Türk Tarihi

Avrupa Hun Devleti’nin Kuruluş ve Çöküş Süreci -1

M. S. II. yüzyıldan beri Romalılar, kuzey-doğu komşuları olarak Sarmat grupları ve çeşitli kavimler ile iç içeydiler. Bu kavimler daha sonraki tarihî gelişimde mühim rol oynayacaklardır. Nitekim Macaristan’da Vandallar, Suebler (eski Quadların bir kolu), Karpatlar’ın eteklerinde Transilvanya (sonraki Erdel)’da Gepidler; Güney Rusya’da ise Gotlar bulunmaktaydılar.

Avrupa’nın güçlü ve önemli kavimlerinden olan Gotların iskân sahaları Don arazisinin ötesinde Olt Irmağı’na kadar bütün Eflak ovalarını kaplamakta, Moldavya ile Erdel’in güneyindeki dağlara kadar uzanmaktaydı. Dinyester ve Don ırmakları arasında Doğu Gotları (Ostrogotlar), Dinyester’in batısında ise Batı Gotları (Vizigotlar) yaşamaktaydılar. Ayrıca İtil’in batısında Volga havzasından Fin Körfezi’ne kadar geniş ormanlık sahada birçok Fin kavmi, Dinyeper’in batı istikametinde Karpatlara doğru da çeşitli Slav kavimleri, bugünkü Bavyera’da Alamanlar, Orta ve aşağı Ren boyunda da Franklar bulunmaktaydılar.

Milâdın ilk yıllarında Baltık Denizi’nin güney sahillerinde yaşamış olan Gotlar, tesbiti güç bir takım sebeplerden dolayı, II. asrın sonunda bugünkü Güney Rusya havalisine göç etmişlerdir. Bunlar Karadeniz sahillerine kadar gelmişler ve Don ile Tuna arasındaki sahayı işgal etmişlerdir. Güney Rusya bozkırlarına yerleşmiş olan Gotların faaliyetleri, III. asırda iki istikamet aldı. Bunlar bir taraftan Karadeniz sahillerine denizden akınlar icra etmeye çalışırlarken, diğer taraftan da güney batıda Romalıların Tuna sınırlarına yaklaştılar ve imparatorlukla ilişkiye geçtiler. Sarmatları Kıpçak Bozkırı’ndan çıkardılar. III. yüzyılın ilk yarısında Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldılar. M. S. IV. yüzyılın başlarında Gotlar arasında siyasi liderlik Doğu Gotlarına geçti. Özellikle Doğu Got Kralı Ermanarik bu gücü elinde bulunduruyordu. Ermanarik, kuzeydoğu Asya’da yaşayan Slav kabilelerinin ülkesini fethederek krallığını bir imparatorluğa dönüştürdü. Batı Gotları ve onların daha da batıda olan komşuları üzerinde siyasi bakımdan bir nüfuza sahip oldu. Batı Gotları ise en ünlüsü Athanarik olan kendi kabile reisleri tarafından idare edilmekteydiler.

366 yılında Romalılar ile Gotlar arasında savaş çıktı. Roma ordusu mağlup oldu. 369 yılına kadar süren bu mücadeleler neticesinde, 370 yılında Gotlar ile Roma İmparatorluğu arasında bir antlaşma yapıldı. Buna göre; Romalılar Gotların kesin bağımsızlığını kabul ettiler. İki yer hariç Gotların Tuna’yı geçmesi yasaklandı. Bu iki yerde ise Romalılar ile Gotlar arasında ticaret yapılan merkezler bulunmakta idi. Bu antlaşmayla Gotlar, Hun akınlarından önce Roma İmparatorluğuna karşı aktif hareketlerinden vazgeçtiler.

Sâsâniler ise II. Şapur (309–379) öldüğünde oldukça güçlenmiş, doğudaki düşmanlarla uzlaşmışlar ve Ermenistan’ı kontrol altına almışlardı. Sâsâni İmparatorluğu, II. Şapur’un ölümünden I. Kavad’ın (483–531) taç giymesine kadar Doğu Roma İmparatorluğu’yla girişilen bir kaç savaşın dışında nispeten durağandı. II. Şapur 379 yılında öldüğünde, üvey kardeşi II. Ardeşir’e (379–383; Kuşanlı Vahram’ın oğlu) ve onun oğlu olan III. Şapur’a (383–388) güçlü bir imparatorluk bırakmıştı. Fakat ikisi de II. Şapur’un kabiliyetlerini gösteremediler. IV. Behram da (388–399) babası kadir pasif olmasa da imparatorluk için önemli bir şey başaramadı. Bu zaman zarfında Ermenistan, Roma ve Sâsâni imparatorlukları arasında anlaşma sonucu paylaşıldı. Sâsâniler Büyük Ermenistan üzerindeki hâkimiyetlerini yeniden kurarken, Doğu Roma İmparatorluğu Batı Ermenistan’ın küçük bir bölümünü elde tuttu.

IV. Behram’ın oğlu olan I. Yezdigirt (399–421) diplomatik açıdan kuvvetliydi ve fırsatçıydı. I. Yezdigirt dinî tolerans uyguladı ve dinî azınlıkların yükselmesi için onlara hürriyet sağladı. Onun dönemi nispeten huzurlu geçen bir zaman dilimi oldu. Romalılarla uzun süren bir barış antlaşması imzaladı. I. Yezdigirt’in halefi, en çok bilinen Sâsâni krallarından biri ve birçok efsanenin de kahramanı olan oğlu V. Behram’dır (421–438). V. Behram, daha çok bilinen adıyla Behram-ı Gur, babası I. Yezdigirt’in bir Arap hanedanı olan El-Hirah tarafından yardım gören asilzadelerin muhalefetleri neticesinde aniden ölmesinin (ya da suikaste uğraması) ardından tacı ele geçirdi. 427 yılında Eftalitlerin (Ak-Hunlar) doğuda başlattıkları işgali durdurdu. V. Behram’dan sonra tahta çıkan oğlu II. Yezdigirt (438–457) adaletli ve ılımlı bir hükümdardı. Fakat I. Yezdigirt’in aksine azınlık dinlerine özellikle Hristiyanlar’a karşı sert bir politika uyguladı.

II. Yezdigirt, hükümdarlığının başlarında Hintli müttefikleri de dâhil olmak üzere farklı kavimlerden oluşan karma bir ordu kurarak Doğu Roma İmparatorluğu’na saldırdı. Yezdigirt ağır bir selle karşılaşmasaydı, şaşkınlık geçiren Romalılar karşısında Roma içlerine kadar ilerleyebilecekti. Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius, komutanını II. Yezdigirt’in kampına göndererek barış çağrısında bulundu. 441 yılında devam eden görüşmeler neticesinde iki imparatorluk da karşılıklı olarak sınırlarına istihkâm oluşturmayacaklarına dair söz verdiler. II. Yezdigirt daha kuvvetli olmasına rağmen Kidarite Krallığı’nın Parthia ve Harezmiya’daki akınları sebebiyle daha fazlasını istemedi. Kuvvetlerini 443’te Nişabur’da topladı ve Kidaritelere karşı uzun süreli bir sefer başlattı. Birçok muharebenin ardından, 450 yılında Kidariteleri mağlup ederek Amu-Derya Nehri’nin ötesine sürdü. Son yıllarında, Kidaritler ile tekrar savaştı. 457 yılında ölümü üzerine II. Yezdigirt‘in daha genç oğlu III. Hürmüz (457–459) başa geçti. Kısa hükümdarlığı esnasında, soylular sınıfının desteğini arkasına alan büyük kardeşi I. Firuz ile sürekli mücadele etti. Baktria’da Akhunlar (Eftaliteler) ile savaştı. Firuz tarafından 459 yılında öldürüldü. V. yüzyıl başlarında, Akhunlar diğer göçebe gruplarla birlikte İran’a saldırdı. Başlangıçta, V. Behram ve II. Yezdigirt, bunlara kesin mağlubiyeti zorla kabul ettirdi ve doğu tarafına sürdü. Hunlar V. yüzyıl sonlarında tekrar gelerek İranlı I. Firuz‘u (457–484) 483 yılında yendiler. Bu zaferin ardından İran’ın doğu bölgelerini işgal eden Hunlar buraları yağmaladılar. Böylece yıllar sonra öçlerini almış oldular. Bu saldırılar imparatorluğa düzensizlik ve kaos getirdi.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu