Türk Tarihi

Osmanlı Devleti’nde Hukuki Yapı

Osmanlı Devleti’nde, devletin ve toplumun var olabilmesi
“adalet” kavramıyla eş değer tutulmuştur. Adalete büyük önem
veren Osmanlı Devleti bunu gerçekleştirmek için ilk dönemden
itibaren adli teşkilatını kurmuştur. Osman Bey’in ilk tayin ettiği iki
memurdan birisi kadıdır. Kadıları yetiştirecek bir kurum henüz mevcut
olmadığından, ilk Osmanlı kadıları, Iran, Suriye, Mısır ve Anadolu
beyliklerinden getirilmiştir. Sonradan fethedilen her idare merkezine bir
kadı tayin edilmiştir. Örfi davalara bakacak özel görevli mahkemeler
mevcut olmadığı için şeri ve örfi bütün davalar, şeri mahkemelerde
çözüme kavuşturulmuştur.

Osmanlı Devleti’nde, mahkemelerde hâkimlik yapan, aynı
zamanda idari bazı görevleri de yürüten kişi kadı idi. Medrese eğitimi
alan kadılar derecelerine göre atanırlardı. Anadolu’daki kazalarda görev
yapan kadıları Anadolu Kadıaskeri, Rumeli tarafında görev yapanları
ise Rumeli Kadıaskeri tayin ederdi.

Davalar, şikâyetçilerin mahkemeye müracaatı ile açılırdı. Şikâyetin kabul
edilmesi ile naib tarafından ilk soruşturma yapılır ve sonuç kadıya bildirilirdi.
Yargılama; davacı, davalı ve bunların şahitlerinin bulunduğu ortamda açık
yapılırdı. Kadı tarafından verilen karar, gerekçesiyle birlikte davacı ve davalıya
yazılı olarak bildirilip mahkeme kararının bir nüshası mahkeme siciline
kaydedilirdi. Dava ile ilgili yeni bir delil gösterildiği takdirde daha önce verilen
karar değiştirilebilirdi.


Divanıhümayun
Osmanlı Devleti’nin en yüksek yargı organıydı. Ülkedeki
tüm yargı örgütünü denetleme yetkisi vardı. Divan bu yetkisini halktan gelen
şikâyetler ya da kendi gönderdiği mehayif (gezici) müfettişleri aracılığı ile
doğrudan kullanmaktaydı. Valiler, askerî görevliler, kadılar ve vakıf
yöneticilerinin uygulamalarından şikâyetçi olanlar, mahallî kadı tarafından
hakkında yanlış hüküm verildiğine inananlar dil, din, ırk ve sınıf farkı
gözetilmeksizin doğrudan divana başvurabilirlerdi. Şikâyetler yazılı ya da
sözlü olarak yapılabilirdi. Bununla birlikte genellikle mahkeme kararına itiraz
edenlerin Divanıhümayun’a başvurduğu tespit edilmiştir.

Divanıhümayun’da çalışmalar tam bir uyum içinde yürütülürdü. Uzmanlık
gerektiren durumlarda, yetkili kişinin düşüncelerine saygı gösterilir, davaların
sağlıklı neticelenmesi için veziriazam da dahil olmak üzere karara karışılmazdı.

Yapılan ititrazlarda örfi ve şeri hukuk davaları farklı divan üyeleri tarafından
karara bağlanırdı. Örfi hukuku ilgilendiren şikâyetlere nişancının bilgisinden
yararlanan veziriazam; şeri hukuk alanına girenleri ise kadıasker denetlerdi.
Yargı kararında haksızlık yoksa hüküm hemen yerine getirilirdi. Hukuka uygun
olmayan durumlarda kadının yargı kararı iptal edilirdi. Mahkeme kararının
bozulmasından sonra kadıasker yeni bir hüküm verir ya da kadının davaya
yeniden bakmasını isterdi. Kadının verdiği kararlarda haksızlık çok büyük ise
görevinden alınır ve başka bir kişi görevlendirilirdi.

Divanıhümayun’da verilen kararlar “arz” yoluyla padişaha bilgi verildikten
sonra kesinleşirdi. Padişahlar da adaletin sağlanması için yargı kararlarına
müdahale etmezlerdi.    

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu