Atina’da Demokrasi Sorunu
Atina’da Demokrasi Sorunu siyasetin merkezinde demos (halk) bulunmaktadır. Demos’un kapsamında kimlerin yer aldığı ya da alması gerektiği de siyasal mücadelelerin en önemli unsurlarından biridir. Bu mücadeleye ana rengini veren temel motif eşitlik arayışıdır.
Antik Yunan dünyasına has olarak görülen demokrasinin bütün özgünlüğü demokrasinin sadece bir rejim olarak kabul edilmemesinden kaynaklanır.
Demokrasi tartışmaları da bunu göstermektedir zaten. Yunan demokrasisinin bir rejim olarak siyaseten bir demokrasi olduğunu söylemek son derece zordur. Çünkü, demos’un yoksul üyelerinin siyasal yaşam içinde etkin bir biçimde yer alamadığı görülmektedir. Kaldı ki kölelerin, kadınların ve metoikos’ların konumu zaten siyaseten bir demokrasinin olanaksızlığını açıkça göstermektedir. Demokrasi daha baştan kapsamı nedeniyle, belirli kesimlerin demos’tan dışlanmasıyla siyaseten özürlüdür.
Demokrasi: Yunanca demos (halk) ve kratia (iktidar) sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş olan demokratia (demokrasi) halkın yönetimi, iktidarı anlamına gelir. Ancak burada yer alan halk sözcüğü, günümüzden farklı olarak, bir polis’te yaşayan tüm insanları değil, yurttaşlık hakkına sahip olanları içermektedir. Bu bakımdan bir siyasal yönetim biçimi olarak demokrasinin özel olarak insanların eşitliğiyle bir ilgisi yoktur.
Buna rağmen, demokrasinin gerek bir rejim, gerek bir fikir olarak düşmanları, bu sınırlı kapsama bile karşı çıkmaktadırlar. Bunun ilk örneği olarak Yaşlı Oligark verilebilir. Atinalıların Anayasası adlı risalesinde Yaşlı Oligark, daha iyi bir sınıfın yani soyluların bulunmasına karşın, aşağılık halkın refahını gözeten demokrasiyi övmeyeceğini belirtir. Yazara göre, onurlu insanların özelliği olan özenlilik, gözüpeklik ve adalet en iyilerde bulunur.
Oysa demokrasi eşitlik yüzünden avam halkın, soyca üstün ve ayrıcalıklı kimselerden daha çok erk elde etmesine yol açmaktadır. Halk daha fazla erk elde etmemelidir çünkü halk yoksulluğu yüzünden aşağılık davranışlara yönelir.
Demokrasinin bir diğer düşmanı Ksenophon (İÖ 426-355)’dur. Ksenophon’a göre demokrasi bir “halk despotluğu”dur. Ayrıca demokrasi kimi siyasal görevler için kura yoluna başvurduğundan yeteneksizler de en az yetenekliler kadar siyasal olarak işlevsel kılınmıştır. Yeteneksizlerin, bilgisizlerin siyasal işlerin başına geçmesi ise zaten açıkça demokrasinin yozluğunu göstermektedir.
Atina’da demokrasi karşıtları kadar, onu savunanlar da vardır. Bunlardan biri Herodotos (İÖ 484425)’tur. Herodotos için “halk idaresi, en başta adı güzel, İsonomia, yasalar karşısında eşitlik”tir. “İkincisi, hükümdarın aşırılıkları bunda yok; yöneticiler kura ile seçilirler; yöneticiler sorumluluk taşırlar; her karar kamuya dayanır.”
Kuşkusuz demokrasinin en büyük savunucusu Perikles’tir. Bu savunu da kendini en açık seçik biçimde Cenaze Töreni Söylevi’nde gösterir. Söylev’de Perikles demokrasinin erdemini veciz bir biçimde ifade eder: “İdare şeklimizin adı demokratia’dır. Bu ad ona birkaç kişiye değil, bütün yurttaşlara dayandığı için verilmiştir. (…) Devlet işlerinde herkesin alabileceği yer şu ya da bu soydan oluşuna değil, gösterdiği yüksek yetenekle kazandığı üne göredir.”
Kaynak: Siyasi Düşünceler Tarihi – Yazarlar: Prof.Dr. Ayhan YALÇINKAYA – Prof.Dr. Mehmet Ali AĞAOĞULLARI – Editör: Prof.Dr. Mehmet Ali AĞAOĞULLARI