Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi

Ekim Devrimi Üzerine

Ekim Devrimi Dönemi

Ekim Devrimi ile başlayan dönem bir anlamda bir geçiş dönemidir. Ancak biliniyor ki, bu geçiş, kapitalizmden sosyalizme geçiş gibi -basit- kavranabilen bir nitelikte değildir.

Çarlık Rusyası’nın kıtasal boyutları ve ülkenin gelişmiş bir kapitalist ülke olmaktan hayli uzak yapısı bu geçişi son derece güçleştirmekteydi. Sovyetler Birliğinde Bolşevikler, avcılık ekonomisinden büyük ölçekli kapitalist ekonomiye kadar tüm biçimleri barındıran bir heterojen ülkede belki başka bir geçiş deneyinin karşılaşmayacağı kadar çapraşık, özgün sorunların üstesinden gelme göreviyle başbaşaydı.

Bunun yanında Ekim 1917’den Ekim 1922’ye kadar sürmüş olan iç savaş ve emperyalist müdahaleler ortasında bu işin yapılmaya çalışıldığını da biliyoruz.

Ekim Devrimi
Ekim Devrimi

Bütün bunlar o çağın insanlarına başarılması imkansız gibi gözüktüyse fazla şaşırmamak gerekir. Eğer duygusal dostları da dahil çok bir çoğunluk, Bolşeviklerin bu işin üstesinden gelemeyeceği ve Sovyetler rejiminin yıkılacağını 1922 yılının sonuna kadar beklediyse bu, son derece güç ekonomik sorunlara bakıp Sosyalist Devrim’in harekete geçirdiği o özgün politik potansiyellerin yaratıcı niteliğini anlayamamış oluşlarındandı. Nitekim daha 1919’un o ölüm kalım mücadelelerinde ibre “Soveyler Rejimi”nden yana dönmeye başladığında doğmaya başlayan dünya ölçüsündeki karşı devrimci dalga, bu beklenen yıkılmanın olmayacağından duyulan öfkeli kuşkunun eseri sayılmalıdır.

Sovyet Devrimi zafere ulaştı. Bunca güç koşullara rağmen oldu bu ve 1917 Ekim’inde Bolşeviklerin aç, yoksul Sovyet halklarına hemen verebilecekleri “somut” nimetler ne o kadar çoktu ne de o kadar sağlam gözüküyordu. Üstelik Ekimden kısa süre sonra Bolşevikler savaştan yılmış bir halka yeniden uzun bir savaşa girmelerini öneriyorlardı. Kişisel alanda yoksul köylüler belki Çarlık zamanından da ağır bir açlık tehdidi altındayken, asıl sanayi bölgelerinde işçi sınıfı dayanılmaz bir yokluğa göğüs germek zorunda olduğunu görüyordu, ama Devrimi savunan ve onu zafere ulaştıranlar da bu sınıflar oldu. O anda elle tutulur, somut herhangi bir çıkarın nimetlerini tadacak durumda değildiler ve fazla düşünmelerine gerek kalmaksızın önlerindeki uzun kuruluş yıllarında da bu durumun hemen hemen değişmeyeceğini biliyorlardı.

O halde devrimi sonuna kadar savunmanın, yalnızca Bolşevik Parti saflarındaki sosyalist işçilere, bir bölük aydın ve köylüye kalacağı sanılan o güç zamanlarda geniş yığınları devrimin etrafına kenetleyen şey neydi?

Bu soru bizi sosyalist devrimin politik anlamına, onun özüne götürür. Ekim Devrimi Üzerine adı altındaki makalelerde Lenin bize bunları anlatıyor.

Makaleler okundukça görülecektir ki, Lenin var olan güçlükleri, yapılan hataları, tehlikeleri açık açık anlatmaktadır. Bu tavır başka tip hareketlerde, hele böylesi bir durumda göze alınır gibi değildir. Eğer hem bu tavır son derece doğal bir biçimde alınıyorsa ve hem de bu tavrın sonucunda kitleler eskisinden daha fazla bir özveriyle “ortak eser”i savunmak yolunda çaba gösteriyorsa nedeni, gerçekten bir “ortak eser” olan Sosyalist devrimin niteliğindedir.

Nitekim, Lenin kurulmakta olan Sosyalist toplum biçiminin temel siyasal kurumları olan Sovyetler üzerinde özellile duruyor. Bu kurumları ve onların işleyişinde ilk ve temel ayırdedici özelliklerini saptadığımız sosyalist politik düzeni, sosyalist politika anlayışını ve amaçlarını anlamamıza yeterli ipuçlarını veriyor. Bunun yanında diğer kurumların, örneğin sendikaların anılan politika anlayışı içinde kazandığı yeni işlevleri inceliyor.

Günümüzde bir kez daha gündemde olan ve bugün belki de birçok sorunun düğüm noktası olan sosyalist politika anlayışı, sosyalist politik hedef konusu, bu makalelerin incelenmesiyle hayli açıklayıcı kanıtlara sahip olacaktır. Proletarya diktatörlüğü sorununun bugün gösterilmek istendiğinden daha derin olan anlamı üzerine yeterli yargıya varabilmemiz için de bu makaleler gereklidir.

Belirtelim ki “Ekim Devrimi Üzerine” derlemesini Lenin’in özellikle Proletarya İhtilali ve Dönek Kautsky ve Devlet ve Devrim adlı eserleriyle birlikte okumak çok daha yararlı olacaktır.

Sosyalist devrimin özgün ayırdedici niteliği srounun bir dizi etken sonucu bulanıklaştırıldığı bir ortamda bu eserler son derece önem kazanıyolar.

Marsizm-Leninizm’in her şeyi olan bu konuda, Ne Yapmalı’dan itibaren Lenin’in özellikle üzerinde durduğu bu konuda, sağlam bir yargıya varmadan Sosyalist hareketin diğer sorunlarını tartışmak bile anlamsız kalmaktadır. Kuşkusuz Ekim Devrimi’nden sonra Lenin’in bu konuda yazdığı ve söylediği her şeyi içermiyor bu derleme, fakat hemen hemen en önemli yazıların çoğu var ve bunlar da yeterli bir yargıya varmayı kolaylaştıracaktır.

Kaynak: Birikim 17/54

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu