğru olması anlamına gelmez. Aristo’dan birkaç yüzyıl önce yaşamız olan ve tıbbın kurucusu sayılan Hipokrat, kadınların cinsel organlarını bir koç başına benzetiyor (gerçekten de benzer), tatmin edilmediğinde, koçun başını sallaması gibi, vücudun içinde dolaşıp kadınları huzursuz yaptığını iddia ediyordu.

Hipokrat’tan neredeyse 1500 yıl sonra yaşamış Leonardo Da Vinci de kadınların rahminden memelerine giden bir kanal bulunduğuna inanıyordu. (Anlaşılan, erkekelerin kadınları hiç anlamadığı iddiase en azından kadın vücudu için geçerli.) Newton da bilimle uğraştığından çok dinle, astrolojiyle ve simyayla uğraşmıştır. Bu çalışmalarının sonucunda 1867 yılında dünyanın sonunun geleceğini iddia etmiştir. Şu anda bu yazıyı okuduğunuza göre, Newton’un yanıldığını söyleyebiliriz. Yirminci Yüzyılın en büyük bilim adamı Einstein da Kuantum Fiziği’ne hep mesafeli durmuş ve bu fiziğin iddialarını çürütmek için boşuna bir çabaya girmiştir.

Aristo, bilim adamı olarak anılan tek Yunan değildi.

Büyük düşünürler Sokrates-Platon-Aristo, tıp bilimin kurucusu Hipokrat, atom kavramını ortaya atan ve dünyanın yuvarlak olduğuna inan Demokritos, ayın ışığını güneşten aldığını iddia eden Anaksogoras, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü söyleyen Aristarkus, hemen hemen aynı dönemde yaşadılar. Birbirlerini tanıyorlardır, birbirlerinin evine ziyarete gidiyorlardı. İlişkileri her zaman iyi değildi. Örneğin, Platon kendisi gibi düşünmeyen Demokritos’tan hiç hoşlanmıyor ve kitaplarının yakılmasını öneriyordu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu