Türk Tarihi

İslam Sonrası Türklerde Giyim Kuşam

Kültürü etkileyen ve belirleyen temel faktörlerden biri de dindir. Her dinin kendine özgü belirlemiş olduğu yasalar bütünlüğü çerçevesinde kişileri hatta toplumu dahi yönlendirir, biçimlendirir. Din, resimde sanatta ve giyim kuşamda da belirli sınırlamalar getirebilmektedir. Türklerin İslam medeniyeti çevresine girmeleri Türklüğün pozitif yönde gelişmesine sebep olmuştur. Zira diğer göç yollarını takip eden Türkler, rollerini ifa ettikten sonra yok oldukları halde, İslam medeniyeti çevresine giren Türkler; etkin rol oynadıkları gibi bugün de milli varlıklarını ve yaşamlarını devam ettirmektedirler. Daha önceleri sahip oldukları meziyetleri yenileyerek inşa etmiş, onu kendi potasında eriterek Türk unsuruna diğer Müslümanlarda olmayan yeni bir meziyet kazandırmışlardır. Sürekli göçler, muharebeler ve doğaya karşı mücadeleler Türklerin günlük yaşam biçimini, giyimini belirlemiştir. Anayurttan hareket eden Türkler zaman içerisinde değişik kültürlerle tanışıp kaynaşmıştır. İslam unsurunun etkin olmaya başlamasıyla da Türklerin yaşam tarzında bir kısım değişiklikler olmasına rağmen kendine has yaşam biçimini de devam ettirmiştir. Zaten Türklerin Müslüman olmasının nedenlerine baktığımızda birebir yaşam şekillerinin örtüştüğünü görmekteyiz. Buna paralel olarak kıyafete de aynı şekilde yansıdığı görülmüştür.

Türklerde ve diğer topluluklarda başlıklar önemli bir yer tutmuştur. Başa giyilen kisveler zaman içerisinde toplumsal statülerin göstergesi olmuştur. Serpuş olarak İslam geleneğinden gelen ve faziletine inanılan sarıklar, ibadet esnasında kullanılmakla beraber zamanla normal yaşama girmiştir. Daha sonra ilim adamlarının resmi başlığı ve sembolü olmuştur. Sarıklar, sonraki dönemlerde de kendini hissettirmiştir. Genelde sağdan sola doğru sarılır. Yedi arşın uzunlukta olanları bulunduğu gibi paye ve göreve göre uzayan, şekillerine kıyasla ad alanları da vardır. Köylü, esnaf ve üst tabaka da zaman ve şartlara göre sarık sarmışlardır. Belirti aracı olmakla beraber, başka anlamları da mevcuttur. Bazı görev sahipleri, görevlerinin gereği her an canlarını fedaya hazır olduklarını anlatmak için kefenlerini, başlarında taşıdıklarını sembolize eden yedi arşın sarıkla sararlardı. Başlıca çeşitleri: Ağa bani, sarıklı Ahi tacı, sarıklı kalafat, burma sarık, dardağan, sarıklı Elif tac, Horasani, kâtibi, kubbe, mukaddem, molla, şal sarıktır. Ancak bunda da Arapları taklitten uzak, kendine has biçimlerini oluşturmuşlardır. Türk sarık biçimlerine baktığımızda: Horasani, Hartavi, Kalafat, Kafesi, Mu´akkat, Örf, Yusufi, Mücevveze, Kallavi, Kâtibi, Civankaşı isimleriyle anılan düz ve burma sarıkların çeşitleri, diğer kavimlerin hiç birinde görülmemektedir.

islami-giyimSelçuklu erkeklerinin dış kıyafetleri, yakalar şal şeklinde, önden açık, kısa kollu bir tarzdaydı. Bu giyimin altına, iç entarinin kolları, bileklere kadar uzanmış ve sık düğmelerle kapatılmıştır. Başa giyilen sarıklı kavuğun ön kısmına da madalyon takıldığı görülmekteydi. Kadın ve erkek giyimleri, görünümü itibariyle birbirine benzemekle beraber, başlık ve giysi süslemelerinde farklılık arz eder. Kadınlar, şal yakası, belde kuşak veya kemer kullanmışlardır. Başlarında önleri ve yanları siperli, ay yıldıza benzer sırma içli başlık kullanmışlar, üst giysinin içine ise uzun ve dar kollu iç giysi giymişlerdir Kubadabad sarayı çinilerinde bulunan kadın figürlerinden işlik ve şal kullanıldığı bariz bir şekilde anlaşılmaktadır. Türklerin giydikleri ayakkabılar da çeşitlilik arz etmektedir. Başmak, edik, çarık, çedik, sokman en çok kullanılanlardır. Ayrıca çizmeler de, deri çizme, keçe çizme olarak iki ayrı kısımdır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çizme için ‘‘edik’’ sözü kullanılır. Kırmızı çizmeler Orta Asya Türk tarihinde hükümdarlık alametlerindendir. Hatta Büyük Selçuklularda hükümdarın çadırı kırmızı olmakla beraber edik ve çizmeleri de aynı rengi taşımaktaydı. Anadolu’daki Türk halkının sarı çizme giymesi dünyada en yüksek mertebeye ve şöhrete kavuşmak anlamı taşıması ayakkabılardaki rengin anlatımıydı.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu