Türk Tarihi

Batı’da Yeni Ekonomik Yaklaşımlar ve Osmanlı

XV. ve XVIII. yüzyıllar arasında Avrupa’nın ekonomi anlayışında yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Merkantilizm denen bu iktisadî akımda, devletin büyümesinin ekonominin güçlenmesi ile birlikte olacağı savunulmuştur.

Merkantilizmde; millî ve güçlü bir devlet, dış ticaretin gelişmesi ve değerli madenlere sahip olma gibi üç temel ilke ön plana çıkmıştır. Bu anlayışa göre altın ve gümüş gibi değerli madenlere sahip olunması, ekonominin güçlü olmasının en büyük göstergesiydi. Dışarıdan içeriye ne kadar altın ve gümüş girerse ekonomi o kadar iyi kabul edilirdi. Bu nedenle devlet dışarıya değerli maden satımını bile yasaklamıştı.

Merkantilizm, Avrupa’da uygulama alanı bulduğu ülkelerin ekonomi alanında büyük değişikliklere sebep olmuştur. Bu ekonomik anlayışa göre birey ile devlet arasındaki tercihte, devletin çıkarları ön plana çıkmıştır.

Merkantilizmde zenginlik, güç, güvenlik ve saldırı önemlidir. Bu inanca göre güç zenginliğin devamını sağlar. Bu nedenle zenginlik ve güç, ulusal politikanın da amacıydı. Merkantilizmde, Makyavelizm anlayışında olduğu gibi ekonomide de amaca ulaşmak için her yol denenmelidir ilkesiyle hareket edilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ekonomi anlayışı, Merkantilist anlayıştan farklıydı. Çünkü Osmanlı’nın ekonomi anlayışında insanların ihtiyaçlarının karşılanması esas alınıyordu. Osmanlı’daki anlayışa göre üretim yapanlar önce kendi ihtiyaçlarını karşılamalı, daha sonra toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeliydi. Osmanlı Devleti’nde piyasada bol, ucuz ve kaliteli mal bulundurulmasına dikkat ediliyor ve ticarette halkın refahı gözetiliyordu.

Osmanlı, ticareti bir amaç olarak değil araç olarak kullanıyor, ithalat çoğu zaman özendiriliyordu. Merkantilizmde ise tam tersi bir anlayışla ithalat kısıtlanıp ihracat destekleniyordu. Osmanlı ekonomik anlayışı Avrupa’nın Merkantilist yaklaşımındaki zenginleşme, ihracat ve ithalat politikalarına da uymuyordu. Çünkü Osmanlı, rekabetten ziyade işbirliğini önemsiyordu. Merkantilist anlayışı benimseyen Avrupa devletleri, Osmanlı ticaretine hâkim olmak için mücadele etmişlerdir. XVI. yüzyıldan itibaren Fransa ve İngiltere, daha sonra da Hollanda, Osmanlı sınırlarına gelmeye başlamış Venedikliler, tekstil ürünleri üzerine ticari ilişkiler kurmaya çalışmışlardır. Coğrafî keşifler sonucunda Avrupa’ya bol miktarda değerli maden girişi yaşanmış, değerli madenlerin Osmanlı’ya girişi ise enflasyona sebep olmuştur. Bununla birlikte ticaret yollarının yön değiştirmesiyle Osmanlı’nın elindeki Akdeniz limanlarının önemi azalmış, kapitülasyonların sürekli hâle gelmesiyle Osmanlı Devleti artık açık pazar hâline gelmiştir.

Osmanlı Devleti Avrupa’daki ekonomik yaklaşımlardan farklı bir yöntem takip etmiş, Batı’da gelişen yeni ekonomik anlayışlar, Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. Zenginleşmekten ve ihracattan ziyade ithalatı ve aza kanaat etmeyi ön plana çıkaran bu anlayışın etkisi, Osmanlı’da küçük atölyeleri iflasın eşiğine getirmiştir. Çünkü Osmanlı’da aşırı zenginleşmeyi önleyen bir sistem hâkimdi. Kâr oranları %5 ile %15 arasında olmak zorundaydı. Osmanlı bu şekilde bir ekonomik anlayışı benimseyerek kapitalist ekonomik anlayışa karşı bir tutum geliştirmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu